Sanat kurumlarını kapatmayı öngören yasa taslağıyla ilgili her tartışmayı 'halka' bağladık şimdiye dek. Ne dedik hep? 'Bu kurumlar halkındır', 'Yapılan eylemler halkla bütünleşmelidir', 'Halk sanatına, kurumlarına sahip çıkarsa bir şeyler değişebilir'...
Çünkü bir sanatçı, "Üretimlerimin geniş kesimlerle buluşmasını beklemek ya da bunun için çaba göstermek zorunda değilim. Yaptıklarımı isteyen anlar, istemeyen anlamaz..." gibi bir 'elitist' yaklaşım gösterebilir. Ama 'ulusun sanattan payını alması' düşüncesiyle kurulan devletin sanat kurumlarının ve buradaki sanatçıların böylesi bir mantık kulvarı oluşturma lüksü yok! Bu kurumlar varlığını borçlu oldukları 'kültür politikası' gereği sanatı her kesimden insana ulaştırmak, sevdirmek ve anlamalarını sağlamak için her türlü gayreti göstermek zorundalar. ***
Neden devlet tiyatroları, opera bale ve orkestralar yerleşik sahnelerinin dışında oyunlarını, müziklerini, danslarını Anadolu'nun her köşesine taşıyorlar?
Kurumlar bu misyonu sadece işveren konumundaki devlet istediği için değil, coğrafyamızın tamamındaki insanların sanat kurumlarından faydalanma hakkı olduğunu bildikleri için seve seve üstleniyorlar.
Hatta İzmir Operası yetinmiyor ve solist Hüseyin Genç önderliğinde şan, orkestra ve bale sanatçılarının yer aldığı gruplarla tüm Ege'yi köy köy dolaşarak, etkinliklere katılma imkanı bulamayan kesimlere konserler düzenliyor. İşte devletin tiyatrosunu, operasını, orkestrasını 'halkın demirbaşı' haline getiren 'aidiyet' duygusu böyle temelleşiyor.
***
O yüzden kurumları tarihe gömecek TÜSAK'ın 'T'sini duyduğumuzdan bu yana sürekli çağrıda bulunduk. Birincisi, TÜSAK diye bir terminatör yaratıldığından insanlarımızın haberdar edilmesi, ikincisi de toplumun temelinden kültürün silinmesine karşı halkın tepki vermesi gerektiğini defalarca söyledik.
Kurum sanatçıları da durmaksızın, Kültür Bakanlığı'nın kapalı devre doğurduğu yasa taslağıyla ilgili farkındalık uyandıracak sokak gösterileri düzenlediler, yürüyüşler yaptılar, çeşitli mitinglere katıldılar, kostümleriyle meydanlarda 'sanata evet' pankartları altında sayısız imza topladılar. Bununla birlikte yazılı ve görsel medyada ünlü-ünsüz birçok sanatçı, TÜSAK'ın toplumun temeline dinamit koymak anlamına geldiğini tane tane anlattı.
***
Sonunda TÜSAK'ın tartışılırlığı birçok platformda öyle yaygın hale geldi ki, Kültür Bakanlığı bile bu düzenlemenin torbaya gizlenerek Meclis'ten geçirilecek kadar hafif olmadığını fark etti... Ve Bakanlık nabız yoklama düşüncesiyle, TÜSAK'ı halkın görüşlerine açtı. Belli ki bu girişimle, ne kadarınızın hazırlanan taslaktan haberi olduğunu, konuya gösterilen duyarlılığın ve tepkilerin hangi seviyeye ulaştığını izlemek istiyorlar.
Ve bu adımla, halkın ne renk vereceği ilk kez TÜSAK'ın akıbeti adına inanılmaz bir önem kazanıyor. İşte tam bu anda söz hakkınızı kullanma zamanı! "https://www.kultur.gov.tr/TR,93716/tusak-kanun-tasarisi-taslagi.html" linkinden bakanlığın sitesine ulaşarak, görüş ve düşüncelerinizi içeren mesajınızı iletin. Kurumların kapatılmasını istemediğinizi, hatta tüm vatandaşlarımızın sanattan eşit ölçüde payını alabileceği şekilde daha da yaygınlaştırılması talebinizi iletin.
Daha fazla geç kalmadan...