Öyle ya, İzmir'de tüm festivallerin aynı aya sıkıştırıldığı bir dönemde tek yazıyla işin içinden çıkmak mümkün değil. O yüzden köşemizin bu haftaki seyri, 'Kukla', 'Bağımsız Film', 'Caz' ve 27 Mart'ta başlayacak 'Tiyatro' festivalleri ekseninde yol izleyecek. Keşke diğer aylarımız da Mart'ın bu sanatsal zenginliğinden payını alabilse. Yüreğimizde köpüren festival coşkusu yılın tamamına yayılabilse... Ne yazık ki bu konuda kentin kültür düzeyine yakışır bir konumun çok uzağındayız.
***
Yine de İzmir'i dünya markası haline getirme çabalarını takdirle karşıladığımız gelişmeler yok değil. Bunların başında, 1 Mart'tan itibaren kentin 4 bir yanındaki salonlarda perdelerini açan ve bu yıl 6'ncısı düzenlenen 'Uluslararası İzmir Kukla Günleri' geliyor.
Yıllardır hak ettiği desteğin küçücük lokmalara bölünmesine aldırmadan mücadele veren Kukla Günleri Direktörü Selçuk Dinçer, dünyanın her yerinde adından bahsedilen bir organizasyon yaratmayı başardı.
Hala yetersiz bulmakla birlikte, Kukla Günleri'ne ilgi ve desteğin boyutlarının 6 yılda çığ gibi büyüdüğünü söyleyebiliriz.
Üniversitelerin, belediyelerin, sanat kurumlarının, kültür merkezlerinin, yabancı elçiliklerin ve ilk kez kimi firmaların çevresinde kenetlendiği Kukla Günleri, Sabancı'daki açılış gecesinde muhteşem bir gurur tablosuna imza attı.
***
O gece plaket sunulan destekçi kuruluşlar içinde, tek basın sponsoru kimliğiyle Yeni Asır Gazetesi de yerini aldı. Uluslararası festivalin geldiği nokta, emekleme döneminden beri koluna girmekle ne kadar isabetli davrandığımızı görmek açısından da gurur vericiydi.
Bu arada İzmir'de iki önemli festivalin yanı sıra eğitimiyle, burslarıyla, kurduğu Müzik Müzesi'yle kültür sanat hayatımızda 'rota çizen' İKSEV de Kukla Günleri'nin destek çemberine girmiş.
3 Mart'ta başlayan Avrupa İzmir Caz Festivali'nin sahibi, İKSEV'in Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper'in Kukla Günleri'ne omuz vermesi şık bir dayanışma örneği oluşturdu. Genelde çekememezliğin ve birbirini yemenin temsillerini izlediğimiz İzmir'de, iki festival arasındaki dostluk köprüsü daha güzel gelişmelerin temellerini atacaktır.
***
Dayanışmadan söz açılmışken, Selçuk Dinçer'in de mezun olduğu DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi'nin Kukla Günleri'nden el ayak çekmesini yadırgadığımı belirtmeliyim.
Geçen yıllarda, GSF Grafik Bölümü'nün Kukla Günleri için hazırladığı afişlerden oluşan sergi, festivale ayrı bir renk katmıştı. Bu işbirliğinin gelenekselleşmesi, geleceğin grafikçilerine güzel bir deneyim kazandırmak adına da fırsat sayılırdı.
Bunun yanında Dinçer'in, önümüzdeki yıllarda DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü'nde kukla derslerinin başlayacağını müjdelemesi ise sevindiriciydi. Kuklanın merkezi olma yolundaki bir ilin sahne sanatları eğitiminde 'kukla'ya özel bir sınıf ayırmanın zamanı geldi de geçiyor. Burada kukla sanatçıları ve eğitmenlerini yetiştirmeye başladığımız zaman, İzmir'in dünya çapında bir etiket kazanması daha da kolaylaşacaktır.
'Bağımsız Filmler' İzmir'e de geldi
11 yıldır sadece İstanbul'da yapılan bir sinema festivalinin İzmir'e de taşınmasından mutluyuz. 70 bin kişilik izleyici kitlesiyle kültür sanat camiasının yakından takip ettiği "!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali", Ankara'nın ardından İzmir'de de sinemaseverlerle buluştu. Bu yıl Cinebonus Kipa Extra Balçova'nın desteği ile İzmir'e gelen festival, yılın en çok konuşulan ödüllü bağımsız filmleri ve yönetmenlerini izleyicilerle buluşturarak, İzmir'e yeni bir sinema heyecanı yaşattı. Independent Spirit ve Gotham dahil 3 adaylığa ve 3 ödüle sahip Bellflower (Arıza Aşk) filminin de yer aldığı Bağımsız Filmler Festivali, Cinebonus Kipa Extra Balçova'da 2 ve 4 Mart tarihleri arasında sanatseverlerle buluştu. Bu güzel gelişmenin sürekliliğini merakla bekleyeceğiz...