Süleymaniye’deki kırmızı taşın sırrı
Türkiye üzerinde oynanan sinsi emperyalist oyunlar sadece vatanı bölmek için değil, aynı zamanda bizim kutsal değerlerimize yönelik bir saldırıyı da içerir. Amaçları Türkiye'yi dünya haritasından silmekle kalmayıp İslam dinini de yok etmek için tarih boyunca ellerinden gelen her türlü şeytani planları yapmışlardır. Bu oyunların en sonuncusunu din kisvesi altına bürünmüş hain FETÖ terör örgütü ile gördük. 15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemizi kaosa sürükleyip böleceklerdi. Ama Allah bize yardım etti de bu hain emellerine ulaşamadılar.
Aziz milletimiz ferasetiyle bu oyunu fark etti. Gerektiğinde canını verdi ama vatanından ve imanından vazgeçmedi.
İslami bir cemaat görünümündeki terör örgütünün aslında emperyalizme, siyonizme hizmet ettiği böylece gün yüzüne çıktı. Artık kim olursa olsun bu oyunlara gelmemeyi aklımıza, beynimize kazımamız lazım. Çünkü Peygamber Efendimiz Hz.
Muhammed (s.a.v.) bunu bize "Bir Müslüman aynı delikten iki defa sokulmaz, ısırılmaz" hadisiyle bildirmiş ve uyarmıştır.
KRAL'IN OYUNU BOZULDU
Hani tarih tekerrürden ibarettir derler ya... İslam düşmanlarının hiçbir zaman boş durmayarak sürekli şeytani planlar ve oyunlar içinde olduğunu anlamamız ve bu doğrultuda bilincimizi taze tutmamız için sizlere Osmanlı İmparatorluğu döneminde İslam'a karşı planlanmış sinsi bir oyunu aktarmak istiyorum.
Fatih Sultan Mehmet zamanından beri Osmanlı hükümdarları Ayasofya'dan daha muhteşem bir cami yapılmasını arzu etmiştir.
Kanuni Sultan Süleyman Ayasofya'dan daha muhteşem bir cami yapması için Mimar Sinan'ı görevlendirir.
Bu girişim Avrupa'da büyük endişeye sebep olur. Mimaride 'Müslümanlar muazzam bir eser ortaya koyuyor!' haberleriyle telaşlanan Hristiyan Papazlar Müslümanlara bir oyun düşünür. Kırmızı granit bir taşın içi oyularak ortasına haç konulur. Dışarıdan belli olmayacak şekilde kamufle edilen taş, İstanbul'a gönderilir. Almanya ve İtalya Kralı V. Karl'ın elçisi, hediyelerle Kanuni Sultan Süleyman'ın huzuruna çıkarak hediyelerini ve kralın bir mektubunu sultana takdim eder. Mektupta "büyük kudretinizle inşa ettiğiniz bu muhteşem mabette bizimde bir taşımız olsun istiyoruz.
Gönderdiğim bu taşın mihrapta kullanılmasını arzu etmekteyiz, Bizleri bu şekilde onurlandıracağınıza inanıyoruz" yazılıdır. Kanuni teşekkür ederek elçileri sarayda misafir eder. Mimar Sinan'ı çağırarak gönderilen taşın Süleymaniye Camii mihrabında kullanılmasını emreder.
MİMAR SİNAN'IN FERASETİ
Koca Sinan bu istekten şüphelenir, taşı kontrol eder birşey göremez, o gece istihareye yatarak Allah'tan yardım diler. O gece rüyasında İmparatorun hediye ettiği taşın içinden kan ve irin aktığını görür. Sabah ilk iş olarak ustalarını çağırır, taşı bozmadan yani bir şey çıkmaz ise emredildiği gibi kullanmak üzere ikiye bölmelerini ister. İkiye bölünen taşın içinden haç motifleri çıkar. Durumu Kanuni Sultan Süleyman'a bildirir, taşı gören Sultan Süleyman Han bu taşın iki parçasını da Süleymaniye Camii'in iç avlu girişinde bulunan karşılıklı iki kapının zeminine yerleştirilmesini emreder. Böylelikle bugüne kadar caminin avlusuna girecek olanlar kralın hediyesi olan haç işaretini çiğneyip içeri girerler. Sultan, ertesi gün, durumdan haberi olmayan elçilere bir mektup vererek kendilerini yolcu eder. Sultanın elçilere verdiği mektupta "Hediyenizi aldık, kabul ettik, layık olduğu yere yerleştirdik." yazılıydı. Evet bu olaydan çıkarmamız gereken ders çok önemlidir. Yani iman ve feraset sahibi Mimar Sinan o gün bundan şüphelenmeseydi, Müslümanlar bugüne kadar asırlarca bir haç işaretine doğru hiç farkına varmadan secde edeceklerdi.
Tarihte yaşanan kötü olayların tekerrür etmemesi için bu gibi olaylar bizlerin kulağına küpe olmalı..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.