• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ALİ KOCATEPE

İzmir, İstanbul, Eskişehir

ali.kocatepe@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 31 Ekim 2009, 15:44
Geçen hafta sonu İzmir'de iki konser verdik. Lionslar'ın organizasyonuydu ve dostlarla hasret giderme toplantıları gibiydi. Üç günlük İzmir ziyareti bana terapi gibi geldi.
1997'de Etap Pulman'da Erol Kaynar'ın işletmeciliğini yaptığı Bekri Bar'a İstanbul'dan gelir haftanın iki günü program yapardım. Aysun da konuk olarak çıkardı. O otel şimdi Mövempik. Orada kaldık. A'dan Z'ye yenilenmiş ve çok da güzel olmuş. İzmir mükemmel bir otel kazanmış, çok mutlu oldum.
Lionslar'ın bu yıl ki Alanyalı genel yönetmeni Erdal Eminoğlu'nun sinerji yaratma konusunda ki çabaları görülmeye değer. Çok da başarılı oluyor. Bir de üniversite yıllarından beri görmediğim Yenel Gürce'yi tekrar tanımak, çalışkanlığını görmek (kendisi İzmir Sivil Toplum Örgütleri Platformu Başkan Vekilliği ve Denizlililer Derneği Başkanlığı'nı da yapıyor) beni daha da mutlu etti.
İzmir'den anlatacağım başka anılarım ve izlenimlerim de var ama onları haftaya bırakıyorum.

CUMHURİYET BALOSU
Pazartesi İstanbul'a geçtik. Salı gecesi Rotaryenler'in Cumhuriyet Balosu'nda çalıp söyledik. Koç Müzesi'ndeki 500 kişilik baloda "Seferberlikten- Cumhuriyet'e" konsepti ile önce özel bir program yaptık. Bize, Fındıklı Rotary Kulübü'nün kurduğu 20 kişilik Rotaryenler korosu da eşlik etti. Çok farklı ve çok duygulu bir gösteriydi. Sonrasında iki saat boyunca dans ettirdik, bayramı iki gün öncesinden kutladık...
30 Ağustos'ta konser verdiğimiz Eskişehir'e bu kez 29 Ekim konseri için çağrılmıştık. Ertesi gün Eskişehir yolunu tuttuk. Mucize şehri yaratan Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen tarafından fahri hemşerisi ilan edildiğimiz Eskişehir'de 5 bin kişiyle paylaştığımız konser coşkusu da görülmeye değerdi. Eskişehir için yazdığım şarkı sözleri binlerce kişinin onayını alınca mutluluğum daha da arttı.

BALMUMU HEYKELLER
Yılmaz Hoca ile uzun uzun sohbet ettik. 2011 yılında açmayı düşündükleri mumya müzesi için Aysun'la benim yüz maskımızı ve ölçülerimizi almaları da sürpriz oldu. Eskişehir'i kendi yaptığı heykellerle donatan Yılmaz Hoca, bu müze için de büyük emek veriyor. Örtülerin altında atölyede sakladıkları henüz tamamlanmayan balmumu heykelleri büyük bir hayranlıkla izledim. Devlet büyüklerinin ve sanatçıların arasında İngiltere'deki Madam Taussoud benzeri böyle bir müzede yer almak çok heyecan verici bir duygu...
Bir de son gün yemek yediğimiz çi börekten söz edeceğim. Bunca yıl çoğumuzun çiğ börek diye bildiği Tatarların bu geleneksel lezzeti, Eskişehir'in simgelerinden biri olmuş. Türkiye'nin her tarafından şehri gezmeye gelen yerli turistler "Kırım Çi Börekçisi" ne mutlaka uğruyor. Erol ustanın dükkanında birbirinden güzel kızlar hizmet ediyor size. Çi, Kırım Türklerinin dilinde güzel anlamına geliyor. Çi Börek, mükemmel aş demek. Kızgın yağda içindeki sulu kıymayla pişen hamurun zaten çiğ olması mümkün değil. Ayranla mükemmel gidiyor.
Altı günde dört konser ve seyahatler biraz yordu bizleri. O arada "Nefes" filmini de izlemeyi ihmal etmedik. Sabahattin Ali'nin dizeleri üzerine bestelediğim "Meskenim Dağlar" şarkısını bu filmde dinlemek de heyecan vericiydi. Filmi de başarılı buldum. İyi bir zamanlamayla vizyona girdi. Gişe hasılatının yılın en iyilerinden biri olacağına inanıyorum...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.