CHP Örgüt ve Örgütlenmeden Sorumlu Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Engin Özkoç'un partisinde yaşanan değişim kavgalarına ilişkin yaptığı bir değerlendirmeye rastladım.
Seçim sonrası CHP'de yaşanan kavgayı şirinleştirmeye çalışmış kendisi.
Günlerdir neredeyse hiçbiri tartışmasız geçmeyen ilçe kongreleri sürecinde Genel Merkez ve değişimci İmamoğlu ikilemi yaşanmadığını iddia etmiş. O kadar ki bunu anlatırken, "CHP bugün doğum sancısı süreci yaşıyor. Kurultayda yeni bir yönetim anlayışı ortaya çıkacak.
Kavga değil hesaplaşma, yüzleşme, dönüştürme süreci işliyor. Kimsenin Kılıçdaroğlucu, İmamoğlucu gibi bir hikayesi yok" ifadelerini kullanmış.
ADALET VE ŞEFFAFLIK
Üstelik bir de il ve ilçelerdeki kongre süreçlerinin "demokratik, adil ve şeffaf" bir şekilde işlediğini öne sürmüş. Size de bu açıklamalar Avrupa'daki bir siyasi partinin üst düzey bir yetkilisinden gelmiş gibi gelmedi mi? CHP kongrelerinde demokrasi ne kadar var o ayrı tartışma konusu olur ama adil ve şeffaf olmadığı gün gibi aşikar...
Çünkü örneğin İzmir'de hangi CHP delegesine sorsanız, eskiden partide görev almış kiminle konuşsanız benzer adaletsizliklerden dert yandıklarına şahit olursunuz. Yani öyle Özkoç'un anlattığı gibi bir şeffaflık, adillik söz konusu dahi değil. Buna mensubu olduğu partiyi iyi tanımamak mı dersiniz bilmiyorum ama söyledikleri ile partisi CHP'nin uzaktan yakından ilgisi yok. Hatta CHP, Özkoç'un tariflediği gibi bir parti hiçbir zaman olmadı. Ne zaman baksanız cadı kazanı, hep parti içi operasyon üzerine operasyon hamleleri... Bütün bunları sanki son dönemde sadece tatlı bir rekabet yaşanıyormuş gibi lanse etmeye çalışmak karşınızdakini aptal yerine koymaya çalışmakla eşdeğer...
BASİT BİR TALEP Mİ?
Ama Özkoç'a göre böyle bir şey yok.
Ona göre durum şöyle çünkü: "Rekabet var, değişim talebi var, siyaset inşası için çaba var. Türkiye'de başka hiçbir partide tabanı siyasete çeken, böyle işleyen bir demokratik süreç göremezsiniz." Eğer durum gerçekten onun anlattığı gibi olsaydı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim öncesi Cumhurbaşkanlığı adaylığı süreci için başka bir partinin lideriyle kol kola girip Kemal Kılıçdaroğlu'na operasyon yapmaya çalışır mıydı? Bırakın öncesini, kaybedilmiş bir seçimin hemen ardından partide bayrak değişimi olması için kapalı kapılar ardında iş çevirebilir miydi? Parti yönetiminden birçok ismi arkasına alıp kendisini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı yapan Kılıçdaroğlu ile koltuk pazarlığına kalkışabilir miydi?
İçinde her türlü oyunun döndüğü bir siyasi oluşum, mensubu olan kişiler ne kadar allayıp pullasa da millet gözünde de güvenilir olamıyor maalesef. Bu görüntü gerçekten köklü bir şekilde değişmediği sürece CHP'nin iktidar hayalleri de yerel seçimde zafer hayalleri de o noktadan öteye geçemez.