Değerli Yeni Asır okuyucuları, esnaf sanatkarlarımız, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği yöneticileri, esnaf sanatkarlarının sorunlarını, bu sorunlar için geliştirdiği çözüm önerilerini ve beklentilerini her platformda dile getirmekte, sıkıntıların giderilmesi için gerekli çalışmaları özveri ile yürütmektedir. Birliğin çalışmaları neticesi, ülke ve kent yöneticileri, diğer meslek kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin idarecileri sorunlarımıza ve beklentilerimize büyük ölçüde vakıf olmuş durumdadırlar. Tüm bunların yanı sıra İzmir Birliği, esnaf sanatkarların mal ve hizmet sunduğu tüketicilere yönelik bir çalışma gerçekleştirmiştir. "Esnaf Mektubu" adını verdiğimiz bu çalışmayla, üyelerimizden alışveriş eden insanlara kendi içlerinde yaşayan, ailelerinin, mahallelerinin bir ferdi olan, sıcak ilişkileriyle güvenilir dostları olan esnaf sanatkarlarımızı kendi cephemizden anlatmak istedik. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin her üyesiyle de paylaşacağımız mektubumuza yorumsuz olarak köşemizde de yer vermek istiyorum.
"Değerli Hemşerim,
Birkaç dakikanızı ayırarak mektubumuzu okuduğunuz için öncelikle çok teşekkür ediyoruz. Bu mektubu, biz esnafları sizlere tanıtmak, biraz da dertleşmek için yazdık. Biliyoruz ki bizleri en iyi dinleyecek ve anlayacak olan sizlersiniz. Aslında biz sizlerden, sizler de bizlerdensiniz. Çünkü, her bireyin ailesi veya akrabaları arasında mutlaka bir esnaf ve sanatkar bulunmaktadır. Nitekim bizler Türkiye genelinde yaklaşık 2 milyon, İzmir genelinde ise 150 bin kişiyiz. Ailelerimiz ve birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızla birlikte yaklaşık 10 milyon kişinin geçimini sağlamaya çalışıyoruz. Güzel ve özel İzmir'imizde bu sayı 1 milyon kişiye yakındır. Dolayısıyla esnaflarımızın ekonomik ve sosyal koşulları hepimizi doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir.
Değerli kardeşim,
Biz esnafları var eden ve var etmeye devam edecek olan sizlersiniz. Biz kimler miyiz? Her gün gazetenizi, sütünüzü, ekmeğinizi aldığınız bakkalınız. Sizlere en taze ve en kaliteli meyve ve sebzeleri sunan manavınız. Özel günlerinizde uğradığınız çiçekçiniz, berberiniz. Kahve değil dost aradığımızda uğradığınız kahvehaneniz. Berberiniz, kırtasiyeciniz, büfeniz, fırıncınız, pastaneciniz, şarküteriniz, terziniz, taksiniz, dolmuşunuz... Gördüğünüz gibi her gün temas ettiğiniz kişilerden en az birisi bizleriz.
Sadece bunlar mı? Hayır. Elektrik arızanızda, sıhhi tesisat sorunlarınızda, kırılan camlarınızda, çocuklarınızın bisikletlerinin tamirinde bizler hep yanınızdayız. Hep yanınızda olmaya devam etmek istiyoruz.
Değerli paydaşım,
Bizler, sizlerle hayatı paylaşıyoruz. Sizlerden bu paylaşıma istinaden DESTEK istiyoruz. Sadece bizler değil, İzmir'imiz, Türkiye'miz ve tüm insanlarımız için. Destek istiyoruz çünkü bizler aynı gemideyiz.
Şöyle bir İzmir'i gözden geçirin. Kentin her girişinde, kentin göbeğinde, her yerde sürekli alışveriş merkezleri(AVM) açılıyor. Açılan her AVM onlarca esnafımızın işini kaybetmesine, yanındaki çalışanlarıyla birlikte işsiz kalmasına, evine ekmek götürememesine neden oluyor.
AVM'ler ve bunların işbirliği yaptığı hipermarketlerin neredeyse tamamı yabancıların oldu. Bu hipermarketlerde satılan ürünlerin her geçen gün daha fazlası ithal edilir hale geldi. Dolayısıyla bu AVM'ler sadece esnaflarımıza değil diğer yerli üreticilere de ciddi zarar veriyor, işsizliğin artmasına, ithalatın patlamasına neden oluyor.
Siz değerli hemşerilerimiz bu hipermarketlerin servislerinden, bol ürün çeşitliliğinden, çok taksit yapmalarından bugün mutlu olabilirsiniz. Bunda da son derece haklısınız. Peki, çoğu yabancı bu hipermarketlerin sürekli artması sonucu, esnaf ve yanında çalışan sayısı azaldıkça, bunların sattıkları ürünlerin daha fazlasını kendi ülkelerinden getirmeleri sonucunda yerli ürün talebi azalıp, yerli firmaların işçi çıkarmaları gerektikçe ve belki bir gün sıra size gelince...
Sevgili kardeşim,
Dünyanın her yerinde hipermarketler kontrollü olarak büyür. Her devlet kendi üreticilerini, esnafını, küçük işletmeleri koruyucu önlemler alır ve hala da almaya devam etmektedir. Örneğin her istenen yere, trafiği yoğunlaştıracak bölgelere hipermarket açamaz, buraları haftanın yedi günü gece yarısına kadar açık tutamazsınız. Oysa ülkemizde hipermarketlere yönelik bir düzenleme yapılmamış, defalarca gündeme gelen "hipermarketler yasası" TBMM'nin tozlu rafları arasından indirilerek yasalaştırılamamıştır. Bunu, doğrudan ve dolaylı olarak 10 milyon civarındaki insanın hayatını ilgilendiren bir kesim olarak, algılamakta ve anlamakta zorlanıyor, yabancı hipermarket sahipleri bizim insanlarımızdan, bizim ekonomimizden daha mı önemli diye sorar hale geliyoruz.
Değerli kader ortağım,
Hiç kuşkusuz dünyada yaşanan gelişmeleri, ülkemizdeki değişmeleri, alışveriş kültüründeki yenilikleri okumakta biz esnaflar yeterince başarılı olamadık. Sizlere hizmet verirken standartlarımızı yükseltme konusunda gereğince gelişme sağlayamadık. Bu eksikliklerimizin farkındayız. Gerek esnaflar, gerekse bağlı olduğumuz oda ve birlik olarak bu konudaki çabalarımızı yoğunlaştırıyor, yenilenmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Ancak, dünyanın en pahalı enerjisini kullanan, en yüksek faizi ile kredi kullanan, işyeri kiralarının altında ezilen ve bütün bunlara rağmen 10 milyon insanın geçimini sağlayan bizlerin gerek devlet gerekse siz hemşerilerimiz nezdinde desteği hak ettiğini düşünüyoruz.
Birlikte varolmak, birlikte ülkemiz ekonomisini daha ileri taşımak, daha çok kişiye iş imkanı sağlamak, refah ve barış içinde yaşamak için lütfen hayatınızda ve harcamalarınızda bize daha fazla öncelik veriniz. Bu önceliğin de ülkemize öncelik verdiğiniz anlamına geldiğini lütfen unutmayınız.
Saygı ve sevgilerimizle.
Esnaf kardeşleriniz..."