• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ZAFER ŞAHİN

HANGİ AZİZ PARALEL MAĞDURU?

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 20 Nisan 2016, 22:31
Azizlerden biri Fenerbahçe Başkanı... Diğeri İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı. Birine 2011'in 2 Mayıs'ında, diğerine aynı yılın 3 Temmuz'unda operasyon yapıldı...

Şike yapıp, örgüt lideri olmakla suçlanan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve arkadaşları, sabaha karşı evlerinden alındı, 1 yıl hapis yattı...

Yıllar sonra anlaşıldı ki; şike davası aslında paralel terör örgütünün bir kumpasıydı...

Aziz Yıldırım şimdilerde kendine has üslubuyla paralelden hesap soruyor.

"Kulübümüze ve bize bu zulmü yaşatanlar yargı önünde hesap verip, hak ettikleri cezaları alana kadar bu işin peşini bırakmayacağız" diyor...

Dönelim adaşı Aziz Kocaoğlu'na...

İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne yapılan ilk operasyonda ilginç bir şekilde ona dokunulmadı...

Ersu Hızır, Pervin Şenel Genç, Serpil Baran ve Ferda Eser gibi yakın ekibinin de aralarında olduğu 130 kişi polis tarafından apar topar gözaltına alındı.

4 günlük gözaltı süresinin sonunda kimi tutuklandı, kimi serbest bırakıldı.

Bütün bunlar olurken Kocaoğlu yurtdışındaydı.

Dönüşünde sanki hiçbir şey olmamış gibi geçti makamına oturdu.

130 kişiyi yolsuzluk iddiasıyla gözaltına alan irade, niyeyse operasyon yaptığı belediyenin başındaki isme hiçbir şey sormadı...

Bu arada 2011 genel seçimlerine tam 1 ay vardı...

AK Parti İzmir'de hiç olmadığı kadar iddialıydı...

Binali Yıldırım ve Ertuğrul Günay gibi iki icracı bakanla sahaya inmişlerdi...

Dönemin Cumhurbaşkanı'nın bile "Bundan bir şey çıkmaz" dediği operasyon beklendiği üzere CHP'nin ve Kocaoğlu'nun işine yaradı...

Seçim ayarlı sürpriz operasyonu planlayanlar, belediyenin dağıttığı köfte ve mandalinaları bile soruşturma konusu yapmışlardı.

Ama niyeyse Büyükşehir'in 'imar' ve büyük çaplı İZSU ihaleleri gibi kritik konularını hiç mercek altına almamışlardı.

Beş ay sonra ikinci operasyon patladı...

Kocaoğlu bu kez İzmir'deydi.

Ağırlıklı olarak ESHOT çalışanlarını hedef alan operasyonda çok sayıda belediye bürokratı ve personeli gözaltına alındı.

Tıpkı ilkinde olduğu gibi ikinci operasyonda da Kocaoğlu'na dokunulmadı.

İkinci operasyondan kısa bir süre sonra İzmir Cumhuriyet Başsavcısı değişti.

Kocaoğlu, 2012'nin Ocak ayında mektupla ifade vermeye davet edildi.

Ocak sonunda hazırlanan iddianamede, örgüt lideri ve 1 numaralı şüpheli olarak onun adı yazıyordu.

O tarihe kadar emniyet hep önce örgüt liderlerini gözaltına alıp, sonra örgüt üyelerine operasyon yapmıştı. İzmir'de bu süreç tersine işletildi!

Kocaoğlu adaşı Aziz Yıldırım'dan daha şanslıydı.

Bir numaralı şüpheli olduğu davada ne gözaltına alındı, ne de hapis yattı.

Dava devam ederken 2014 yerel seçimleri geldi çattı.

397 yılla yargılanan bir başkanın mağduriyetine CHP lideri Kılıçdaroğlu da kayıtsız kalamadı.

2011 genel seçimlerinde ve 2012 il kongresinde olduğu gibi İzmir'i Kocaoğlu'na teslim etti.

CHP, 17-25 Aralık darbe girişiminin rüzgarıyla ve Kocaoğlu'nun istediği adaylarla girdiği seçimden sekiz belediyeyi kaybederek çıktı.

Büyükşehir operasyonuyla üzerine geçirdiği mağduriyet zırhı her geçen yıl biraz daha kalınlaşan Kocaoğlu, hala o meşhur davanın bir numaralı sanığı...

Ekip arkadaşlarının aylarca hapis yatmasına neden olan operasyonları ve yasadışı dinlemeleri yapan polislerden niyeyse şikayetçi olmuyor.

Adaşı Aziz Yıldırım'ın adalet ve hesap sorma isteğinin yarısını bile göstermiyor.

"Bize bu kumpası kuranlar ortaya çıkarılsın, hesap versin demiyor"

Dava 2019'daki çifte seçime kadar devam etse bundan en çok o memnun olacakmış gibi bir görüntü sergiliyor.

Galiba İzmir'in Aziz'i, seçim ve aday belirleme süreçleri dışında kendisini bir paralel mağduru olarak görmüyor...

Ne dersiniz...


Ertuğrul Kürkçü yalnız değildir!


30 Mart 1972'de Kızıldere'de samanlıktan çıkan Ertuğrul Kürkçü, tam 44 yıl sonra bu kez Strazburg'da kendisini Türkiye'ye hatırlattı...

Yıllar ondan çok şey alıp götürmüş...

Bütün arkadaşlarının öldüğü Kızıldere'den mucizevi bir şekilde kendisini sağ çıkartan stratejik aklı uçup gitmiş...

Yoksa niye Türkiye Cumhuriyeti'nin bir milletvekili olarak kendi Başbakanına İngilizce soru sorsun değil mi?

Davutoğlu'nun 'Türkçe' cevabıyla mosmor olan Kürkçü'nün yüzüne yansıyan o şaşkınlık, aslında Türk solunun içler acısı halinin resmidir...

1970'lerde ayrılıkçı Kürt hareketine kol kanat geren Türk solu, artık PKKHDP çatısı altında can çekişiyor.

70'lerin "Tam Bağımsız Türkiye" isteyen Türk solundan geriye, Strazburg'da ülkesini Avrupa'ya İngilizce şikayet eden Ertuğrul Kürkçüler kaldı.

Bu hallere düşeceğine keşke o samanlıkta yaşamaya devam etseydin Ertuğrul Kürkçü...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.