Erdoğan düşmanlığı yapmak kaybettirdi
MANTIKLI YOL BU DEĞİL
Başta Avrupa, Erdoğan'ın bir kez daha gerçek bir diktatör olmadığına ikna olmak zorunda kaldı. Birçok yabancı basın organı ona yapıştırmaya çalıştıkları yavan algının işe yaramadığına tanıklık etti. Ve bu anlayışla seçimlerin ikinci turunda da Türkiye'de AK Parti iktidarının değişmeyeceğine kanaat getirdiler. Hemen o çirkin dili değiştirdiler. Türk halkını ikna etmek ya da yanlarına almak için Erdoğan düşmanlığı yapmanın hiç de mantıklı bir yol olmadığı anlaşıldı. Buraya kadar her şey hem AK Parti iktidarının hem de Başkan Erdoğan'ın lehine gelişmeler.
BÜYÜK VEFANIN GEREĞİ
Ama şimdi önümüzde olan başka bir gerçek daha var. Seçim atmosferi büyük bir depremin ardından Türkiye'yi çok yordu. Afet bölgesinde çalışmalar tüm hızıyla sürse de ülkenin genel gündemi ister istemez siyasete yoğunlaştı. Depremin yarattığı yıkımın telafisinin daha çok uzun bir süre üzerinde durulması gerektiği gerçeği biraz geri planda kaldı. İlk tur sonrası muhalefet cephesinde depremzedeleri kazanamamış olmanın verdiği bir saldırganlık ve hırs var şu anda.
Bu yüzden Başkan Erdoğan da, seçim gündeminin afet bölgesini unutturmadığını ilk ziyaretleri o bölgeye giderek gösterdi. Bu hem oradaki insanlara unutulmadıklarını göstermek hem de vefanın gereği olarak çok anlamlı.
REHAVET VE HIRS TEHLİKESİ
Şu anda ilk tur hezimetinin ardından muhalefet cephesinde yenilginin getirdiği moral kaybı yavaş yavaş toparlanma eğilimine girdi, hatta bazı çevrelerde ilkine göre daha ciddi hırs oluştuğunu da görebiliyoruz. Buna karşılık iktidar için ise galibiyetin getirdiği bir rehavet tehlikesi söz konusu. Başkan Erdoğan da ilk tur sonrası tüm demeçlerinde aynı tehlikeye dikkat çekiyor. Evet seçimin ilk ayağı önde bitti ve Meclis çoğunluğu Cumhur İttifakı'nda ama yarış henüz bitmedi.
Hala kazanılması gereken vatandaşlar, ikna edilmesi gereken genç nesil var. O nedenle bu haftanın olabilecek en iyi şekilde sahada değerlendirilmesi şart.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.