• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Operacılar değil kostüm ve dekorları turnede! BÜLENT GÜRLÜK

Operacılar değil kostüm ve dekorları turnede!

bulent.gurluk@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 30 Kasım 2009, 16:37
Sahne sanatlarında 'turneye çıkmak' eğlenceli ve ciddi bir yolculuktur. Çünkü bu sayede, bir yerde sahnelenen tiyatro, opera, müzikal ya da bale gösterileri, farklı bölge ve illerdeki izleyicilerle de tanışma fırsatı bulur. Bildiğimiz turne mantığında, oyunda rol alan oyunculardan sahne gerisindeki ekibe kadar tüm kadro yola çıkar. Dekor ve kostümler de taşınır elbette turneye gidilen yere...
Orada oyuncular kendi kostümleriyle, aynı oyunu, bildik mizansenle yeniden sahneye taşırlar. Bazen turneye çıkılan bölgenin yerel özellikleri göz önüne alınarak, metinde veya rejide değişiklilere gidilebilir. Çünkü kimi zaman kültürler arasındaki algılama biçimleri büyük farklılıklar gösterir.
***
Ancak Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından bu sezon başlatılan 'tasarruf dönemi' şakayla karışık yeni bir 'turne' anlayışını gündeme getirdi. Ben konuyu önceki gün Anadolu Ajansı'nın haberinden öğrendim doğrusu.
'Dönüşümlü Repertuvar Sistemi' adı verilen bu uygulamanın amacı, Devlet Opera ve Balesi'ni (DOB), 500 bin lira tasarruf ettirmekmiş. DOB Genel Müdürü Rengim Gökmen'in açıklamalarına yer verilen habere göre, bir şehirde sahnelenen eserin kostüm ve dekoru başka kente gidecek ve aynı oyun oradaki kadro tarafından sahnelenecek.
Böylece görkemli opera gösterileri için hazırlanan yüksek maliyetli kostüm ve dekorların, ilden ile dolaşmasıyla önemli bir kar sağlanması hedefleniyor.
***
Bu durumda 6 ilimizdeki opera oyuncuları, torna tezgahından çıkmış gibi birbirleriyle aynı beden ölçülerinde olmayacağından, oradan oraya savrulacak kostümler de hepsinin üzerine cuk oturmayacak. Sadece kostümler mi, turneye çıkan dekorlar da farklı boyutlardaki sahnelere göre ölçüyü tutturamayacak.
Nitekim bu sezon başlatılan 'Dönüşümlü Repertuvar Sistemi' uygulamasının daha ilk denemesinde aynı sorunla karşı karşıya kalınmış. Rejisör Mehmet Ergüven'in, daha önce İzmir'de sahnelediği Mozart'ın 'Idomeneo' operası, 25 Kasım'da Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından izleyiciyle buluştu.
Ama nasıl? Elbette 'Idomeneo'nun Sevda Aksaoğlu tarafından hazırlanan kostümleri ve Tayfun Çebi'nin yaptığı dekoru orada tadilattan geçirilerek... Yine ajansın haberine göre, eserin erkek ve kadın kostümlerinin, Ankara'daki sanatçıların vücuduna uygun hale getirilmesi gerekmiş çünkü... Şapka ve çiçek atölyesinde de oyunda kullanılan savaş başlıkları ve şapkalar yeniden şekillendirilmiş.
***
Sezon içinde, Mersin'de sahnelenen 'Arşın Malalan' Samsun'da, İstanbul'da sahnelenen 'Macbeth' Ankara'da, İzmir'de sahnelenen 'Idomeneo' Ankara'da, Ankara'da sahnelenen 'Aşk-ı Memnu' İzmir'de, İzmir'de sahnelenen 'Kontes Maritza' Samsun'da, Mersin'de sahnelenen 'Çağrı' balesi Samsun'da, Mersin'de sergilenen 'İstanbulname' Antalya'da, İzmir'de sahnelenen 'Figaro'nun Düğünü' İstanbul'da ve yine İzmir'de hazırlanan 'Don Kişot' balesi ise Antalya'da izleyici karşısına çıkacak.
Elbette 'dön baba dönelim, yine bize gidelim' hesabı, bir ilden diğerine gönderilen kostüm ve dekorlar, ilk çıktıkları şehirde de oyunlar süreceğinden geri gelecek. Ama makastan ve tadilattan geçerek şekil değiştirdikleri için, dönünce sahiplerinin kalıbına uydurulmak üzere yine tezgaha yatırılacaklar. Umarım çifte operasyondan sonra, kostümler hala kendilerinden hayır beklenecek kadar sağlam kalır.
***
Bu arada işin bir de sanatçıya saygı boyutu var. O güzelim dekorları yapan, canım kostümleri hazırlayan insanlar marangoz ve terzi değiller. Onların da kendi hayallerini, yeteneklerini, sanat görüşlerini katarak yarattıkları ürünlere saygı gösterilmesini beklemek doğal hakları...
Bir sanatçı için en büyük yıkım, eserinin kendi gözlerinden uzakta ve başka ellerde kesilip biçilerek yeni kılıklara sokulmasıdır. Düşünün ki, bizler köşe yazımız uzun gelip de iki cümle çıkarılması gerektiğinde bile kılı kırk yarıyoruz.
Bu yüzden, yapılan değişikliklere mutlaka kendi emekçilerinin gözü değmeli. Ve ortaya çıkarılan işin kimin imzasını taşıyacağı konusunda da hassasiyet gösterilmeli. Üzerine 'düzenleyenin' değil, önce eseri yaratanın etiketi yapıştırılmalı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.