• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Giriş Tarihi: 22 Nisan 2023, 17:49
Bayramlar, eski çağlardan bu yana insanlığın gündeminde. Çatalhöyük'te bulunan milattan önceki VI. binyılına ait duvar resimleri, bereketli bir sürü avının ardından tanrıya minnet duygusu ile huzurunda yapılan toplu dans seremonisini tasvir eder.
Yaşadığımız coğrafyada yerleşik ilk toplumların binlerce yıllık deneyimleri sonrası ritüel hale getirdikleri, ilkbahar yağmurları ile toprağın ilk tohumla buluşması, belki ilk ürünlerin hasatı, bağ bozumları şeklindeki doğa olaylarının insanlık hafızasında yorumlanması, birer bayram olarak tezahür etmiştir. Klanların eski ve unutulmayan zaferleri ya da eski ve ya büyük toplumsal değişikliklerin yıl dönümleri ya da kraliyet ailesindeki tahta değişiklikleri gibi olaylar hep bayramlar şeklinde kutlamalara neden olmuştur.

DİNSEL SEREMONİLER
Dini olmayan bu tür bayramlarda yeme, içme, eğlence ve dayanışmanın pik yaptığı bir tür toplumsal iyilik hali ön plandadır. Yine de, eğlencelerde toplu olarak yapılan ateş ya da kutsal bir objenin etrafında dönme ritüeli, uygarlık tarihi kadar eskidir ve 11. yy'ın ünlü tarihçi ve alimi İbnü'l-Kelbî'in naklettiğine göre göre Arapların İslam öncesi Câhiliye devrindeki ibadetlerinin esasını oluşturmaktadır: O zamanlar, Araplar tanrılaştırdıkları heykellerin ya da putların etrafında dönerek dinsel seromonilerini yaparlardı. Her kabile, en az bir puta tapardı ve her putun da değişik aylarda özel kutlama günleri olurdu. Birçok Arap kabilesinin birlikte kutladığı tek ortak bayram ise, 'Hac' idi.
Hicaz ama özellikle de Mekke Bölgesi'nde, iki büyük panayır kurulur, tüm kabilelerin bireyleri en güzel giysiler içinde birbirlerine değişik ikramlarda bulunur ve hediyeler sunar, yenilir, eğlenilir, ardından da Arafat'a çıkılırdı. Mekkeliler, bayram nedeni ile gelen tüm kabile üyelerini düşman bile olsa iyilik ile karşılar, her türlü kötülükten sakınır ve herkese "Kâbe'nin misafirleri" olarak saygı gösterirlerdi. Kutsal addedilen bir nesne etrafında dönme şeklindeki ibadete Hindular, Budistler, Persler, Romalılar ve Şamanist Türklerde de gözlenir. Eski Türkler 'deki bayram gelenekleri ile ilgili ilk kaynaklar Çin orijinlidir. Göktürkler, atalarının Ötüken bölgesinde bulunan bir mağaradan çıktıklarına inandıkları için her sene belli zaman dilimlerinde bu mağaranın önünde özel bir tören gerçekleştirirlermiş. Buradaki kurban adamalar ve bütün klanın katıldığı ritüeller, Çin Kaynaklarında ayrıntılı betimlenmiştir. Hun halklarının içinde de, yaygın olarak kutlanılan, Gök Tanrı ve yerin ruhlarına kurban kesilerek büyük bir bayram şekline getirdikleri seremoniler bilinmektedir. Dede Korkut Kitabı'nda da özel bayramlardan bahsedilir.

KÖKENİ KURU SICAK
Ramazan Bayramı, dinimizce farz kılınan orucun da sona ermesini muştular.
Kelime, Arapça ramaḍ yani ("kuru sıcak") kökünden gelmekte.
Olasılıkla bu ibadet, ilk uygulandığında yaz aylarına rastlamış olmalı, çünkü Hicri takvim bir ay takvimidir ve yıllar, güneş temelli miladi takvime göre 11- 12 gün kısa sürer. Sonuçta da Ramazan Bayramı önceki yıla göre 11-12 gün daha erken kutlanır. Gerçekten de, her 33 senede bir Ramazan Bayramı aynı ay ve gün olacağından, Ramazan Bayramı ilk kez de Hicretin ikinci yılından itibaren kutlandığı göz önüne alındığında, 624 yılı Ramazanın çok sıcak yaz günleri olan temmuz-ağustosa rast geldiğini kolaylıkla hesaplayabiliriz.

ŞÜKÜR MÜ ŞEKER Mİ?
İslam Dünyası içinde sadece Bizde, bu bayram için Şeker Bayramı denmesi de çok ilginçtir. Osmanlı İmparatorluğu zamanlarında, bu bayram için kullanılan isim "Iyd-ı Fıtır" idi. Buradaki 'lyd' bayram demektir,'fıtr' da fitre ve sadaka olarak bilinen yoksullara dair bir dini yardım eylemi anlamındadır. Orucunu tutan ve fitre dahil tüm sorumluluklarını yerine getiren Müslümanlar için artık bayram olarak kutlanacak yani şükredilecek günler gelmiştir. İşte o zamanlar fitre için şükür sadakası tanımlaması da yaygın olarak kullanılıyormuş. Buradaki 'şükür' sözcüğünün zamanla 'şeker' e dönüştüğü sanılıyor. Ancak, Ramazan Bayramı'nın başlangıcında, hurma ve şekerleme yenilmesi geleneğimizin olduğunu ve gelen misafirlere tatlılar ikram ettiğimizi de unutmamak gerek! Tüm okuyucularımın 'Şeker Bayramını' kutlarken, tüm milletimiz için mutluluk, huzur, refah, barış ve sağlık dolu nice bayramlar dilerim.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.