İYİ Parti'de seçim öncesi Altılı Masa'dan kalkma girişiminde bulunduğu günden bu yana kötüye doğru bir gidiş var. Bu kötü gidişat sadece parti üyeleri arasında da değil üstelik. Hem seçmen desteği azaldı hem de parti yönetiminden teşkilatlarına kadar başlayan istifa furyasının ilk kıvılcımını yaktı bu girişim.
Genel Başkan Meral Akşener'in tutarsız, güvenilmez bir lider olarak tescillenmesi de yine seçimin ardından tüm sorumluluğu üstünden atacak açıklamalar yapmasıyla devam etti. Akşener, söylem olarak özeleştiri yapıyormuş gibi görünse de seçim hezimetinin faturasını başkalarına kesme eğiliminde hareket etti bu süreçte.
Eleştiri oklarını başka taraflara özellikle de CHP'nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönlendirmesi nedeniyle de CHP tabanının da seçmeninin de tepkisini çekti. Bir süre sonra da haliyle seçim kampanyası boyunca halı altına süpürülen ne varsa ortalığa saçılmaya başladı.
Şu an sokakta özellikle İzmir sokaklarında İYİ Parti'ye alenen destek verecek kişi bulmakta zorlanırsınız. Bu iddiayı neye dayandırdığım kısmına gelince...
CHP İLE TABAN TABANA ZIT
İYİ Parti taban olarak CHP ile uzaktan yakından ilgisi olmayan ve olmayacak bir parti. Hele ki şu an merkez soldan uzaklaşıp sırtını marjinal sola yaslayan CHP'nin yanından bile geçmez. Yani İYİ Parti ile taban tabana zıt bir bakış açısına sahip bugünlerin CHP'si. İYİ Parti ise MHP'den ayrılan milliyetçi kesime hitap eden bir parti olarak doğdu. Eski MHP'lilerin, başta lideri Akşener olmak üzere partisiyle sorun yaşayan isimlerin kurduğu bir parti.
Siyaset bu, işbirliği yapmak doğasında var. CHP ile İYİ Parti de bu işin doğasına uygun olarak ortak çıkarlarda buluştular.
Ama olaylar sarpa sarıp, çıkarlar çarpışmaya başlayınca ortalık karıştı. Seçim sonrası İYİ Parti resmen ortağını ortaya attı. Bugüne kadar CHP'li olup da hatır gönül için İYİ Parti'ye destek verenler de bir anda Akşener'e ateş püskürmeye başladılar. Bugün CHP'lilerin çoğu (resmi parti politikalarıyla konuşanları muaf tutuyorum) Akşener'e de partisine de çok öfkeliler. Çok da haklılar. Çünkü Akşener ortağının ardından iş çevirmekle kalmadı, aday dayatması yaptı hatta CHP adaylarına bile göz dikti. Üstelik bütün bunları yaptığı yetmiyormuş gibi hiçbir sorumluluk almayıp kenara çekildi. Seçimin ağır sorumluluğu CHP'nin üstüne yıkıldı.
KEMAL BEY İLE AYNI ÖZELLİK
Seçim kampanyası sürecinde yapılan bütün pazarlıkların şahidi olan CHP'nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel'i o dönem ses etmediği şeyleri aday olunca dillendirmesi nedeniyle eleştiriyoruz ya şimdi kendisiyle ilgili söylenecek yeni bir eleştiri daha var. Özel'in, partisi için gerçek bir değişimci olmadığının kanıtı gibi duran bir özelliği var. Özel, aynen eski Genel Başkanı Kemal Bey gibi Akşener ve partisine sonsuz kredi veriyor. Kılıçdaroğlu ile bu yönü fazlasıyla benzer görünüyor.
Kılıçdaroğlu, hatalarından ders almadı, aynı hataları defalarca yaparak sayısız yenilgi yazdı hanesine. Defalarca yenilmiş olmasına rağmen en son yenilmeyi bile beceremeyerek genel başkanlığı bırakmak zorunda kaldı. Özel de aynen Kemal Bey gibi bu geleneğe sıkı sıkıya bağlanmış görünüyor. Ne de olsa kendisi hep Kemal Bey'in yanındaydı. Belki de Akşener'den umudu kesmemesi de, DEM Parti ile pazarlığı sürdürmeye çalışması da bu yüzden. Umarım siyasetin başka türlü de yapılabileceğini öğrendiğinde kendisi için çok geç olmaz çünkü CHP seçmenin de tahammülü bir yere kadar.