Ortadoğu'da haritayı değiştirme planı yapan ABD'nin bölge ülkelerine yönelik kışkırtıcı adımları en sonunda İsrail'in Gazze'ye yönelik hava saldırılarıyla binlerce sivili öldürmesine neden oldu. İsrail'in zaten katliam hazırlığı yapan yönetim ve ordusu, özellikle ABD Başkanı Joe Biden'ın ülkeye yaptığı destek ziyaretinin ardından büyük bir cesaret aldı.
Başbakan Binyamin Netanyahu, ülkesinde iktidarından duyulan rahatsızlığı ve muhaliflerin protestolarını bu savaş halini bahane göstererek susturdu.
MECBUREN DESTEKLİYORLAR
Vatandaşlarının gündemi mecburen savaşa yöneldiği ve can tehlikesi yaşadıkları için iktidarın yanlış icraat ve adımlarını tartışmayı bir kenara bırakmak zorunda kaldılar. Bu hem ABD'nin hem de Netanyahu yönetiminin arayıp da bulamadığı şeydi. Batı'nın büyük planları İsrail halkının beklentilerinin önüne geçti maalesef. Ben şu anda İsrail halkının da saydığım gerekçelerden dolayı Filistin'deki sivil katliamlarını desteklediklerini sanmıyorum. Çünkü kim ülkesinin tüm dünyada sivilleri hedef alan, çocukları öldüren bir ülke olarak anılmasını ister ki..
Zaten dünyanın birçok yerinde yaşayan Yahudi toplumu İsrail'in katliamlarını kınayan, sivillere yönelik saldırıların durdurulmasını isteyen açıklamalar, gösteriler yaptılar. Dünyanın her yerinde halk bu vahşetin durması için sokaklara döküldü.
Ama beni en çok Yahudi cemaatlerinin ve dünyanın farklı yerlerinde yaşayan İsrail vatandaşlarının protestoları etkiledi.
YÜKSEK SESLE DİLE GETİRDİLER
Onlar İsrail sınırlarının dışında savaşın çirkin yüzüne itirazlarını yüksek sesle dile getirebiliyorlar. İsrail sınırlarının içinde yaşayanların sessizliğini destek olarak yorumlamak bu yüzden yanlış. Düşünün ülkeniz savaşta olduğunu ilan etmiş, yönetimde kim olursa olsun içten olmasa da desteklemek zorundasınız. Çünkü siz de ister istemez o savaşın bir parçasısınız.
O nedenle başta ülkemizde yaşayan İsrail vatandaşlarının sessizliğini ve arada kalma duygusunu anlamaya çalışmak gerekiyor.
Çünkü dediğim gibi bu savaş, bu katliamlar İsrail vatandaşlarının da başka hiçbir ülkenin vatandaşlarının da daha doğrusu içinde biraz vicdan, adalet duygusu barındıran hiç kimsenin gönülden isteyip destek vereceği bir şey olamaz.
TEHLİKELİ NEFRET SÖYLEMLERİ
Bu yazdıklarım benim katil İsrail yönetimininden yana olmamdan değil sadece ülkemizde yaşayan İsrail vatandaşlarına yönelik saldırgan tutumu ve nefret söylemlerini bugünlerde fazla gözlemlememden kaynaklanıyor. Orantısız, kural tanımaz bir savaşın mazlum tarafı olan Filistinlilerin elbette kendi topraklarında huzurla yaşamasını istiyorum. Bunun en temel yolunun da öncelikle uluslararası toplumun Ortadoğu'da Filistin'i bir devlet olarak tanımalarından geçtiğini düşünüyorum.
Çünkü savaş devletler arasında olur. Kurulduğu günden bu yana yayılmacı politikalar izleyen isgalci İsrail, bugün bir savaşta olduğunu dünyaya ilan edebiliyorsa karşısında ancak bir devlet olmalı. Aksi halde terörle mücadele demekten öteye geçememesi gerekiyordu.