Çünkü Büyükşehir'e yönelik operasyonlar ve kimi çalışma arkadaşlarının cezaevine gönderilmesi Başkan'ı çok yıpratmıştı. O olayların ardından katıldığım kimi etkinliklerde karşılaştığım Kocaoğlu'nun kısa sürede büyük bir çöküntü yaşadığı her halinden belliydi.
Yorgun ve bitkin görünüyordu. Bulunduğu konumun ağır yükü yetmiyormuş gibi, ortaya çıkan hukuksal sürecin sarsıcı etkileri Başkan'ın yüz hatlarına derin çizgiler eklemişti. Elbette yaşananlardan onun kadar, belediyeyi yöneten kadrolar da nasibini almıştı. Bu ruh haliyle hizmet üretemeyecek Büyükşehir'in, doğrusu bir silkinişe, yenilenmeye, kavga ve gürültü ortamından uzaklaşarak sakin kafayla yapılması gereken hizmetlere odaklanması gerekiyordu.
***
Bu yüzden Kocaoğlu'nun, kilit taşlarını değiştirdiği yeni yönetimiyle Salihli'de alacağı kararları merakla bekledim.
Açıkçası ayrıntıları sonraya bırakılan toplantı sonuçları, özlemini duyduğumuz kalkınmayı sağlayacak nitelikte değildi. Belki de bu düş kırıklığı, İzmir'in ekonomik, kültürel, turistik, ulaşım ya da ne bileyim en azından bir otopark sorunuyla ilgili 'atılım' yaratacak projelere imza atılmasını arzuladığımız içindir.
Geçtik...
Ama hiç değilse, artık parti içi polemiklerden uzak, enerjisini yeni hedefler atamaya harcayacak bir yerel yönetim algısı doğar diye düşünmüştük. Ne yazık ki o da gerçekleşmedi. Zaten son dönemdeki 'yolsuzluk' davaları İzmir'e yeterince itibar ve zaman kaybettirmemiş gibi, şimdi de 8-9 ilçe yönetimi ile ters düştü Büyükşehir Belediyesi. Başkan'ın kenetlenmeye ihtiyacı varken, ilçeleri karşısına aldı.
Kim haklıdır, kim haksızdır tartışmasında değilim ama görüntü çok çirkin. Ve bıkkınlık verici... Bu nasıl yenilenme!
***
İzmir'in önemli sorunları var. Bakın kentin sanayicileri yatırım yapacak arazi bulamadıklarından yakınıyor ve sesleri ulusal basında bile yankı uyandırıyor.
Biz ise yıllardır kentin çöpünü dökecek yer konusunda bile tartışmalara nokta koyacak bir uzlaşı sağlayamıyoruz.
Başlanan yatırımlar zamanında tamamlanamıyor, kentin büyümesinde, gelişmesinde, cazibe merkezi haline gelmesinde sürekli kan kaybediyoruz. (Bunların neler olduğunu bilmeyen varsa, bir dahakine tek tek sıralayabilirim.)
İşte bir örnek...
Kültür, sanat, eğlence, sosyal yaşam ve sporda İzmir'in canlılık merkezi olabilecek Kültürpark bile yıllardır bomboş duruyor.
'Aydınlık' övüntüsünü 'kimlik farklılığı' belleyen İzmirliler, yaz boyunca gidecek kaç sanat etkinliği bulabildiler, kaç festival gördüler?
***
Büyükşehir'i yönetenler, size bir sır vereyim mi?
Artık ben de dahil, hepimiz başımıza gelenin farkındayız.
İsterseniz, bundan sonraki kredinizi de 'kavgayla', 'hesaplaşmayla', 'kötü imajla' tüketmeye devam edin. Merak ediyorum, yönetiminize güvenen insanlar nereye kadar aptal yerine konmaya tahammül edecekler.
Hepimiz buradayız, birlikte göreceğiz.