Geçen hafta sonu Antalya'daydık. Kırmızı halıdan geçip protokol bölümünde konuk edildiğimiz Cam Kubbe'de, 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin açılış gecesinin konukları arasında...
Üstelik "Antalya'ya Koş" şarkımın 35 yıl sonra yeniden düzenlenip tüm aktivitelerde çalınması nedeniyle benim için özel bir önemi de vardı bu festivalin...
Önce sivrinek vızıldaması gibi bir ses geldi hoparlörlerden. Basları tamamen kapalı, tenekeyle çalınmış gibi, berbat bir ses duyduk. "Bu ne diye?" Aysun'la bakıştık. Bu yayınlanan bizim seslendirdiğimiz "Antalya'ya Koş" olamazdı.
Birazdan müzik kesildi. Yılların ustası ve mesleğinin kralı Halit Kıvanç ile son yılların en iyi kadın sunucusu olduğuna inandığım "Tele Pazar"dan partnerim Nehir Erdoğan geldiler sahneye. Halit abinin ne söylediği mikrofonun vınlamasından, Nehir'in konuşmaları da mikrofonu kapalı olduğu ve hiç açılmadığı için anlaşılamadı ve duyulamadı.
FİYASKO BİTMEDİ!
Fiyaskonun devamı Meliha Gülses sahne aldığında yaşandı. Arkasında kendisine eşlik eden sazın aletleri arasındaki balans bozukluğu bir müzik faciası olarak kulaklarımızı perişan etti.
Uyumsuzluk ve arıza gecenin finaline doğru ancak giderilebilmişti. Ama barkovizyon ile sunucular arasındaki balans ayarı bozukluğu gece noktalanınca ve gösteri bitince bitti.
Salonun üçte biri boşalmıştı. Bense böylesine önemli ve iyi niyetle hazırlanmış bir gecenin, imkansızlıklarla hazırlanmış bir organizasyonun bu kadar kötü bir ses düzeni ile böylesine katledilmesine yanıyordum.
Bir de Halit abi ile Nehir'in ellerine tutuşturulan sayfalar dolusu metinle sunuculuk yaptırılmalarına üzüldüm. Barkodaki görüntüleri önceden seslendirirsin. Sunucular orada sayfalar dolusu metin okumazlar, sunuculuk yaparlar. İkisi de bu işi mükemmel yapabilecek yetenekteler. Kimsenin onları harcamaya hakkı yok. Yazık!
Gözlerim 60'ların starları arasında yaşayan efsanelerin önde gelenlerini aradı ama yoktular. Yine de gelenlere teşekkürler. Getirenlere de. Hiç olmazsa 60'lardan anılarımızda yer eden birkaç Yeşilçam yıldızıyla ile hasret giderdik.
BAŞARISIZ AÇILIŞ
Açılış gecesi başarısızdı. Kimse kusura bakmasın. Bu ne paradan puldan ne de cam kubbenin akustiğinden kaynaklanıyor. Böyle bir ses düzeni kuranı, tonmayster diye başına oturanı da Allah hiç bir organizasyona vermesin. Yazık!
Altın Portakallar sahiplerini buldu. Umarım hakedenler kazanmıştır. Final gecesinde inşallah açılış gecesindeki facialar yaşanmamıştır. Bu festivali olumsuz olarak eleştirmek, "Bakın işte başaramadılar" demek isteyenler o kadar çok ki... Bense emeği geçenlerin başarılı olabilmeleri için dua ettim. Ama gördüklerimi, yaşadıklarımı da kendime saklayamazdım ve yazdım.
Antalya mükemmel bir Vali'ye, çok iyi niyetli ve tuttuğunu koparabilecek bir belediye başkanına sahip. Bu mükemmel ikiliyle sırtı yere gelmez.
Aksav'ın çoğu yöneticisi ve çalışanını da yakından tanıyorum. 46'ncı festivali de ne zor şartlar altında gerçekleştirdiklerini biliyorum. Ama bu kadar basit hatalarla eleştiri almalarını da kabullenemiyorum.
Bu festival yaşamalı ve yaşatılmalı. Hükümet de "Belediye benim partimden, muhalefetin partisinden" hesabını bırakıp destek verirken çifte standart uygulamamalı.
"Altın Portakal" hepimizin, bu böyle biline...