Bugün Türkiye'de 5 milyon kişi, geçimini tarım sektöründen sağlamaktadır. Tarım için gerekli girdilerin (tohum, gübre, ilaç, araç-gereç) üretiminde ve bakımında, tarımsal ürünlerin işlenmesinde (tarıma dayalı sanayi) ve de tarımsal ürünlerin nihai üreticiye ulaştırılması aşamalarında (nakliye, depolama, hal, pazarcı-manav gibi) çok sayıda insan istihdam edilmektedir.
Aynı şekilde tarım alanındaki üretim-tüketim zincirinde çok sayıda esnaf sanatkarımız da faaliyet göstermektedir.
Bunun yanısıra, özellikle küçük yerleşim birimlerimde, çiftçinin, köylünün refahı, o bölgedeki esnaf sanatkarların işlerinin artmasını, ticaret hacminin büyümesini sağlamaktadır. Dolayısıyla tarımsal üretim ve pazarlama sürecinde yaşanan gelişmeler üyelerimizi çok yakından ilgilendirmektedir.
GIDA ENFLASYONU
Dünya genelinde, tarım sektörüne büyük önem verilmektedir. Devletler tarım alanındaki gelişmeleri yakından izlemekte ve destekleme politikaları uygulamaktadırlar. Türkiye'de son zamanlarda tarım daha çok gıda enflasyonu boyutuyla gündeme gelmektedir. Konunun tartışılması sürecinde zaman zaman tedarik-üretim-tüketim zincirindeki farklı kesimlerin durumu ortaya konmaktadır. Kanaatimizce, vatandaşların istikrarlı, uygun fiyatlı ve sağlıklı gıda ürünlerine ulaşabilmesi için tüm zincirin gözden geçirilmesinde fayda bulunmaktadır.
Ülkemiz oldukça büyük bir coğrafyaya, çok farklı toprak ve iklim özelliklerine sahiptir. Bu nedenle de oldukça zengin bir tarımsal ürün deseni karşımıza çıkmakta, birkaç tropik ürün dışında (kahve, kauçuk gibi), hemen hemen her ürün ülkemizde üretilebilmektedir.
KENTE GÖÇ
Türkiye uzun süredir büyük bir yapısal değişim sürecinde bulunmaktadır. Bu süreç çerçevesinde, köylerdeki küçük işletme sahibi çiftçilerin, daha nitelikli yaşam ve eğitim koşulları nedeniyle aileleriyle birlikte kentlere göç ettikleri görülmektedir.
Bu insanlardan eğitim imkanı bulabilenler daha çok sanayi ve hizmetler sektörlerinde iş bulurken, bu imkanı bulamayanlar ise esnaf sanatkarlığa veya onların yanında çalışmaya yönelmektedirler. Dolayısıyla üyelerimiz bu geçiş sürecinde önemli bir sosyal görevi de yerine getirmektedirler.
Diğer taraftan kırdan kente göç olgusu nedeniyle köylerde daha çok yaşlı ve genellikle emekli konumunda bulunan vatandaşlarımız yaşar hale gelmektedir. Bu kişilerin sayısı arttıkça da köylerde üretimden fazla tüketim olgusu ön plana çıkmaktadır. Nitekim köylerde de artık ekmek, süt, yoğurt ve yumurta gibi ürünler bakkallardan alınır hale gelmiştir.
Günümüzde yaşanan gıda enflasyonu açısından bu konu büyük önem taşımaktadır. Çünkü halkın beslenmesinde önemli rolü olan meyve ve sebzeler daha çok aile işletmesi niteliğindeki küçük çiftçiler tarafından gerçekleştirilmektedir. Büyük tarım işletmeleri genelde kar marjı düşük, üretim-hasat sürecinde emek gerekliliği yüksek ürünlerin üretimini çok tercih etmemektedirler. Dolayısıyla gıda enflasyonun arkasında üretim ve nakliye maliyetlerinin yüksekliği ile bazı fırsatçılar yanında, sosyolojik dönüşümün yani köylerdeki küçük çiftçilerin azalmasının da rolü bulunmaktadır.
ETKİSİNİ GÖSTERİYOR
Gelinen noktada devletimiz gıda enflasyonunun çözümü için gerekli kısa vadeli önlemleri hayata geçirmiş ve sonuç alınmaya başlanmıştır. Orta ve uzun vadede ise gıda malları üretiminin artması, bunun için de küçük çiftçiliğin korunması önem taşımaktadır. Bu şekilde öncelikle tarımsal üretimin yeterince artması sağlanabilecek ve vatandaşların uygun fiyatlı gıdaya ulaşması mümkün olabilecektir. Zincirin devamında tarımsal üretimle bağlantılı birçok alanda faaliyette bulunan üyelerimizin işleri de olumlu etkilenecektir. Temennimiz alınan konjonktürel tedbirlerin yanında yapısal önlemlerin de desteğiyle tarımda yeni bir üretim sıçramasının gerçekleştirilebilmesidir.