2023 yılı maalesef savaş ve yıkımların yılı oldu. Yeni umutlarla yeni bir yıla başlarken herkesin aklında da dilinde de benzer temenniler vardı. İnsanoğlu umutsuz olmaz.
Umutsuz yaşayamayan varlıklar olarak yılbaşı gecesi hepimiz sevdiklerimizle buluştuğumuz sofralarda dilekler tuttuk.
Dünya artık savaş ve yıkımlar yaşamasın.
Özellikle çocuklarımız, dünya üzerindeki tüm coğrafyalarda çocuklar için mutlu bir gelecek hayali kurulabilsin.
AĞIR KAYIPLAR VERDİK
6 Şubat 2023'te ülkemiz büyük bir yıkım yaşadı. 11 ilimizi yerle bir eden depremler sonrasında ağır kayıplar verdik. Binlerce canımız enkaz yığınlarının altında kaldı. Bu büyük yıkımı yaşayıp hayatta kalmayı başaranların birçoğu ise en yakınlarını kaybetti. Devletimiz ilk andan itibaren tüm imkanlarını seferber etse de böylesine büyük bir yıkıma hazırlıksız yakalandığımız pek çok alan olduğuna şahit olduk. Bakmayın siz bu konuda kara propaganda yapanlara. Bu tarz felaketlere hazır olabilen çok az sayıda ülke var dünya üzerinde. Depremin ilk anlarında yaşanan aksaklıkların telafisi için geçtiğimiz bir yıl boyunca büyük bir mücadele verildi. Devlet her alanda tam anlamıyla sahadaydı. Başta Başkan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm Kabine üyeleri, valiliklerimiz, belediyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, asrın felaketini yaşayan vatandaşlarımızın acılarını hafifletmek için en ücra köşelere kadar ulaşmaya çalıştılar.
Yıkılan illerimizin en hızlı şekilde yeniden ayağa kalkmasından tutun da, buralarda yaşayan vatandaşlarımızın barınma, gıda gibi en temel ihtiyaçlarının giderilmesine kadar elden gelen ne varsa sonuna kadar yapıldığını, en azından iyi niyetle yapılmaya çalışıldığını biliyoruz artık.
BU BİZİM KADERİMİZ DEĞİL
Deprem tabi ki de bu coğrafyanın en hafife alınmayacak gerçeği. Ama yaşadığımız toprakların bir başka gerçeği daha var. O da terör... Her ne kadar kader gibi görünse de aslında çevresel faktörler ve bölgemizin dış müdahalelere açıklığından kaynaklanıyor bu durum. Kendini dünyanın hakimi olarak gören 3-5 devletin bölgemizin doğal kaynaklarını sömürme isteğinin bir parçası olarak kullanılıyor terör. Kendi elleriyle yarattıkları terör örgütlerini maşa yapıp sağımızı solumuzu karıştırıyorlar. Doğal olarak bu durum ülkemizin sınır güvenliğini de tehdit ediyor çoğu zaman. Türkiye elbette 90'lı yıllardaki ülke değil artık. Pek çok alanda olduğu gibi terörle mücadele alanında da büyük mesafe kat etti. Hem ordumuz artık çok daha profesyonel hem de vatandaşlarımız artık terörün esas kaynağının komşularımız değil, çok daha uzaktaki 3-5 devlet olduğunun gayet bilincinde. O nedenle 12 şehit verdiğimiz son terör saldırılarının da, bazılarımızın çok uzağımızda sandığı Gazze'de yaşanan insanlık dışı katliamların da tek bir elden çıktığı toplumun genelinde biliniyor artık. Tüm bu farkındalığa ulaşmamız da, bu hain planlara karşı birlik olabilmemiz de çok zaman aldı biliyorum ama ben yine de gelecekten umutluyum.
Bu coğrafya için birlik olmaktan başka çare yok, bu topraklarda yaşayanların da bugün değilse bile çok yakında bu bilince ulaşacağına inancım tam.