Suriye ve Irak'ta terör örgütü DEAŞ ile mücadele için ABD liderliğinde oluşturulan bir koalisyon var.
Türkiye ile beraber tam 63 ülke yer alıyor o koalisyonda.
İçlerinde DEAŞ'a karşı cephede savaşan tek ülke Türkiye!
Peki diğerleri ne yapıyor?
Türkiye, DEAŞ'la savaşırken bölgede PKK-PYD'ye alan açmaya çalışıyor.
Bu koalisyonun üyelerinin çoğu NATO'da da müttefikimiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tabiriyle 'güya müttefiklerimiz.' Mehmetçik, El Bab'da DEAŞ'la göğüs göğüse savaşırken bize hava desteği bile vermeyen ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere; İstanbul'daki terör saldırısından sonra açıklama üstüne açıklama yapıyor.
Neymiş...
Türkiye'nin yanındalarmış...
Yardım etmeye hazırlarmış...
Geçiniz.
Sadece ABD'nin bölgede 4850 askeri, 7000 sözleşmeli askeri, 500 askeri uzmanı var.
Akdeniz'de bekleyen uçak gemileri, avcı, saldırı ve bombardıman uçakları...
Elektronik harp ve istihbarat uçakları, saldırı helikopterleri, insansız hava araçları...
Sözde DEAŞ'la mücadele için bölgeye getirdikleri bu müthiş askeri güç öylece duruyor.
Gerçekten DEAŞ'la mücadele etselerdi, yılbaşı gecesi İstanbul'da o terör saldırısı gerçekleşmezdi.
O nedenle...
İstanbul'daki alçakça saldırıdan sonra "Kalbimiz Türkiye halkı ile beraber" açıklamaları yapan ABD Başkanı Obama, Beyaz Saray Basın Sözcüsü Eric Schultz, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Ned Price, Nato Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, AB Dış İlişkiler Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogheri ve AB Parlamentosu Başkanı Martin Schulz'a bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak cevabım şudur:
Destek açıklamalarınız da, yanınızdayız mesajlarınız da zerre kadar inandırıcı değil.
Biz adına bazen DEAŞ, bazen PKK, bazen PYD dediğiniz bu alçaklar sürüsünün hesabını eninde sonunda göreceğiz.
Siz gölge etmeyin yeter.
Okullara jeopolitik dersi
Coğrafya bir milletin kaderidir.
İbni Haldun'un yüzlerce yıl önce gördüğü bu gerçeğin hala farkında değiliz.
O nedenle bu ülkede birileri her terör saldırısından sonra aynı nakaratı tekrarlıyor.
Ne işimiz var Suriye'de.
Başımıza gelen her şeyi iktidar partisinin Suriye politikasına bağlayan zevat, ne yazık ki sosyal medyada kendisine epey taraftar toplayabiliyor.
Çünkü bizim eğitim sisteminde insanımıza dünyanın en kıymetli mülkü üzerinde oturduğumuzu anlatan bir ders yok.
Jeopolitiğin önemini bilmiyoruz.
Milyonlarca insanımız komşularımızın Suriye ve Irak değil Lüksemburg-İsviçre olduğu gibi bir algı içerisinde.
Dünya egemenlerinin bizim coğrafyamızda önümüzdeki 100-150 yılın enerji ve paylaşım savaşını başlattığını...
Bu savaşın dışında kalan ve masaya oturamayan ülkelerin parlak bir geleceğinin olmayacağını...
Türkiye'nin bu sebeple oyunu bozmaya çalıştığını ve büyük devlet refleksi gösterdiğini...
Bunu hazmedemeyen üst aklın bizi terörle terbiye etmek istediğini...
Suriye'nin mesele olduğu bir coğrafyada asıl hedefin Türkiye olduğunu...
El Bab'dan boş dönersek Diyarbakır'ın tehlikeye gireceğini ve İstanbul'da bombaların patlamaya devam edeceğini kavrayamıyoruz.
Karşı karşıya olduğumuz ağır saldırılara rağmen hala içerde toplumsal birliği ve bütünlüğü tam olarak sağlayamıyor olma sebebimiz işte bu bilinç eksikliğidir.
Milli Eğitim Bakanlığı'na düşen görev bu eksikliği kapatacak dersleri müfredata bir an önce eklemektir.