Doçent Doktor Ahmet Zeki Işık, "Tüp bebek tedavisinde başarı; olumsuz bir sonuç almış bir hastanın bile teşekkür edip, sizi bir arkadaşına tavsiye edebilmesidir" diyor
Bebek sahibi olmak için tedavi gören her çift çok iyi bilir ki çıkılan yol zor ve çetindir. Bu yolda çiftlere eşlik eden yol arkadaşları; doktorlar, hemşireler, laboratuvar çalışanları bazen bebek müjdesiyle gelen sevincin, bazen de "Bu sefer de olmadı" cümlesi ile ifade edilen üzüntünün paydaşı olur. Tüm bu süreçte insan faktörü kadar önemli olan bir başka konuya, "kalite"ye dikkat çeken bir uzman bugünkü konuğumuz. İrenbe Kadın Hastalıkları ve Doğum Dal Merkezi'nden Kadın Hastalıkları ve Doğum, İnfertilite ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Zeki Işık'ın, kalitenin tüp bebek uygulamalarındaki rolünü anlatırken kullandığı cümleler, tüp bebek merkezleri ile ilgili kafanızdaki birçok soruya da cevap olacak.
-Tüp bebek uygulamalarında kalite kavramının yeri ve önemi nedir?
Kalite hayatımızın her alanında var aslında ama tüp bebek merkezlerinin karmaşık, kompleks organizasyonlar olduğunu düşünürsek bu merkezlerde Kalite Yönetim Sistemi uygulamalarının kaçınılmaz olduğu anlaşılacaktır.
Doktorlar, hemşireler, bilim adamları, laboratuvar ve ameliyathane çalışanları, yöneticiler, danışmanlık hizmetleri, pazarlama birimi.. Aslında mini bir hastaneden bahsediyoruz burada. Dolayısıyla zincirin halkalarından birinde oluşabilecek bir bozukluk, ciddi zaafiyet ve hatalara yol açabilir.
Kalitenin en önemli unsurlarından biri; "Ne yaptığını söyle, söylediğini yap" kuralıdır. Dolayısıyla ne yapıyorsanız bunu karşınızdaki kişiye/hastaya anlatın ve söylediklerinizi de yapın diyoruz. Personelin yetki, görev ve sorumluluklarını tanımlamak, ve onların mutlu bir ortamda çalışmasını sağlamak da kalite yönetiminin vazgeçilmezlerinden biri. "Daha iyisini nasıl yapabiliriz?" sorusu, kalitenin bir başka unsuru. Kalite belli belirsiz bir hayal veya bir kavram değildir. Ölçemediğiniz hiçbir şeyde kalite arayamazsınız. Örneğin bir merkezin hasta memnuniyet kalitesi. Ölçemiyorsanız kalite vardır ya da yoktur deme şansınız yok. Bu ölçümün anket ve benzeri yöntemler kullanılarak, mümkünse bağımsız bir kuruluş tarafından yapılması, sonuçlarının da mutlaka değerlendirilmesi ve tespit edilen eksikliklerin giderilmesi gerekir.
- Tüp bebek konusunda çiftleri en çok korkutan şey, sperm ve yumurta örneklerinin karıştırılması olasılığı. Kalite uygulamaları buna çözüm müdür?
Bu konuyu birkaç başlık altında değerlendirmek gerekir. Karıştırmamaya çabalamak ayrı şey, hiçbir şekilde karıştırılmamasını sağlamak ayrı şey. Ya da izinle karıştırmak, bilinçsizce karıştırmak, kötü niyetle karıştırmak ayrı bir şey. Türkiye'de üçüncü kişilerin herhangi bir şekilde üreme sürecine dahil olması mümkün değil. Yasalar bunu gerektiriyor. Böyle bir şey yaptığınız takdirde kişisel sertifikanızın elinizden alınması ve merkezin kapanması söz konusu. Türkiye'de buna tevessül edecek doktorun da, organizasyonun da ciddi şekilde yoldan çıkmış olması lazım. Çünkü pek çok kişinin dahil olduğu bir süreç bu. Laboratuvar, hemşireler, hasta kabul birimi, doktorlar... Birçok çalışan bu kişilerle birebir karşılaşıyor, bu kişilerin kim olduklarını biliyor, numuneleri nerede ne zaman verdiklerini biliyor. Bütün numuneler önceden isim yazılmış, barkodlanmış kaplara konuluyor. İşlemler sırasında bu işlemin kime yapıldığı birkaç kez yüksek sesle doğrulanıyor. Bu kurallara riayet ettiğiniz sürece hata olmayacaktır.
Daha birçok kural var. Örneğin aynı anda çalışma tezgahları üzerinde birden fazla kişinin numuneleri bulundurulmaz. Bütün malzemeler tek kullanımlıktır.
-Dünyada sperm veya yumurta örneklerinin karışması ile ilgili bir vaka var mı?
Hollanda'da gazetelere de yansıdı. 1990'ların sonlarında tedavi gören beyaz bir çiftin ikizlerinden biri zenci oldu. Zaten 2004 yılından bu yana yayınlanan direktiflerle de bu hataların olmaması için ne tip önlemler alınması gerektiği konusunda akış şemaları yapıldı.
-Türkiye'de böyle bir vaka yaşandı mı?
Türkiye'de ilk tüp bebek 1988'de dünyaya geldi. Bu sürecin 17 yılında bizatihi bu işte çalışan biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki böyle bir vaka ne bizim kulağımıza geldi, ne de bilimsel toplantılarda, medyada konuşuldu. Tabii ki yılda 40-50 bin tüp bebek yapılıyor. 15 senede yarım milyona yakın tüp bebek demek. "Milyonda bir hata"ya yaklaşıyoruz diyebiliriz (Gülüyor). Böyle bir vaka Türkiye'de yaşanmadı ve dikkat edildiği takdirde de yaşanmayacaktır.
-Kalite yönetiminin etkin bir şekilde hayata geçirildiği bir merkez hastaya ne kazandırır?
Her şeyden önce aidiyet hissi kazandırır. Hasta kendisi ile ilgilenildiğini ve kendisine önem verildiğini hisseder. Tüp bebek uygulamalarında başarı ya da ürün, bebeği kucağa vermek değildir. Çünkü elinizde olmayan, yüzde yüz garanti veremediğiniz bir ürünü sunamazsınız. Burada ürün; hastanın çocuk sahibi olmakta zorlandığı bu süreçte gerçekten profesyonel yardım aldığına kanaat getirip, ailesini oluşturmaya çalışırken güncel tedavi olanaklarından hakkıyla yararlandığını hissetmesidir. Başarı budur.
-Başarı gibi görünen başarısızlıklar da var mı?
Başarı; hastanın olumsuz sonuç almasına rağmen ruh ve sinir sistemi yıpranmadan, fiziksel olarak zarar görmeden, aile bütünlüğü bozulmadan tedaviyi tamamlamasıdır. Öyle sonuçlar olabilir ki siz gebeliği sağlarsınız ama hasta size lanet okuyarak ayrılır. Bu başarı değildir. Çoğul gebeliklerle övünmek başarı değildir. Hastayı zedelediyseniz, fiziksel olarak zarar verdiyseniz, ruhsal olarak örselediyseniz, hasta depresyonda ise, ikiz-üçüz çocuğun sorumluluğunu alamayacak durumda ve birçok komplikasyona sahip durumda ise siz başarmış değil, sadece hastaya zarar vermiş olursunuz.
-Böyle bir tedaviye ihtiyacım var ama merkez seçiminde nasel davranmam gerektiğini bilmiyorum diyenlere ne önerirsiniz?
En basitten en karmaşık olana gidelim. Sağlık Bakanlığı'nın sitesine girdiğinizde tedavinizi üstlenecek doktorun tüp bebek sertifikası olup olmadığını kontrol edebilirsiniz. Aynı zamanda internette çeşitli sitelerden doktorun özgeçmişi, kaç yıldır bu konuyla uğraştığı, hastaların yorumlarına ulaşabilir daha detaylı bilgilere sahip olabilirsiniz. Kurum kimliğine bakabilirsiniz. Büyük güvenilir kurumlar iyi doktorlarla çalışır diyebilirsiniz ki bu şanlış olmaz. Kurumu tanımıyorsunuz ancak doktoru tanıyorsunuz Yetkin bir doktor iyi bir kurumla çalışıyordur demek de doğru bir yaklaşımdır.
-Diyelim üç değişik merkez veya doktor ismi belirledik. Hepsi ile tek tek görüşmek yarar sağlar mı?
Buna ayırabileceğiniz zaman, sabır ve gücünüz varsa en iyilerinden biri ama tek başına bu da yeterli değil. Diyelim ki çok lüks bir muayenehanede adı marka olmuş bir hocamızla konuşabilirsiniz ama arkasından inanılmaz kötü bir hizmet alabilirsiniz.
Uygulamayı farklı bir merkezde yapacağım diyorsa o merkezle hocanın iletişimi nedir, oradaki uygulayıcılar kimlerdir gibi konuları da araştırmanız gerekir. Bu işi bir restoran gibi düşünürseniz, bu işin mutfağı laboratuvar, aşçı başı da laboratuvar sorumlusudur.