Tunç Soyer... İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin gelmiş geçmiş en şovmen belediye başkanlarından biri olarak hafızalarda yer etti. Seferihisar Belediyesi'nde ilçeyi uluslararası arenada pazarlanmasına olanak sağlayan 'sakin şehir' organizasyonuna dahil etmesi dışında akılda kalan bir icraatı yokken usta pazarlama taktiklerini iyi bilmesi sayesinde dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun gözüne girmeyi başardı. Ve aslında hiç de bu görevi layıkıyla yerine getirecek bir isim olmamasına rağmen şapkadan çıkan tavşan misali bir anda partisinin Büyükşehir adayı oluverdi.
ALTIN TEPSİYLE SUNULDU
İzmir'in siyasi görüşü malum... AK Parti karşıtlığından CHP'nin kazandığı bir seçim maratonunun ardından deyim yerindeyse Türkiye'nin en büyük üçüncü kenti altın tepsiyle sunuldu kendisine. Ve İzmir'in geride kalan 5 yılına baktığımızda sadece ve sadece en iyi bildiği işi yani pazarlamayı yaptığını görüyoruz. Belediye bütçesini zorlayan dev konser ve festival organizasyonları ile heykellerle geçen 5 yılın sonunda koltuğunu, partisindeki siyasi havayı iyi soluyan dönemin Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay'a kaptırdı. Yeniden aday yapılacağından çok emin olduğu için bu hamle onun için kötü bir sürpriz oldu açıkçası... Çünkü kendisi de dahil hiç kimse CHP Genel Merkezi'nde böyle bir değişim rüzgarı beklemiyordu. Nitekim yaşadığı bu hayal kırıklığını, partisinin yerel seçim çalışmalarında partinin yeni patronu Özgür Özel'in kendisinin yerine aday gösterdiği Tugay'a destek vermeyerek ilan etti. Soyer ile Tugay'ı sadece devir teslim töreninde gördük desek yalan olmaz herhalde...
5 yıldır İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olan Tunç Soyer, görevini 31 Mart seçimlerinin ardından Cemil Tugay'a devretti.
KENTE HİÇBİR İZ BIRAKMADI
Demem o ki, İzmir'e muhalefet partilerinin yaygın bakışı 'çantada keklik' anlayışının dışına çıkan iz bırakacak bir yatırımı yok Soyer'in. Buna rağmen arkasında nasıl bir güç varsa partisinin Genel Başkanlık yarışında bile adından söz ettirmeyi başardı. Siyasette yaptığını anlatmak kadar yapmadığını satmak da önemli... Soyer ise daha çok ikinci kesimi temsil ediyor ekol olarak. Yani yapmadığı halde iyi reklamla kendini her daim gündemde tutanlardan. Ve kabul etmek gerekiyor ki bu özelliğini halen çok iyi kullanıyor kendisi. Görevde olduğu 5 yıl boyunca kentin kronikleşmiş sorunlarına neşter vurmayı bırakın ufak birer dokunuş bile yapmadı. Ne trafik çilesini azaltacak bir adım attı, ne patlamaya hazır bir bomba haline gelen Körfez problemini çözecek bir girişimde bulundu. Kentsel dönüşüm konusunda yaptığı çalışmaların da kimlere yaradığını Yeni Asır okuyucuları manşetlerimizden yakınen biliyorlar.
BÖYLE BİR İNKAR OLAMAZ
İZMİR Körfezi, Tunç Soyer döneminde kirliliğin durdurulması için hiçbir çalışma yapılmadığı için bugün bu halde. Eğer geçen 5 yılda 'yüzülebilir Körfez' demek dışında bir şeyler yapsaydı, bugün Körfez'de yüzemesek de en azından ölü balık sürüleri görmezdik. Soyer, tüm bu kötü tabloya rağmen önceki gün öyle bir açıklama yaptı ki inanamadım. İzmir Mülkiyeliler Lokali'nde basın açıklaması yapan Soyer, haftalardır kent gündeminde yer alan balık ölümleri ile ilgili, 6 Şubat'ta Körfez'de Yunus görüldüğünü hatırlatıp, "Ne oldu da 6 ayda balıklar öldü?" diye sanki olayla hiçbir ilgisi olmayan sıradan bir vatandaş gibi soru sormuş. Kendisinin Körfez için yaptıklarının gözardı edildiğini iddia etmekle kalmamış Körfez'in temizlenmesinin Büyükşehir'in işi olduğunu söyleyip halefinin bu konuda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile işbirliği yapacak olmasını eleştirmeyi de ihmal etmemiş. Bu kenti yöneten kim olursa olsun en büyük problem olan Körfez'deki kirliliğin önlenmesini öncelikli iş olarak görmeli burası çok doğru ancak kendisi bunun için hiçbir adım atmayan birinin kendisinden sonra gelene tüm sorumluluğu yüklemeye çalışması da olacak iş değil. Yerinde olsam Körfez'in bugün bu halde olmasının ana sebeplerinden biri olarak mahcubiyet duyar en azından sessiz kalmayı tercih ederdim. Ama dedim ya Soyer bu... Kötü reklamdan bile kendine pay çıkarmayı başarmış yine. Hiçbir sorumluluğu olmayan biri gibi soruları ortaya atıp, yükü kendinden sonra gelenlere yükleyip köşesine çekilmiş. Pes doğrusu...