Aslına bakarsanız, geçtiğimiz perşembe akşamı Verdi'nin ünlü eseri Requiem'i dinlemek üzere tutmuştum Adnan Saygun'un yolunu... Devlet Senfoni Orkestrası'nın heyecanla beklenen konseri, şef İbrahim Yazıcı'nın yönetiminde ve İzmir Operası'nın koro sanatçıları eşliğinde büyüleyici bir dinletiye dönüşecekti kuşkusuz.
Ama olmadı. Meğer koro sanatçıları arasında salgınlaşan gribal bir rahatsızlık yüzünden, bu güzelim işbirliği suya düşmüş. Çünkü operanın 20 koristi, eserin sahnelenmesinden önce rapor almışlar.
***
Tam Requiem'in çıkmasına yakın bir zamanda, eserde görevli koro sanatçılarının topluca hastalanması pek normal değil.
Ama opera korosunun prova, turne ve temsil takvimine bir göz atarsanız, arkadaşların değil hastalanmak, bugüne dek ayakta kalmalarına bile hayret edersiniz.
Çünkü İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin koro sanatçıları, kurumun sahneye koyduğu tüm eserlerde görev alıyorlar. Bunun yanı sıra, programında neredeyse boş gün göremeyeceğiniz İzmir Operası'nın aşırı üretkenliği, özellikle koro ve orkestra sanatçılarının 'makineleşmiş' bir tempoda hayatlarını sürdürmesine yol açıyor.
***
Koronun dinlenmeye fırsat bulmaksızın üst üste bindirilen temsillere, provalara, yeni eserlere ve turneden turneye koşmaya güç yetiştirmesi, elbette bir yerden patlak verecekti.
Sonuçta bunlar endüstri üretimi yapan ve her gün aynı devinimleri gösteren birer fabrika işçisi değil. Sahnede bangır bangır şarkı söylemek için yeterince dinlenmeye ve kendilerine zaman ayırmaya da ihtiyaçları var.
Ki operacıların en küçük bir fiziksel yorgunluğunun seslerine de -sanatsal verimi düşürecek oranda- olumsuz yansıdığını bilen bilir.
Başka hiçbir meslek grubunun çalışmalarını aksatmayan o gribal enfeksiyonun, sadece opera korosunu toplu halde çemberine alması tesadüfi olmasa gerek! Olay, eser iptal ettirecek boyutlara ulaştıysa, sanatçıların yaşadığı direnç kaybının da bunda büyük etkisi var demektir.
Koroya Tanrı'dan sabır ve acil şifalar dilerim...
***
Gelelim perşembe gecesine... İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, Requiem'in iptali üzerine akıllıca bir işe kalkışmış, daha önce Hakkari'deki kalleş PKK saldırısı yüzünden iptal ettikleri konseri palas pandıras programlarına almış.
Ne de iyi, ne de güzel yapmış...
Çünkü bu ani değişiklik sayesinde, Senfoni Orkestrası'nın genç yeteneklerinden değerli viyolonsel sanatçısı Emre Sayarı'yı dinleme şansı yakaladık.
İbrahim Yazıcı'nın yönetimindeki orkestranın, Çaykovski'nin "Yaylı Sazlar için Serenat Op. 48" adlı eserini şaşırtıcı bir coşku ve canlılıkla icra etmesinin ardından, ikinci yarıda Luigi Boccherini'nin "Viyolonsel Konçertosu Si Bemol Majör" orijinal versiyonunu seslendirmek üzere Emre Sayarı çıktı sahneye.
***
Kısa zamanda hazırlandığı bu güç partiyi, mükemmel bir şekilde ezgilere dökerek hepimizi mest etti sevgili Emre...
Viyolonselinden salona yayılan duygu ve heyecan yüklü yorumuyla bir anda yüreğimizi tutsak etti. Tonları, sitili harikaydı. Üstelik tüm vücudunu, yüklendiği sorumluluk ve fedakarlığın getirdiği yüksek dozlu bir heyecan dalgası sardığı halde, hiç aksamadı...
Yolu açık olsun...