Hayatım boyunca geçmişte yaşadıklarıma değer verdim. İster hüzün ister sevinç olsun, hepsine sahiplendim.
Çektiğim acıların, havalara uçtuğum sevinçlerimin, kazandığım dostlukların bana hep değer kattığına inandım çünkü...
Tıpka Sezen Aksu'nun bir şarkısında söylediği gibi...
Ben üniversite yıllarımı Konya'da okudum, Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı mezunuyum.
Okul bitince Yeni Asır'a çevirmen olarak girdim, gazeteci oldum. Bundan mutluyum, doğru bir seçimdi.
Aradan tam 25 yıl geçmiş, dolu dolu, emek yüklü... Çünkü unutulmaz yıllardır her insan için üniversite dönemi...
Öncelikle, hayata atılmaya aday her insan için, geleceğini belirleme sürecidir o yaşanan...
Fakültede, sınıfta, kantinde, okul bahçesinde kurduğun arkadaşlıklarla yeşeren köklü dostluk da bu sürecin bir armağanıdır insanoğluna...
***
Başta sevgili Mustafa Temiz olmak üzere üç arkadaşımın bizleri örgütlemesiyle, 25 yıl sonra, acı tatlı nice günlerimizin geçtiği Konya'da buluştuk, iki hafta önce...
Ellerimizde yüreklerimiz, beyinlerimizde saklı tuttuğumuz anılarla...
Belki sınıfın tamamı yoktu ama bir adım atmıştık bir arada olmak adına...
Hani o meşhur "hayat gailesine" kapılıp gittiğimiz bir süreçte, akıntıya set çekip kendimizce bir şey yapmanın gururunu yaşadık.
Sevgili Mustafa'nın, Konya'nın en güzel caddesinde, Meram Yolu'nda işlettiği Mado'da düzenlediği kahvaltıda buluştuk hasretle, bir pazar günü...
***
Kimi eşleriyle gelmişti, kimi çocuklarıyla... Bize büyük emek veren sevgili hocamız Tamer Sezer de kırmamıştı bizi, karışmıştı aramıza.. Hala genç ve dinamik eğitimci kimliğiyle...
Ortak duygu "dostluktu", hani 25 yıl önce bize verilen o armağan...
Neler konuşuldu bir bilseniz... Tüm umutlar yeniden yeşerdi, yürekler belki saklıydı bedenin içinde ama gözler yok mu, o yüreklerin ışığını yansıtan... İşte onlar çok şey anlatıyordu.
Bütün kaygılar gitmiş, yürekler anılara akmıştı. Üç saatin nasıl geçtiğini anlamadık bile...
Üniversite dostluğunun sıcaklığı, tüm ruh akümüzü tazeledi. Günün finali ise, o günden bugüne çok şeyin değiştiği modern Konya'da tur atmak oldu.
Sevgili okurlarım, siz siz olun, mutlaka okul arkadaşlarınızı arayın, sınıfı toplayın, anılarla tek yürek olun.
Genç umudu hissetmek, yürekleri öyle bir tazeliyor ki...
GÜNÜN SÖZÜ
Kalbin kendine has nedenleri vardIr ki, akıl hiçbir zaman anlayamaz.
Blaise Pascal
Denize gitmek artık çile değil
Her yaz, aile büyüklerini, anne ve babayı bir sıkıntı alır, denize gitmek... Yazlığın yoksa günübirlik bir yolculukta hem maddi açıdan külfettir bu, hem de günün yarısı otobüste, dolmuşta geçer.
Hadi parayı ayarladınız, peki denize gidene kadar yaşadığınız işkence...
Sadece yol değildir insanın çileden çıkaran, dolmuşların zırt pırt yolcu alması nedeniyle çok sık dur-kalk yapmaları da denize ulaşmak isteyen insanlar için inanılmaz bir eziyettir.
O bunaltıcı sıcakta klimasız araçlar da bir başka zulüm...
Geçmişte annemiz, babamız bunu çok yaşadı, bilirim. Hala da yaşayanlar var.
Ancak teknolojinin gelişmesi, demiryollarına, karayollarına yapılan yatırımlar, doğru planlama artık bu işkenceyi, yüzlerde tebessümü bıraktı.
***
Nasıl mı, anlatayım.
Geçen pazar eşimle birlikte, üstelik saat 16.00 civarı, denize gitmeye karar verdik. Eskiden olsa delilik ama dinleyin bir...
Hemen Karşıyaka Dedebaşı'ndan Turan'a geçtik İZBAN'a binmek için, Aliağa seferiyle Yeni Foça'ya gideceğiz. Fazla kalabalık yok, üstelik araçlar klimalı...
Yarım saati geçmeden Biçerova'dayız. Hemen çıkışta, belediye otobüsü bekliyor bizi, saati ona göre ayarlanmış...
20 dakika sonra denizdeyiz. Sahilde soyuna kabini de var, şemsiye, şezlong da...
Deniz bedava, diğer ihtiyaçlarınız için vereceğiniz ücret ise, 1'er lira...
Çay 1 lira, su 50 kuruş... Sandviç ise 2,5 lira... Yani burada 50 liraya lahmacun felan yok!
Her şey hesaplı... Kimse canınızı acıtamaz, kazıklayamaz. Dönüşte yine otobüsle, metroya ulaşmak mümkün...
Sözün özü, İzmir Büyükşehir ve Devlet Demiryolları İZBAN'la harika bir çalışma yapmış.. Gidiş dönüş parasına denize gidip geliyorsunuz. Zaman yitirmeden, cebinize zarar vermeden...
Bu Karşıyaka'dan da mümkün... Buca, Bornova, Hatay Caddesi'nden de...
Emeği geçenler sağolsun.