Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildiği günden bu yana muhalefet bloğu ile Cumhur İttifakı arasındaki en belirgin farklardan biri izledikleri seçim stratejisi oldu. AK Parti ve MHP, seçimi ilk turda bitirme hedefiyle hareket etti. Muhalefet partileri ise hep ikinci tur hesapları üzerine planlar kurdu. Sonuç ortada...
Altılı Masa liderlerinin seçim öncesi karmaşa yaratacak, akla hayale gelmeyecek aday profili belirleme kriterleri var ama kimse bugüne kadar hiçbir getiri sağlamayan seçim stratejisine yönelik parlak bir fikir geliştirmedi mi acaba? Oysa insanlar gibi partiler de hatalarından ders almalı öyle değil mi!
'ÇOKLU ADAY' ISRARI
Geçmişte yerel seçimde bile ortak belediye başkanlarını destekleme konusunda anlaşabilen, üstelik bu konuda da küçük bir hata payı olan muhalefet partilerinin cumhurbaşkanlığı seçiminde neden 'çoklu aday' konusunda ısrar ettiklerini anlamak mümkün değil. Altılı Masa'nın açıktan olmasa da büyük ortaklarından olan HDP'nin geçtiğimiz gün kendi cumhurbaşkanı adayını çıkaracağını duyurması masadan birkaç aday çıkabileceğinin de önemli göstergelerinden biri olabilir. Bu karar üzerine HDP masadan umudunu kesti, yola tek başına devam etme kararı aldı denebilir.
TEHLİKELİ İKİLİ TETİKTE
Ancak şöyle bir ihtimal daha var. HDP masada etki gücü kendisinden çok daha az olan partilerin legal varlıklarından ve sürekli yaptıkları manipülatif açıklamalardan duyduğu rahatsızlığı bu şekilde bir nevi güç gösterisi yoluyla göstermek istemiş de olabilir. İkinci ihtimal çok daha muhtemel bir olasılık.
Çünkü kabul etmek gerekiyor ki HDP, izlediği çoğu yöntem yasa dışı olsa da hatta bu yüzden sürekli kapatma iddialarına, davalarına maruz kalsa da ciddi seçmen profili olan bir parti.
Masadaki etkisiz elemanların bunca saçma sapan önerisi dikkate değer bulunurken, HDP'nin bir noktadan sonra ağırlığını göstermek istemesi doğal bir sonuç.
Bir de Kemal Kılıçdaroğlu'nun aylar önce imza altına aldıkları 'ortak aday' mutabakatından 'çoklu aday'a yönelik dönüşünü de hatırlarsak masanın içinden tek aday çıkmayacağını çünkü yine ikinci tur hayallerinin peşinden gittiklerini düşünmek yanlış olmaz. Üstelik CHP liderinin kendi ismi üzerindeki ısrarı devam ederse iktidar sarhoşluğuna erken kapılan İYİ Parti lideri Meral Akşener ve Ekrem İmamoğlu ikilisinin yeniden sahneye çıkabileceğini de unutmamak gerekiyor.
İmamoğlu'nun CHP Grup Toplantısı'nda kürsüye bile çıkamazken, İYİ Parti İstanbul Kongresi'ne katılıp üstüne bir de konuşma yapması ikilinin gelecek planlarının devam ettiğinin kanıtı. İmamoğlu, aday yapılmazsa masanın oylarını İYİ Parti adayı olarak tehdit edebilir. En azından Akşener'in bu planı CHP liderine karşı kullanacağı kesin. Yani çoklu aday bilmecesi ve senaryoları Altılı Masa için en büyük tehditlerin başında geliyor.
Ama masadaki liderler seçimin ikinci tura kalacağından o kadar eminler ve öyle hayallere dalmış durumdalar ki bu büyük tehlikenin farkında bile değiller. Farklı olasılıklara karşı taktik geliştirmek, değiştirmek, yeni yol arayışlarına girmek akıllarına bile gelmiyor.
Normalde muhalefet, iktidarın kendini geliştirmesi için en itici güçlerin başında gelir. İktidar yeniden seçimi kazanmak için taktik geliştirmek zorunda kalır. Ama bizde muhalefet böyle derin bir rehavet içindeyken iktidarın kendini geliştirmesi, projeler üretmesi sadece insafına ve vatandaşlara verdiği sözlere bağlılığına kalmış durumda.
Şimdi aynı taktikle defalarca seçim kazanmış bir parti veya ittifak, neden taktik değiştirsin ki. Kaybedenlerin bir kez daha kaybetmemek üzerine yeni planlar yapması gerekmez mi?