Yüce Allah'ın (c.c.) yarattığı tüm canlılara sevgi ve merhametle yaklaşmak gerekir. Bizlere her konuda örnek olan Peygamber Efendimiz Hz.
Muhammed (sav) tüm hayvanlara karşı sevgi ve merhamet doluydu. Fakat kedilerin yeri O'nun için ayrıydı. Hatta bir kedisi bile vardı. Bu şanslı kedinin adı "Müezza" idi. Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (sav) bu kediyi tanıması, onu Mekke'nin kavurucu sıcaklarında sokakta kıvranırken görüp ilgisini çekmesiyle başlamıştı. Ona Müezza (izzet veren, şereflendiren) ismini vermişti. Bir gün bu sadık kedi tam da Peygamberimizin (sav) elbisesinin ucuna kıvrılıp uyumuş. Peygamberimiz ezan okununca kediyi rahatsız edip uyandırmaktansa giysisinin ucunu kesmiş. Döndüğünde Müezza, sahibinin önünde eğilmiş ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), üç kere sırtını okşamış. Rivayete göre kedilerin sırt üstü düşmemesinin sırrı, Müezza'nın sırtına mübarek elinin değmesindendir. Müezza ile ilgili birçok rivayetten biri de şudur:
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), kedisi Müezza içtikten sonra kapta kalan su ile abdest alacakken Sahabe-i Kiram Ebu Nuaym "Ya Resul o sudan kedi içti" deyince Resulullah "Onlar en temiz ağıza sahiptirler" buyurmuş ve abdest almıştır.
KEDİLERİN BABASI
Asıl adı Abdurrahman bin Sahr olan Ebu Hureyre (r.a.) adlı bir sahabe sokakta kalmış kedileri götürür onları yedirir severmiş. Resûl-ü Ekrem'in (sav) bundan haberi yokmuş. Birisi Hz. Muhammed'e "Pis kedileri toplayıp kulübesinde bakıyor" diyerek Ebu Hureyre'yi şikayet etmiş.
O anda bir şey demeyen Hz. Muhammed (sav), Ebu Hureyre`yi daha sonra sokakta görmüş. Ebu Hureyre (r.a.) bir kedi yavrusu bulmuş. Hz. Muhammed'e kendisinin şikayet edildiğini bildiği için çekinerek kediyi hemen hırkasının içine saklamış. Resul-i Ekrem (sav). "hırkanın altında ne sakladın" demiş. Hırkayı açmış küçük bir kedi yavrusu. Hz. Muhammed (sav) yavruyu sevmiş, okşamış ve o zâta:
"Ebu Hureyre utanma, öğün. Sen kedi babasısın" diye buyurmuş. O günden sonra Abdurrahman bin Sahr`a artık Peygamber Efendimiz (s.a.v)`in hitap ettiği gibi "Ebu Hureyre (Kedi babası)" hitap edilir. (Buhari: 5, 811). Kendisi de bir kedi dostu olan ve Peygamberimizin hadislerini aktaran Ebu Hureyre (ra) , Hz. Muhammed`in kedilerin ticari alım satımını yasaklattığını söyler. Hatta Ebu Hureyre`nin aktardığı hadislerde "kedisini kapatıp aç bırakan bir kadının cehennemde çektiği cezadan" bahsedilir.
KUR'AN'A BASMAYAN KEDİ
Geçenlerde bir video izledim. Fas'ta bir evde çekilen videoda sahibi Kur'an-ı Kerim'i açıp halının üstüne koyuyor.
Sonrasında yaşananlar hayret verici.
Sahibi halının üzerine konulan Kur'an-ın üzerinden elini dolaştırıp kediye yemek vermesine rağmen kedi o bölgeden geçmiyor.
Bu sefer yere başka bir kitap konuluyor.
Tekrar kitabın üzerinden yiyecek verildiğinde kedinin kitabın üzerine bastığı görülüyor. Kur'an-ı Kerim'e basmayan bu kedi videoyu izleyenleri şaşırtıyor. İşte hadis-i şeriflerden anlaşıldığı kadarıyla kediler, İslam'da çok özel hayvanlardır ve birçok özellikleri vardır. Mesela kediler nankör değillerdir. Temizliklerini mikrop öldürücü ve dezenfektan özelliği olan tükürükleriyle yalayarak yaparlar. Bir kediyi en iyi temizleyen şey onun fırça misali olan dili ve adeta dezenfektan gibi olan tükürüğüdür. Kedilerin bir başka yönü de çocukları sosyalleştirmesi ve yetişkinler için terapi görevidir. Patileriyle insan vücuduna öyle bir masaj yaparlar ki tadı hiçbir şeyde yoktur. Hatta kedilerin çıkardığı mırmırların "Ya (Er) Rahim, Ya (Er) Rahim" şeklinde bir zikir olduğu söylenir. İşte bu nedenlerle terapi kaynağı kedileri sevelim, onları koruyalım.
Mümkünse bir kedi sahiplenelim.