Giriş Tarihi: 18 Kasım 2013, 18:27
Ekol Sanat Galerisi, cumartesi günü İzmir'in kültür hayatına kapılarını araladı. Açılıştan birkaç gün önce, galeride eserleri sergilenecek ünlü ressamımız ve hocaların hocası Prof. Dr. Devrim Erbil'le yaptığım röportaj yayınlanmıştı.
Aslında konuşmamızın kırılma anı ve anlatılmak istenen birçok şeyin özeti, söyleşiden sonra Devrim hocanın bana yönelttiği soruda gizliydi. Kendisi, "Şimdi de siz bana söyleyin, İzmir'de kentin tarihi ve kültürel birikimini yansıtan bir sanat ortamı var mı?" diyerek görüşümü istedi. Elbette bu sorunun yanıtı, hocanın resimleriyle açılacak Ekol Sanat Galerisi'nin İzmir açısından önemini apaçık ortaya çıkarıyordu!
***
Ki benim de yazmaya başladığım günden beri, şu çerçevede cevabını en çok aradığım soru bu değil mi? Neden İzmir, tarihi ve kültürel kimliğine yakışır bir sanat hareketliliğine ve üretimlerine sahip değil?
Bu eksikliği anlamak için İzmir'deki festival sayısına, apartman dairelerinden bozma mekanlar da dahil olmak üzere kentte kaç sanat galerisinin barındığına, yetiştirdiğimiz en iyi sanatçıların çareyi kaçmakta bulmasına bakmak yetmez mi?
Yetmezse devam edelim... Bir şehir tiyatromuzun dahi olmayışı, bırakın onu, kentin tiyatro ve opera gibi en çok sanat üreten kurumlarının bile küçük birer sahnede kaderine terk edilmesi, özel tiyatroların mekan bulmak adına belediye ve üniversite kapılarında dilenci durumuna düşürülmesine ne dersiniz?
***
Kimse kusura bakmasın. İzmir'de Büyükşehir, Karşıyaka, Konak ve Bornova'nın dışında, sanata o bahsettiğimiz kentlilik bilincine yaraşır düzeyde yatırım yapan, kol kanat geren belediye yok gibi. Yapılanlar da kısıtlı bütçelerle sınırlı kaldığı için kentin kültür çizgisini vasatın üzerine taşıyamıyor.
Hele İzmir'in iş dünyası bu konudaki en vurdumduymaz kesim. Hatırlarsanız Devrim Erbil, röportajında Sakıp Sabancı'nın kendisine söylediği bir söze yer vermeden geçememişti. Ne diyordu rahmetli Sakıp Ağa, "Ne zaman yurtdışına gitsem, katıldığım toplantılarda sanat konuşuluyor. İş görüşmeleri müzelerde, sanatın sergilendiği gösterişli salonlarda düzenleniyor."
***
Dönelim İzmir'e, Yaşar ve Arkas holdinglerin dışında taş üstüne taş koyan kimse var mı sanat alanında? Hani büyük şirketlerin filarmoni orkestraları, oda müziği ya da tiyatro toplulukları, hani sanat galerileri, sergi mekanları... Nerede? İzmir Ticaret Odası, ara sıra bir sergiye ev sahipliği etmek üzere oda binasının zemin katını kullanıyor!
8 bin yıllık tarihsel zenginliğe sahip İzmir'in 'kent müzesi' nerede? EXPO'daki rakiplerimizin sanat salonlarını, ören yerlerini, müzelerini, festival mekanlarını, opera bale ve tiyatro binalarını şehir haritası üzerinde tek tek işaretledikten sonra İzmir'le karşılaştırmaya var mısınız? 21'inci yüzyılda hala Kadifekale'yi, Agora'yı, Bergama'yı gün yüzüne çıkaracağız diye iğneyle kuyu kazıyoruz.
***
İşte bu 'sanatsızlık' ortamında, Ekol Hastaneleri'nin yarattığı ekolü sanatla parlatma düşüncesine şapka çıkarmamak ne mümkün! Ekol Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkanı Opr. Dr. Mehmet Baz'ın, Çiğli'deki kulak burun boğaz hastanesinin yanındaki bir binayı alarak 'Ekol Sanat Galerisi'ne dönüştürmesinde, resim severliğinin ve koleksiyon merakının etkisi büyük.
Umarız, hizmet ve üretimin sanatla bütünleştiği zaman hayatımızı daha değerli, renkli ve keyifli kılacağını düşünen iş dünyası temsilcileri giderek artar. Sayın Baz'ı ve 'Ekol' yaratmada emeği geçen herkesi kutluyor, Devrim Erbil'in tuval resimlerinin yanında kendi eserlerinden dokunan halı kilim ve baskı çalışmalarının da yer aldığı Ekol Sanat Galerisi'ndeki sergisini bir an önce görmenizi diliyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.