New York'ta sanatsal aktivitelerle dolu günlerde Lincoln Center'ın düzenlediği festivalde Cate Blanchett, Isabelle Huppert ve Elizabeth Debichki'nin rol aldığ The Maids'i izleme şansına eriştim. Bir de Pierce Brosnan ile birebir tanışma şansını yakaladım O kadar özledim ki sizi ve köşemi, mektup değil destan yazabilirim. Buraya geleli 15 gün geçti ama faaliyetlerimi, gittiğim gördüğüm yerleri, tanıdığım kişileri bir kaç ay zarfında tanıyamazdım, göremezdim. Hangisinden başlasam?.. Önce sanat... Buranın en önemli sanat merkezlerinden biri olan Lincoln Center muhteşem bir festival programı hazırlamış. Geçen yıllarda 'Savaş Atı' (War Horse) oyununu hayranlıkla izlediğim bu çok güzel sanat kompleksinin heryerini gezmiştim ve bir sanat olayında tekrar dönmek üzere isteklerimi bırakmıştım. İşte gel de pozitif enerjiye inanma. NY'a gelir gelmez onüme çıktı tüm 1.5 aylık program. Açıkhava konserleri, Bolşoy Balesi'nin (Kuğu Gölü, Spartacus, Don Kişot... gibi) önemli gösterileri, Mozart konserleri, aileler için tenis turnuvaları, sinema şenliği, tiyatrolar... Aklınıza gelebilecek her türlü sanat aktivitesi ve en kalitelisinden.
EN KUVVETLİ OYUN
Ama bir tanesi gözlerimi yerinden hoplatmaya ve heyecandan kalbimi hızlandırmaya yetti. Avustralya'dan bir oyun, 'The Maids- Hizmetkarlar' Çoğu büyük sanatçı arasında tek geçeceğim Avustralyalı bu yılın Oscar heykelciğinin galibi Cate Blanchett... Karşısında ise bu kez Fransa'nın sinema efsanelerinden Isabelle Huppert. En az benim kadar heyecanlanan Zeynep'le (Tuğsuz) 1 hafta sabredip günümüz gelince gösteriye gittik. Her zaman dolu olan NY tiyatrolarından farkı salonda a'dan z'ye herkes özene bezene giyinip gelmişti.
Bu güne kadar izlediğim en kuvvetli ve de değişik oyunlardan (gösteri demek daha yerinde olur) biri idi. Kuvveti 2 erişilmez sanatçı ve de onların arasında 1 saniye bile ezilmeyen genç ve güzel Elizabeth Debichki idi. Değişikten kastım, sahne aksesuvarlarını, askıdaki birbirinden şık elbiseleri, objeleri ve de en önemlisi bu dev sanatçıların mimiklerini yakından canlı olarak dev ekrana yansıması idi. Kısacası bu defa da ayağımın tozu ile tarihi bir gece yaşadım Cate Blanchett, Isabelle Huppert ve Elizabeth Debichki ile.
ŞANSIM DOSTLARIM
O kadar şanslı biriyim ki her zaman bu yüzden teşekkür duaları ederim. Yaşgünüm, yazın ortasına geldiği için mutlak bir veya birkaç tatil beldesinde kutlanır. Başta çocuklarım dediğim animasyon ekiplerimin çocukları, otel müdürleri, patronlar ve de kimselere değişemediğim can dostlarım beni hiç yanlız bırakmazlar ve 7-8 gün kutlanır. Bu yıl burada olduğumdan herhalde yalnız girerim yeni yaşıma, bir de öylesini deniyeyim dedim. Dedim ama İstanbul'da olan Şulem (Haskell), İzlanda'da olan Ahum (Aysal- Kerimoğlu) ve beraber çok güzel şeyler yapacağımıza inandığım NY'un en başarılı işadamlarından Ekmel Anda bana çok güzel bir sürpriz hazırladılar. Kendimi yeni açılan süper 'Altesi Ristorante'de buldum. Can dostlarla Harika bir yaşgünü kutlaması... İçimden portakal rengi pantalonumu giymek geldi. İyi ki de giymişim, restoranın iskemleleri portakal rengindeymiş. His-si kablel vukuuu derler. Allah hiçbirimizin yaşamından mutluluğu eksik etmesin... Hepinize NY'tan yeni yaşanmışlarla yazışmak üzere kucak dolusu sevgiler...
SÜRPRİZ TANIŞMA
NY sürprizlerle dolu bir yer. Geçen gün Madison'da çok sevdiğim 'Bar Italia' restoranda akşamüstü peynir- kavun tadımı yapıyorduk Şule'm ile. Bu ara burada geldiğimden beri havanın serin, hani derler ya 'limonata gibi' olduğunu söyleyeyim. Dışarıda oturduk, tam gün içinde neler yaptığımızı anlatıyorduk ki yan masaya takıldı gözüm. Yaşlıca şık bir hanım ve yanında tanıdık bir sima, konuşunca da anlattığına göre 27'sinde vizyona girecek 'The November Man' filmi için burada keyifli keyifli dolaşıyor. 1953 İrlanda doğumlu çok sevilen aktör restorandan çıkınca hayranları ile yürümek zorunda kaldı. Son derece klas ve canayakın biri olan Pierce Brosnan, bu son filminde fişek misali bir ajan rolünde, heyecan dolu filmi heyecanla bekliyor herkes.