Türkiye terör destekçilerine neden ‘evet’ desin!
Türkiye, 1952'den bu yana üye olduğu NATO'nun izlediği tüm politikalar ve ittifakın çatısı altında olan tüm üye ülkelerin gerek güvenlik gerekse askeri neredeyse tüm taleplerine olumlu cevap vermiş bir ülke. Ankara, NATO geçmişinde ilk kez başta Avrupa olmak üzere dünyanın en büyük enerji ve güvenlik krizlerinden birinin yaşandığı Ukrayna Rusya Savaşı sonrası Moskova ile sınırlarını keskinleştirmek isteyen İsveç ve Finlandiya'nın ittifaka katılım süreçlerine karşı çıkıyor. Bunun için de tüm diplomatik girişimleri yapıyor. Başta Başkan Erdoğan olmak üzere Kabine'den birçok isim ulusal ve uluslararası tüm platformlarda yüksek sesle iki ülkenin üyeliğine neden karşı çıkıldığını somut örnekler üzerinden dile getiriyor. İtirazları olduğu gibi haklı taleplerini de sıralıyorlar. Aynen NATO'nun en güçlü ülkesi ABD'nin Suriye'de iç savaşın yıllardır sürmesine neden olan terörist oluşumlara el altından maddi yardım yapıp silah desteği vermesine karşı çıktıkları gibi...
TERÖRLE ZAMAN KAYBETTİ
Uzun süredir terör gruplarının hedefi olan ülkemiz, vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlayabilmek adına yıllarca terörle mücadeleye dev bütçeler ayırmak zorunda kaldı. Sırf bu yüzden Türkiye'nin bir ucu eğitimde, sanayide, gelişmişlikte hep batıdan bir adım geri kaldı. İçten destekli, dıştan sinsi planların uygulanması nedeniyle devletin terörü bitirmek adına yaptığı operasyonlar ya yarım ya da yetersiz kaldı. Türkiye'nin enerjisi gelişip büyümeye odaklanmak yerine deyim yerindeyse bozuk bir musluk gibi hep boşa aktı. Tam devlet ve içindeki gizli teröristler arasındaki bağ kopmaya başlamışken bu kez de yanı başındaki iç savaşın kötü sonuçlarına maruz kaldık. Yine terör saldırıları, üstüne üstlük bir de mülteci krizi başladı. Sınır bölgelerindeki vatandaşlarımızın bu kez de başka bir ülkedeki savaş yüzünden can güvenliği tehlikeye girdi.
ÇOK YÖNLÜ MÜCADELE
Türkiye, bir yandan yıllardır yanı başındaki tehditleri bertaraf etmek için bunca enerji ve çaba harcarken bir yandan da kilometrelerce öteden gelen ihanetlere maruz kaldı. Teröristlere tırlar dolusu silah taşıyıp mali destek sağlayan, yetinmeyip bizzat askeri eğitim vermekten geri durmayan sözde NATO müttefikleriyle de mücadele etmek zorunda kaldı. Bugüne kadar NATO üyesi ülkelerden bile terörle mücadele alanında yeteri kadar destek alamayan hatta bizzat ittifak çatısı altındaki müttefiklerinin ihanetine uğrayan ülkemizden şimdi ittifaka yeni terör destekçilerinin katılmasına evet demesi bekleniyor. Türkiye'nin bizzat kendi yaşadıklarından yola çıkarak NATO içinde yeni gizli düşmanlar istememesi kadar doğal bir itiraz olabilir mi? İsveç ve Finlandiya'nın üyeliğe kabulünün, Türkiye'ye bir katkısı olmadığı gibi illegal oluşumlara desteklerini NATO şemsiyesi altında sürdürmelerine izin verilmesi anlamına gelmiyor mu? Ayrıca Ankara'nın tüm endişelerini görmezden gelirken, kendi güvenliği söz konusu olduğu halde ısrarla beklenen taahhütleri yerine getirmeyip gereken adımları atmadan sadece Türkiye'yi ikna yolunu seçmeleri size de garip gelmiyor mu? Hal böyle iken Türkiye, açıkça teröre destek veren, ülkemizin güneyinde yuvalanan terör örgütlerine silah ve teçhizat yardımı yapan, örgüt üyelerine ülkelerinde kol kanat gerip iltica hakkı tanıyan bu iki ülkeye neden evet desin ki... Bu alenen Türkiye'nin kendi kendini baltalaması ve terörle mücadele sürecinde şehit verdiğimiz askerlerimize ihanet olmaz mı?
GÜVENLİK ENDİŞELERİ GİDERİLMELİ
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İsveç ve Finlandiya'nın üyelikleri ile ilgili Ankara'nın haklı güvenlik endişelerinin giderilmesi gerektiğini söylemişti. Stoltenberg, Türkiye'nin ittifakın en güçlü ve güvenilir üyelerinden biri olduğunu da vurgulamıştı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.