CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partinin başına Deniz Baykal'ın bir kaset kumpası sonrası 2010 yılında görevini bırakması ile geldi. O günden bugüne kadar da hakkındaki 'kaset kumpasıyla geldi' algısını bir türlü yıkamadı.
Yıkmak için yeterince uğraştı mı derseniz ben pek bir çaba gösterdiğini hatırlamıyorum.
14 Mayıs öncesi Cumhurbaşkanlığı yarışında Muharrem İnce, benzer bir kumpasın mağduru olunca kimse başka suçlu aramadı. Herkes kumpasın CHP'nin içinden bir el tarafından kurulduğu, tam olarak öyle değilse bile CHP'lilerin bu işte parmağı olduğuna emin gibiydi.
SİZCE DE GARİP DEĞİL Mİ?
Garip değil mi sizce de? Herkesin böyle düşünmesi anormal değil mi? CHP liderinin o gün İnce'nin yanında olması gereken ilk kişilerden biri olması gerekmez miydi?
Fikir ayrılığı yaşıyor ve bu nedenle yollarını ayırmış olabilirler ama İnce, CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı olmuş bir isim sonuçta.
Ve Kemal Bey, bir önceki seçimde ona resmi olarak bu görevi veren kişi. Aradan 13 yıl geçmiş olmasına rağmen hala Kılıçdaroğlu ve partisi ile ilgili bu genel kanının değiştirilememiş olması, üzerinde önemle durulması gereken bir durum bence.
ZAMANIN RUHUNA AYKIRI
Geçtiğimiz gün İYİ Parti'nin eski kurmaylarından Yavuz Ağıralioğlu, katıldığı programda konu tam da bu olmasa da ana muhalefet ile ilgili değiştirilemeyen benzer genel kanılardan bahsetti. Onun anlattıkları bana bu yukarıda hatırlattığım olayı düşündürdü.
Evet, Türkiye'de muhalefetin ana sorunlarından biri iktidarı değiştirmek isterken kendisinin hep aynı kalmak istemesi. Oysa bu düşünce, en başta zamanın ruhuna aykırı.
Çünkü değişim tek bir tarafın değiştirilmesi ile estirilebilecek bir rüzgar değil. Toplumun bütününe yayılması, iyi niyetlerle her kesime anlatılması, ikna edilmesi gereken bir rüzgar. En başta da değişimi isteyenlerin kapılması gereken bir rüzgar. Bunun en baştaki kuralı da inanmaktan geçiyor.
ASIL YANILGI ZİHİNLERDE
Kılıçdaoğlu'nun ve en yakınlarının yanıldığı temel nokta bu. Her şey değişirken onlar aynı düşüncede kalmak, hep benzer algılarla toplumu yönlendirmek istiyorlar.
Oysa toplumun önemli bir çoğunluğu onlarla aynı şeyleri düşünmüyor. Değişimin başta CHP Genel Merkezi'nden başlaması gerektiğine inanıyor. Bu yüzden Kılıçdaroğlu'nun 'seçilecek aday' olmadığını söylüyorlar uzun süredir. Çünkü en başta CHP Genel Başkanı'nın değişmesi gerektiği kanaatindeler.
Bu düşünceye gözünü, kulağını kapatmak onun 'yok' yapmıyor nihayetinde. Aksine onu görmezden gelmek kişinin önüne koyulacak faturanın ağırlığını artırıyor. Kemal Bey için de ilk tur sonuçları bazında bu gerçekliğin vurgulandığı düşünülebilir. Yanlış bir yolda ısrar etmek yanlışın sonuçlarına da katlanmayı gerektiriyor maalesef. O yüzden ikinci turda seçilemezse değişimin CHP Genel Merkezi'nden başlaması muhalefet açısından şart gibi görünüyor.
