Geçtiğimiz hafta sonu İzmir'de iki büyük miting vardı. Cumartesi günü Başkan Recep Tayyip Erdoğan İzmirlilerle buluştu. Her zaman CHP'nin kalesi olarak lanse edilen, öyle özdeşleştirilmeye çalışılan İzmir'de gerçekten muazzam bir kalabalık ve heyecan vardı.
Önceki gün de Kemal Kılıçdaroğlu 6'lı masa liderleriyle çıktı vatandaşın karşısına.
Şu an iki miting arasındaki farklar karşılaştırılıyor.
Özellikle sosyal medyada ciddi bir bölünme var. Bir kısım AK Parti mitinginin İzmir ölçeğinde olabilecek en kalabalık mitinglerden biri olduğunu söylüyor. Kılıçdaroğlu mitingi ile ilgili de CHP ve İzmir'e göre zayıf kaldığını düşünüyorlar. Diğer kısım ise malumunuz AK Parti'nin taşıma bir kalabalık topladığını iddia ediyor.
ÖNYARGILAR GERİDE KALDI
İşin gerçeği her iki mitinge de muhakkak çevre il ve ilçelerden katılımın olduğu.
Partiler liderlerinin büyük metropollerdeki iddialı organizasyonları için elbette çalışıyorlar. Herkesi meydanlara çağırıyorlar.
Katılımın fazla olması için ellerinden gelenin en iyisini yapmak istiyorlar.
Buraya kadar yapılanlarda hiçbir sıkıntı yok çünkü 'biz kimseyi miting alanına getirmedik' diyebilecek bir parti yok. Bu son derece olağan bir durum yani. Çünkü herhangi bir lider ya da parti için işini, gücünü bırakıp hafta sonu ailesiyle geçireceği vakitten feragat edecek insan sayısı geçmişe göre çok daha az günümüzde.
Çünkü bir partiyi fanatizm seviyesinde tutan, liderinin her görüşünü sorgusuz sualsiz kabul eden bir nesil yetişmiyor artık. Türk toplumu geçmişte çok daha politize bir toplumdu ama yeni nesil öyle değil. O yüzden gençlere yönelik politika geliştirmek artık partiler için de liderler için de gençlerle bağ kurmanın en kestirme yolu şu anda. Çünkü 14 Mayıs'ta ilk kez oy kullanacak yaklaşık 5 milyon seçmen var. Onları ikna edip sandığa götürmenin mutlaka bir yolu bulunmalı.
BEKLENDİĞİ GİBİ OLMADI
Pazar gününe gelince... Bana göre İzmir'i kalesi sanan bir partiye göre zayıftı.
İki mitingi de televizyondan takip etmiş biri olarak söylüyorum bunu. Elbette meydanda olanlar etraflarının heyecanıyla öyle olmadığını iddia edebilirler ama alanın havadan izlediğimiz canlı görüntüleri durumu gayet net özetliyor. 6 liderin yani görünüşteki 6 partinin temsilcilerinin normalde gövde gösterisi olabilecek muazzam bir kalabalık toplaması gerekirdi.
Muhtemelen CHP ağırlığından hareketle bu toplu miting için özellikle İzmir seçildi.
6 liderin tamamının İzmir'de kabul görebileceği, destek bulabileceği sanıldı. Ama durum pek de öyle olmadı.
TERS ETKİ DÜŞÜNÜLMEDİ
Sahneye çıkan liderler haliyle seçmenden kendi partilerine oy istedi. Kılıçdaroğlu sahneye çıktığında ise oylar çoktan dağılmış gibiydi. Ayrıca mesela Akşener konuşurken meydanda ona tepkili olan seçmen de vardı. Tam o anlarda neden orada olduğunu sorguladığına eminim.
Ya da Davutoğlu ve Babacan sahnedeyken seçim süreci boyunca sürekli suyu bulandırmalarına sinir olanlar da yanlış yerde olduklarını düşünmüşlerdir.
Kılıçdaroğlu'nun kendisi de hata yaptığını anlamış olmalı ki konuşması heyecansız ve sıradandı. Hatta çok da kısaydı. Belki de önündeki kalabalıkta o moral motivasyon düşüşünü anlık takip ettiği içindir. Bazıları 'siyasi yelpazenin tüm renkleri sahnedeydi' diye süslü cümleler kurmaya devam etsinler ama İzmir sanıldığı gibi çantada keklik olmadığını, ceketi koysam seçilir zihniyetini reddettiğini gösterdi Kılıçdaroğlu'na.