Önceki yazımda sizlere, geleneksel tiyatromuzun en önemli öğesi olan Karagöz'e ve gölge oyununa sahip çıkılması yönündeki çalışmalardan söz etmiştim. Ayrıca hocam Efdal Sevinçli'nin yeni kitabı 'Karagöz Evleniyor'un ortaya çıkışı hakkında da bilgiler aktararak, bu metinlerin 'sahnelenebilir' hale gelmesi için neler yapılabileceği konusunda, Deniz Özgökbel'den fikir edindiğimi de belirtmiştim. Tekrar hatırlatalım, gölge oyununun sevdirilmesi, doğru biçimde öğrenilmesi ve geleceğin Karagözcülerinin yetiştirilmesi adına İzmir'de büyük uğraş veren, projeler üreten isimlerin başında geliyor Özgökbel...
***
Yaşar Üniversitesi'nin eğitimcilerinden Efdal Sevinçli'nin, Karagöz'le ilgili tozlu raflarda kalmış, günümüze ulaştırılmamış metinleri keşfederek bunları yeni yazıya çevirme çabaları sürüyor. İleride, Karagöz'ün ilginç maceralarına tanıklık edeceğimiz, onun değişik yönlerini ortaya çıkaran yeni bir eserle karşılaşırsak şaşırmayacağız.
Ama Karagöz'le ilgili yazılanların, sadece ciltlenip kitaplıklardaki yerini almasıyla kalınmamalı... Bunlar birer oyun metnidir ve gerçek anlamda halkla buluşması ya gölge oyunuyla ya da oyuncular tarafından sahnede canlandırılmasıyla mümkündür.
***
'Karagöz Evleniyor' kitabındaki diyalogların, 100 yıl önceki Osmanlı toplumunu 'cinsel' konularda bilgilendirmeyi amaçlayan didaktik bir dokusu var. Bugün bile haz verici yöntemleri ve sağlıklı birleşme konusunda bilgilerimizin eksik kaldığı 'cinsel yaşam'ın, o yıllarda önemsenmiş olması dikkat çekicidir. Evlenmek isteyen Osmanlı genci, cinsel organlarını, hastalıklarını ve sevişme yollarını bilmiyor... Öyleyse Karagöz, Osmanlı gencine bu bilgileri, toplumsal ciddiyeti üzerinden giderek aktarmalıdır...
***
Anlaşılacağı gibi, Karagöz Evleniyor'daki oyunlar, daha çok gençlere ve yetişkinlere yöneliktir. İşte bu açıdan fikrini aldığım Deniz Özgökbel, gölge oyununun sadece çocuklar için bir eğlence aracı olarak algılanmasından yakınıyor. Yerden göğe kadar haklı...
Çünkü Karagöz-Hacivat, komik unsurları sivrilterek 'toplumsal yergilerde' bulunmaya yönelik bir oyun kültüründen doğmuştur. Ama zaman içinde Karagöz'ün 'izlence keyfi', büyüklerin ilgisi üzerindeki etkisini yitirmiş ve gölge oyunu çocukları eğlendirme amacıyla hazırlanmış basit temsillere dönüşmüştür.
***
Oysa geleneksel Türk tiyatromuzun yaşaması, öğrenilmesi ve içerdiği kültür birikiminin gelecek kuşaklara taşıması adına gölge oyunumuza sahip çıkılması gerekiyor. Özgökbel, çoğu metnin Karagöz tasvirlerindeki üslup ve oyun teknikleriyle uyuşmazlıklar içermesi yüzünden, sahnelemede güçlükler yaşandığına dikkat çekiyor.
Ben birkaç kez, Japonların kukladan da faydalanarak sahneledikleri geleneksel gölge oyunlarını izledim ve büyülendim. İçine insanların sığdığı dev kuklalar, sahneye kurdukları perde, hazırladıkları tasvirler, oyun teknikleri, kullandıkları müzik, ışık ve seslendirmeler tek kelimeyle şahaneydi. Adamların geleneksel sanatlarına gösterdiği saygıya ve profesyonelliğe salondakiler hayran kaldı.
***
Bizim gölge oyunlarının günümüz izleyicisine hitap edecek hale gelmesi de, yeni metinlerle repertuvarın zenginleştirilmesine bağlı. Tabii Özgökbel'in dediği gibi, öncelikle diyalogların Karagöz tasvirlerine uygun biçimde düzenlenmesi de gerekiyor.
Bu açıdan Efdal Sevinçli'nin 'Karagöz Evleniyor' kitabı ile bundan sonra bizi tanıştıracağı sürpriz oyunlar, mutlaka değerlendirilmelidir. İzmir Uluslararası Kukla Günleri'nde ilginç yeniliklere imza atan ve her yıl Karagöz temsillerine festivalde mutlaka yer veren Selçuk Dinçer'in de, 'Karagöz Evleniyor'un sahnelenmesine yönelik girişimleri olabilir.
Neler yapılabileceğini, merakla bekleyeceğiz...