Bir dostun, bir 'diva'nın ardından

Canım ablam, hepimizin yıllarca anacağı, Türk Sanat Musikisi'nin tek ve en saygın divası Müzeyyen ablamı, Müzeyyen Senar'ı kaybettik. Gelmiş geçmiş Sanat Müziği sanatçılarının yine en sağlam okuru rahmetli Zeki Müren dahil birçok değerli sanatçının okumada sesi tarzı benimsenen Müzeyyen Senar'ı kaybettik. Saçından giyimine, sahnesinden okuyuş tarzına her şeyi özel Müzeyyen Senar'ı kaybettik....

Hatırlıyorum, çok iyi dostum olan bir ses sanatçısı için de bu cümleyi kullanmıştım. Ne mutlu bana ki bu değer ile tanıştım, uzun yıllar dostluğum oldu, tatiller yaptık, bana çok ama çok güzel şeyler öğretti, aşıladı.

ANA- OĞUL PARAŞÜTLE UÇTU

Ne zaman araşırsak beni kırmaz hangi tatil köyünde müdürlük yapıyorsam oraya gelirdi. Köyün davetlileri sabahtan akşama Müzeyyen Senar ile geçirdikleri gece, gün veya hafta için teşekkür ederdi. Bodrum olsun Uludağ olsun (ki Uludağ gençliğinde en sevdiği belde idi) nereye gelirse "kaçta, hangi gece sahne alayım" derdi. Hiç üşenmeden herkesle resim çektirir, herkesle sohbet ederdi. Tatilciler bir 'Diva'nın bu kadar alçak gönüllü oluşuna şaşırırlardı.

Bir gün hiç unutmam oğlu Ömer ile 'uçacağız' diye tutturdu. Ne kadar itiraz ettik ise kabul etmedi ve ana oğul yüzlerce kişinin hayret ve hayranlık dolu bakışları altında deniz paraşütüne bindi... İndiğinde tatil köyündeki bu anı çeken basın mensupları etrafını sardı. Sağlam bir röportaj yaptılar. "Yukarıdan hepiniz ne güzel mini minicik görünüyorsunuz, hele tekneler, onları bırakın tatil köyü maket gibi" dedi. 2 gün sonra ekranlarda çıkınca bu sohbet "Gördün mü nasıl yaptım reklamını?" dedi. "Bilirsin arkadaki panoları buzlu gösteriyorlar, bense otelin t-shirt'ünü giydim, bak kocaman çıktı tatil köyünün ismi" demişti.

AKSESUVARLARINI HEDİYE ETTİ

Sahne için o kadar güzel ince türükler öğretirdi. Bizim Tıpatıp Şov'a bayılırdı. Kendi tiplemesini Ömer yapardı. Onunla sahneye çıktı hareketlerini daha bariz öğretti haftasına da tacını kolye ve aksesuvarlarını hediye etmişti. Birbirinden değerli animatörlerim tüm tanıştıkları kişiler için teşekkür ederlerdi ama Müzeyyen ablaları başkaydı.

Size gözlerim yaşlı, hürmeten sevgi ile instagrama yerleştirdiğim (bu kadar uzaktan ancak böyle yetişebildim duygu ifademe) birlikte fotoğrafımızın altına şu an çok sevilen bir firmanın müdürlüğüne yükselen aynı zamanda iyi bir modacı olan

Ümit Temurçin bakın ne yazmış. "Topraklar incitmesin. Besim abi sizin sayenizde tanıdım Müzeyyen Senar'ı. Sizi ne kadar çok severdi rahmetli. İyi ki varsınız, Şimdi iç dünyam da büyük bir 'servet anı' olarak ömrüm boyunca taşıyacağım kemdisini."

ELMAYI GARSONDA YUMUŞATTI

Bir oğlum daha Abdullah Koçoğlu şöyle yazmış 'Sevgili kızı Feraye ile birlikte Yeni Asır gazetesi köşe yazarı Besim Kazado'nun konuğu olarak Club Flipper'a gelen Müzeyyen abla ile kuliste muhabbeti kaynatıyoruz. O gece rahmetli Ferdi Özbeğen, Nilgün Belgün, Ali Poyrazoğlu, Arto, Altay, Nükhet Duru başta olmak üzere birçok sanatçı dostumuz da konuk olarak iştirak etmişti. Müzeyyen abla sahnede ortadan ikiye ayırmak için bir elma istedi. Garsona söyledim, getirdi. Garson elmayı uzatırken gevşek bir ifade ile "Müzeyyen hanım, elmayı rahat kırmanız için yumuşatalım mı?" diye ukalalık edince, Müzeyyen abla garsona' yaklaş o zaman çocuğum" dedi ve elmayı çocuğun kafasında bir güzel yumuşattı. Nur içinde yat sanat abidesi, mekanın cennet olsun."

Canım Müzeyyen Senar... Senin gibi bir çınar bir daha gelir mi? Hiç tahmim bile etmem. En büyük arzum Türkiye'nin seni her zaman gururla anmasıdır. Seninle büyük bir Türk Sanat Müziği devri kapandı ama seni hep hürmetle anarak o devri en azından hayali bile olsa devam ettirelim, çoğu güzelliği harcadığımız gibi unutmayalım. Seni yaşamım boyunca sitayişle anacağım, iyi ki hayatımdaydın, iyi ki bana unutamayacağım güzellikler verdin. Mekanın nurlar içinde cennet olsun.