Tüketicilere düşen ödevler
Türkiye'de her yıl 15-21 Mart tarihleri arasında, Tüketiciyi Koruma Haftası kutlanmaktadır. Hafta vesilesiyle düzenlenen etkinliklerde sadece tüketicinin nasıl korunacağı ve tüketici hakları gündeme gelmemekte, insanların tüketicilik bilinci hakkında bilgilendirilmeleri de amaçlanmaktadır. İzmir Birliği de bu yönde gerçekleştirilen panel, toplantı ve seminerleri dikkatle takip etmekte, gerekli katkıları da vererek toplumun bilinçlenmesine destek olmaktadır.
Esnaf sanatkarlar, doğrudan halka mal ve hizmet sundukları için günlük hayatın her evresinde yer alan bir kesimdir. Sayısal olarak toplumun çoğunluğunu oluşturan üyelerimiz, aynı zamanda da birer tüketici de olduklarından, binlerce yıl öncesinden bu yana süregelen Ahilik İlkeleri'ni benimsemişlerdir.
AHİLİK İLKELERİ
Ahilik Felsefesi, tüketiciye saygıyı öngörmektedir.
Günlük yaşamda ve ticarette doğruluğu, dürüstlüğü, şeffaflığı temel alır.
Aslında bugün üzerinde durulan tüketici hakları da, Ahilik Felsefesi doğrultusunda esnaf sanatkarların benimsediği ilkelerle paraleldir.
Örneğin, 'Pabucun Dama Atılması' deyimi Ahilik Kurumu'nun ortaya koyduğu bir tabirdir. Dönemin esnaf yöneticilerinin, müşteriye kötü ayakkabı satan esnafın damına hatalı ayakkabıyı atmasından doğmuştur.
Böylece o esnaf cezalandırılmış, gözden düşmüş, damda ayakkabıyı gören tüketiciler ikaz edilmiştir.
Günümüzde ticari yapının koşulları değişmiştir. Kısıtlı mal ve hizmet üretimi nedeniyle eski dönemlerde müşteri tercihleri ikinci planda kalırken, günümüzde tüketiciler ürün ve hizmetlerin kalite ve planlamalarını belirleyen taraf haline gelmişlerdir.
Talep edenin etkisi gün gittikçe belirginleşmekte, 'Müşteri Haklıdır' anlayışı kabul görmektedir. Bu şartlar altında tüketicilerin bilinçlendirilmeleri de önem kazanmaktadır.
Çünkü ancak bilinçli tüketiciler ayıplı malların üzerine gitmekte, ticaretin berraklaşmasına katkı koymaktadırlar.
YERLİ MALI VE ESNAFLAR
Ekonomide yaşanan badireler üretim ve ihracat artışı ile aşılabilecektir. Bu nedenle ekonomiye yönelik uygulanan tedbir ve destekler istikrarlı şekilde sürdürülmelidir.
Ekonomik mücadelede halkımıza da bazı görevler düşmektedir.
İESOB bugüne kadar, Yerli Malı tüketimine ve alışverişlerde esnaf sanatkar tercihine yönelik uyarılarını çeşitli platformlarda kamuoyu ile paylaşmış, yerli malını özendirmeye yönelik yeni tedbirlere ihtiyaç duyulduğunu dile getirmiştir.
Bu noktada Ticaret Bakanlığı'nın 'Fiyat Etiketi Yönetmeliği'nde yaptığı değişiklikleri son derece yerinde buluyoruz. Yönetmeliğe göre, Türkiye'de üretilen malların etiketlerinde, Bakanlıkça ilan edilen logolar kullanılmakta, etiket ve listelerde malın üretim yeri, vergiler dahil satış fiyatı gibi ayrıntılar yer almaktadır. Etiketlerdeki rakam ve harflerin doğru, okunabilir ve eksiksiz olması da zorunludur. Bakanlığın uygulaması, hem üreticinin hem tüketicinin çıkarlarını korumaktadır. Logolu ürün tercihi; ithal girdi ve ürünlere olan yoğun talebin, dolayısıyla dış ticaret ve cari açığının önlenmesine de katkı koyacaktır.
Unutulmamalıdır ki yerli ürün ülke insanına, ithal ürün diğer ülkelerin insanlarına iş-aş sağlanması anlamına gelmektedir.
Tüketiciler alışverişlerinde hem tüketimi kamçılayan hem de raflarında ithal ürünlere ağırlık veren çoğu yabancı sermayeli AVM'ler yerine, yerli malını ve yerli malının en fazla bulunduğu esnaf sanatkarları tercih etmelidirler. Geleceğimiz yerli malı kullandığımız, küçük işletmelere sahip çıktığımız ölçüde güzel olacaktır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.