Son zamanlarda üst üste meydana gelerek can kayıpları ve yaralanmalara neden olan depremler, maalesef Türkiye'nin gerçeği haline geldi.
Öncelikle deprem felaketinde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara ise acil şifalar dilerim. Şu noktanın önemle altını çizmek istiyorum. Depreme karşı önlem almak ve can kayıplarını önlemek bizlerin elinde. Çünkü Allah (c.c.) kendimizi kazalardan, belalardan ve her türlü musibetten korumamız için çeşitli vesileler yaratmış ve diğer canlılardan farklı olarak akıl nimeti vermiştir. Bize verilen bu nimeti doğru şekilde kullansaydık bugüne kadar yaşadığımız musibetlerden birçoğu başımıza gelmeyecek ve depremin sonuçları da bu kadar yıkıcı olmayacaktı.
BİZİM ELİMİZDE
Bilimsel araştırmalarla artık nerede fay kırığı var, yer hareketleri nerede fazla, hepsini tespit edebiliyoruz. Ama buna rağmen hatlarının üstünde birçok yerleşim yeri var ve yapılmaya devam ediyor.
İnsanoğlu kendi hatalarının bedelini canıyla ödüyor. Yılda binden fazla depremin meydana geldiği Japonya, artık depremle yaşamayı öğrenmiş durumda.
Bu konuda aldıkları önlemlere değinmek istemiyorum. Herkes ne yapılması gerektiğini zaten biliyor. Ama önemli olan bunu uygulamak. İnsanlar depreme dayanıksız binalarda can veriyor. Malzemeden çalarak ve riskli binalar yaparak bu ölüm ve yaralanmalara neden olanlar bir gün büyük mahkemede bunun hesabını vereceklerini unutmasın! Halbuki aynı depremin daha da şiddetlisi Japonya'da olurken kimsenin burnu bile kanamıyor.
Demek ki Allah'ın kainattaki ahenk ve uyumu sağlamak için koyduğu "Adetullah" denilen kurallara uymak lazım.
Kimse bunu "kader" deyip kestirip atamaz.
Yaşanan felaketlerin çoğu insanların hatalarından kaynaklanan bir sonuçtur.
Öyle olmasaydı dinimizde "dua" denilen bir nimet olmazdı. Zahiri manada birçok tedbiri aldıktan sonra da dualara sarılmalıyız.
Dualar olayların gidişatını değiştirebilen en etkili silahtır. Hasta olanlara nasıl ki Allah'ın "Şafi" ismiyle tecelli etmesi için dua ediyorsak yaşanan her türlü sıkıntı, kaza, bela ve afetten kurtulmak için de dua ederiz. Yani her türlü önlemi almak bizim elimizde.
BU İKİ AYETİ OKUYUN
Kurtubi tefsirinde Allah Rasulü'nün s.a.v. şöyle buyurduğunu rivayet ediyor.
"Herhangi bir kimse Tevbe süresinin son iki ayetini herhangi bir günde okursa o gün içinde ölüm olayından kurtulur." Rivayete göre, Resulullah (S.A.V.) buyuruyor ki: Kim bulunduğu günde Tevbe suresinin son 2 ayetini okursa, o gün ölmez. Başka bir rivayette ise "O gün ne öldürülür, ne de madeni bir aletle yaralanır." Geceleyin de okusa yine böyledir. Tavsiye edilen sabah ve akşam okunmasıdır.
O AYETLER VE MEALİ
"Lekad câekum resûlun min enfusikum azîz, Aleyhi mâ anittum harîsun aleykum bil mu'minîne raûfun rahîm. Fe in tevellev fe kul hasbiyallâh, Lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm." 128-Andolsun ki; size, sizin içinizden azîz bir Resûl geldi. Sizin üzüldüğünüz şey, O'na ağır gelir (O'nu üzer). Size çok düşkün, mü'minlere şefkatli ve merhametlidir.
129-Bundan sonra eğer onlar dönerlerse, o zaman onlara şöyle de: "Bana, Allah yeter (kâfidir), O'ndan başka ilâh yoktur.
Ben, Allah'a tevekkül ettim (güvendim).
Ve O, azîm arşın Rabbidir.