• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Şişmanların sanılanın aksine çok yemiyor FİLİZ İÇKE ÖNAL

Şişmanların sanılanın aksine çok yemiyor

filizicke@hotmail.com Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 12 Mart 2011, 15:26
Yanlış beslenme alışkanlıkları ya da hareketsiz yaşam, elbette şişmanlığa katkıda bulunuyor. Ama tek sorumlular bunlar değil. Bireyin yaşadığı psikolojik baskı, stres, depresyon gibi durumlar ve sosyal çevrenin de fazla kilolara hatırı sayılır derecede katkısı var

Şişmanlık, yani obezite günün moda tıp deyimiyle "bio-psiko-sosyal" bir hastalık. Yani fazla yağlarla kuşatılmış bir vücut, sadece bedenimizden değil, psikolojik durumumuzdaki hassasiyetlerden de besleniyor. Bu da yetmiyor, içinde yaşadığımız sosyal çevre de "istenmeyen yağlar"a hatırı sayılır bir katkıda bulunuyor.
Hal böyle olunca da, şişmanlık "Daha az ye, daha çok hareket et" gibi ilkel bir mantıkla maalesef çözülemiyor. Kaldı ki hem yakın çevremizde gözlemdiklerimiz, hem de doktorların söyledikleri hep aynı kapıya çıkıyor: Birçok şişman, sanıldığının aksine zayıf bireylerden çok daha az yiyor!
Dr. Ahmet Refik Sayman da şişmanlara yapılan en büyük haksızlığın, "Çok fazla yemek yediklerine dair önyargı" olduğuna dikkat çekerek, "Pek çok kişi sanıyor ki biraz daha az yiyip, daha fazla hareket eden kilo verir. Bu basit kural, sadece normal kilodaki sağlıklı kişilere formlarını korumaları için önerilebilir. Ama şişmanlıktan dolayı bütün vücut dengeleri, hormonları, psikolojik yapısı alt üst olmuş, sosyal yönden kısıtlanmış, yürümekte, ayakkabısını bağlamakta zorlanır hale gelmiş bir insana 'daha az ye, daha çok hareket et' demek onu yalnız bırakmaktır ve asla çözüm getirmez" diyor.
Artık bir hastalık olarak kabul edilen şişmanlığın tedavisinde çok yönlü bir yaklaşım gerektiği, sadece diyet ve egzersiz reçeteleriyle değil, kişinin psikolojik durumunu, sosyal konumunu gözardı etmeyen, gerektiğinde her türlü desteği alacağı kilo verme programlarının gerekliliği işte tam bu noktada ortaya çıkıyor.
Çok yönlü bir yaklaşım ama nasıl ve ne şekilde? Kİlo vermeye yardımcı yöntemler arasında öne çıkanlardan biri de Beta HcG hormonu. Bu hormon hamilelikle birlikte kadın vücudunda salgılanmaya başlıyor ve bu kadınların idrarından elde edilen hormon, strelizasyon ve ayrıştırma gibi pek çok işlemden geçirildikten sonra kristalleştirilerek ürün haline getiriliyor. Yırtdışından ithal edilen Beta HcG hormonu, insülen iğnesi ile her gün hastanın göbek deliği çevresinden vücuda enjekte ediliyor. Beta HcG, ortalama 60 gün süren bir kür boyunca vücutta şu iki temel etkiyi sağlıyor:
1) Aşırı iştahı normal hale getiriyor. (Atak gibi gelen aşırı yeme dürtüsünü, tatlı krizlerini önlüyor)
2) Vücuttaki fazla yağın atılmasını kolaylaştırıyor ve kilo kaybının sadece fazla yağ dokusundan olmasını sağlıyor.
Dr. Ahmet Refik Sayman, Beta HcG ile zayıflama programını ülkemizde uygulayan ilk doktor. Beta HcG ile ilgili klinik çalışmalarında 7'nci yıla yaklaşan Dr. Ahmet Refik Sayman, Beta HcG'nin kilo verdiren etkisinin ABD'de Simon Clinic'te 25 yılı aşkın süredir bilinip uygulandığını, yapılan sayısız çalışmanın etkinlik ve güvenilirlik açısından Beta HcG'ye olan güveni daima artırdığını söylüyor. Hemen belirtelim, Beta HcG, cinsiyet özelliği taşıyan bir hormon olmadığı için, kilo vermek isteyen erkekler tarafından da tercih ediliyor.
Kimler yararlanabilir?
Diyeti uygulayabilecek bilinçteki ergen bir bireyden çok ileri yaşlardaki kişilere kadar kadın-erkek herkes yöntem için uygun birer aday olabilir. Yalnızca meme kanseri tanısı almış erkekler yöntemden yararlanamıyor.

ÖNCE KAN TAHLİLİ

Kilo fazlalığı, yaş, cinsiyet fark etmeksizin Beta HcG ile kilo vermek isteyen herkes önce aynı aşamadan geçiyor. Şişmanlığın nedenlerini sorgulamak üzerine ayrıntılı bir ön görüşme, vücuttaki kas, ödem, yağ oranı gibi parametreler üzerine fikir verecek ayrıntılı bir vücut analizi ve kişinin genel sağlık durumunun sorgulandığı kan tahlilleri.
Bunun için ilk görüşmenin ardından tahliller için aç karnına yapılan bir kısa ziyaret ve yaklaşık iki gün sonra tahlil sonuçlarının değerlendirildiği ikinci bir görüşme yapılıyor. Bu aşamada kişilerden yeme içme alışkanlıklarında bir değişiklik yapmaları beklenmiyor.

İNSÜLİN İĞNESİ İLE
İlk enjeksiyon, aynı zamanda bir eğitim çalışması gibi doktor tarafından yapılıyor. Göbek deliği çevresindeki yağlı dokuya çok ince ve kısa olan ilsülin iğnesi ile yapılan enjeksiyon tahmin edileceği üzere can yakmıyor. Beta HcG çevre koşullarından etkilenebilen hassas bir ürün. Bu nedenle "soğuk zincir" bozulmadan bir yerden bir yere taşınması gerekiyor. Bu nedenle enjeksiyonu evinde yapabilecek hastalar için, örneğin bir hafta yetecek içi ürünle doldurulmuş 7 hazır enjektör çelik termosla hastaya veriliyor ve tarmosun bozdolabında saklanması isteniyor. Ben bu iğneleri yapamam diyenler, dilerlerse enjeksiyon için her gün muayenehaneye geliyor.

AYRINTILI TAKİP
Hormonun iştah üzerindeki baskılayıcı etkisi 3 ila 7 gün arasında ortaya çıkıyor ve o andan itibaren de kabaca "sıfır yağ, ölçülü meyve ve et, sınırsız çiğ sebze ve çok az ekmek" olarak tarfleyebileceğimiz bir diyet listesi uygulanmaya başlanıyor. Günde yüklüşok üç litre su içmek de zorunlu çünkü çözünen fazla yağlar, içilen su sayesinde idrarla vücuttan atılıyor. İki haftada bir yapılan ölçümlerde sadece tartıdaki kilo kaybı değil, vücuttaki kas-yağ oranı da görülebiliyor.

Hem tok hem enerjik

Diyetin yanı sıra, haftada 3-4 kez orta tempoda bir yürüyüş de öneriliyor. Bu programla, birinci ayın sonunda kişinin toplam kilosunun yüzde 10'unu vermesi hedefleniyor. Yani 70 kiloluk bir kişinin 63'e, 130 kiloluk bir kişinin ise 117'ye düşmesi bekleniyor. "Diyet ve spor yapacaksam Beta HcG'ye ne gerek var?" diyenler için sağlanan bu kilo kaybının sadece fazla yağlardan olduğunu, Beta HcG sayesinde diyet boyunca iştahlarıyla bir savaş vermek zorunda kalmayacaklarını, çok az yemelerine rağmen çözünen fazla yağların ve Beta HcG'nin etkisi ile, kür boyunca hem tok hem enerjik hissedeceklerini hatırlatalım.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.