Zümrüt Yılmaz

Korkarım çevre felaketine alışıyoruz

İnsanlar, mekanlar ve şehirlerle ilgili hafızamızda yer eden ilk şeyler yıllar boyu aklımızdan çıkmaz. Bir kişi ile ilgili de bir mekan ya da şehirle ilgili de edindiğimiz ilk izlenim bu nedenle çok önemlidir.
İzmir'de yaşamayanların gözünde bu şehir yaşam standartlarının yüksek olduğu bir yer gibi görünüyor biliyorum. Çünkü İzmirlilik bir kültür aslında. Buradan hayata bakmak o nedenle cazip görünüyor.

YAŞAM ENERJİSİNİ ÇEKİYOR
Ama gelin görün ki İzmir'e gelir gelmez burnunuzun direğini sızlatan o kötü koku yok mu! Sokağa adım attığınız an birkaç dakika içinde yaşam enerjinizi düşürüveriyor.
Kısa bir süre yaşasanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Sorsanız sokakta herkesin şikayet ettiği, her yaz kapı pencereyi açtığınız an pişman olup geri kapatmanıza neden olan Körfez'in o kötü kokusu bugünlerde çok daha başka bir versiyonuyla karşımızda... 20 Ağustos'tan bu yana şehrin bir o kıyısına bir karşı kıyısına sürülerle balıklar vuruyor. Ve korkunç bir ölü balık kokusu. Öyle kötü bir koku ki sokakta hatta evinizde bile rahat nefes alamıyorsunuz. 20 Ağustos'tan bu yana bu soruna neşter vuracak gelişmeleri yakınen takip ediyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan açıklamalardan sonra olaya Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın da dahil olmasıyla yakın zamanda yapılması gerekenler bir takvime bağlanacak. Bilim insanlarının da hemfikir olduğu çözüm önerileri elbette belli bir takvim dahilinde uygulamaya alınacak. Bütün bu gelişmeleri izlerken umutlanıyoruz elbette ama her gün sahile çıkarken giderek artan ölü balık kokusuna maruz kalmak ve göz göre böyle bir çevre felaketinin devam etmesini izlemek bu şehirde yaşayanların kaderi haline gelmek üzere.

YAVAŞ YAVAŞ ALIŞMAK
Çünkü yıllardır Körfez'den gelen kanalizasyon kokusuna, her yağmurda derelerden akan kirliliğe, arıtılmadan denize dökülen kanalizyon atıklarının masmavi denizi kahverengiye çevirmesine yavaş yavaş alıştırıldık. İzmir'in deniz kokması gereken sokakları yıllardır kanalizasyon kokuyor. Bizler toplum olarak bize bu kokuyu reva görenlere dur demedikçe bu böyle artarak devam edip gidecek. Nitekim şimdi de yaşadığımız çevre felaketini normalleştirmeye başladık. İnsanların deniz kenarına gelmeden hemen önce belediye ekiplerince kıyıdan toplanan ölü balıkları görmedikleri için mutlu olduklarına şahit oluyorum birkaç defadır. Ben bile bütün hafta sonunu berbat bir ölü balık kokusu ile geçirdikten sonra 'bu sabah sanki biraz daha az kokuyor' diye sevindiğimi fark ettim. Ne yalan söyleyeyim buna da alışmaya başladığımızı düşündüm. Zaman geçtikçe insan ister istemez duyarsızlaşıyor biliyorum ama İzmirlilerin kaderi haline gelen bu koku, şehri ziyaret edenlerin akıllarında nasıl kalır bir düşünsenize... Dev bir kruvaziyerle ya da bir tur organizasyonu ile İzmir'e gelmişsiniz ve adım attığınız ilk an bu kokuyu duyuyorsunuz. Bir daha İzmir'e gelir misiniz mesela? Ya da birilerine İzmir'i ziyaret etmelerini tavsiye eder misiniz?
O nedenle buna da alışmadan acilen ilk önlemler alınmalı. Yoksa İzmirlileri bezdiren bu koku, kentin yaşam standartlarını düşürdüğü gibi kent ekonomisini ve kent turizmini de vuracak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.