Altılı Masa'nın geçtiğimiz cuma günü İYİ Parti Genel Merkezi'nde istifa depremleri eşliğinde gerçekleşen son toplantısından da Cumhurbaşkanlığı adayı ile ilgili net bir isim çıkmadı. Masa ve daha önce 10 kez gerçekleşen toplantılarının her biri ile ilgili aynen yukarıdaki cümle ile başlayan birçok yazı yazılmıştır herhalde.
Tek farkı ise 'istifa depremi' ifadesidir. Çok doğal olarak, hem bu masaya umut bağlayanlar hem de 6 liderin seçim sürecinde izlediği yol ve yöntemi yakından izleyenler için, bekledikleri o 'en önemli adım' bir türlü gelmeyince yazmaya da söylemeye de başlama noktası farklı olamıyor maalesef...
AKŞENER YÖNTEMLERİ
İYİ Parti liderinin ittifakın kurulduğu günden bu yana masanın en güçlü partisi konumundaki CHP'ye istediği adımları attırmak ya da masaya yön vermek için kullandığı birkaç yöntem var. Genelde bir şeyi kafaya koyduğunda bunu önce ima yoluyla kendisi dillendiriyor.
Masada ilk cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesi gündeme geldiğinde 'başbakanlık' iddiasını ortaya atması gibi.
Böylece 'ben aday olmayacağım partiler üstü bir aday üzerinden yürümeliyiz' görüşünü açıkça dillendirmek yerine 'başbakanlık' ile 'parlamenter sisteme dönüş' üzerinden oyun planını kurdu. Bu aslında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na da 'cumhurbaşkanlığı yardımcısı' rolü biçmenin dolambaçlı bir yoluydu. Tabii anlayana...
CHP liderinin bunu anlaması maalesef beklenenden uzun sürdü. Planı fark ettiğinde ise atı alan Üsküdar'ı geçmişti ama Kılıçdaroğlu bu yolları kapatma konusunda sanılandan ustaca davrandı ve oyunu lehine çevirdi.
MASANIN SESSİZ GÜCÜ
Dikkatli izleyenler fark edecektir.
CHP lideri, bugüne kadar masanın vaat ettiği yönetim modeli üzerinde en az yorum yapan liderlerden biri oldu. Bu belki yola çıktıktan sonra partisinin oy oranının verdiği ağırlıkla nasıl olsa modeli istediği gibi şekillendirme olanağına sahip olabileceğinden hareketle özellikle izlediği bir stratejiydi.
Ancak Kılıçdaroğlu'nun bu konudaki sessizliği, masada etkili bir oy oranı olmayan partilerin liderlerine cesaret verdi. Meydanı boş bulmanın verdiği bu cesaretle Gelecek Partisi lideri Davutoğlu ve Deva lideri Babacan gibi isimler gereksiz bir özgüvenle sağa sola saldırmaya başladı.
Biri kriz kaos üzerinden diğeri milli projeler üzerinden hadsizce çıkışlar yaptılar. Haliyle bu durum, masada büyük huzursuzluk yarattı.
CHP liderinin adaylık konusunda son derece kararlı olmasına rağmen masaya hakimiyet konusunda zayıf kalması başta adaylığına karşı çıkan İYİ Parti cephesi için arayıp da bulamadıkları bir fırsat yarattı.
Akşener, uzunca bir süredir Kılıçdaroğlu'nun adaylık ısrarını kırmak için kurmaylarını kullanıyor. İYİ Parti'nin ağır topları sürekli CHP liderinin toplumda gereken karşılığı bulamayacağına dair çıkışlar yapıyor. 'Seçilecek aday'da diretiyorlar. Yani en başından beri farklı yollarla da olsa Akşener'in dayatmaları muhalefet cephesini zorluyor. 9 saatlik son toplantıda yaşanan istifa depremi de büyük ihtimalle Akşener'in CHP lideri üzerinde baskı kurmak için yaptığı hamlelerden biri. 'Ben istesem de parti tabanım seni istemiyor' demenin pratik bir yolu sadece.
İYİ Parti'nin oyunlarının sonu nereye varır bilinmez ama muhalefet cephesinin vatandaşa, "Erdoğan tekrar aday olamaz" demek yerine daha ciddi şeyler söylemesi gerekiyor artık. Bunun ilki de resmi bir cumhurbaşkanı adayı açıklamak olmalı.