Evden işten geliş gidişimde genellikle vapuru kullanırım, hem daha rahat hem daha güvenli...
Üstelik, otobüs ve metroya nazaran, kenti daha geniş gözlemime yardımcı oluyor, ufkumu genişletiyor.
Dün sabah baktım, limana iki dev yolcu gemisi yanışmış, üçüncüsü açıkta bekliyor. Her bir gemide 4000 yolcu var yaklaşık... Her bir milletten, belki de dünyanın dört bir köşesinden...
Bir dünya insan, sabah gelip akşama gidiyor. Süre kısa ama tanılacak, satılacak çok şey var, üstelik esnaf, onların yolunu gözlüyor.
Çünkü uzun bir süredir, satışlar durdu duracak. Alışveriş festivalleriyle renklendirilse de, halkta para yok.
Herkes yakasını bankalara kaptırmış durumda, maddi ve manevi özgürlüğünü de... Cep delik cepken delik, hal böyle olunca yabancı turizm tek çare gibi görünüyor esnafın yüzünü güldürmek için...
Bu nedenle kruvaziyer turizmi de durgunluktan çıkış anahtarı...
***
Ama bu çıkış, turisti sadece otobüsle gezdirmekle, birkaç tanıdık esnafa götürmekle, kültürel değerlerimizi göz ucuyla göstermekle olmuyor.
Sanatımızı da, geleneğimizi de, kültürümüzü de, insani değerlerimizi de tanıtmalıyız.
Süre çok kısıtlı eyvallah, ama çözüm bulunabilir.
Hani Ulaştırma ve Haberleşme Bakanı Yıldırım, "limana AVM'ler yapalım" diye diretiyor ya, -ki bu konuda yapılacak çalışma uzun ince bir yol- çünkü daha esnafı da, halkı da, SİT kurulunu da, barolar birliğini de ikna etmek için, etkili bir çaba göstermesi gerek sayın bakanın...
İzmir'de işler öyle kolay olmuyor, herkes bir şeye hemen muhalefet çünkü...
Bu bir İzmir alışkanlığı!
Bu yüzden benim daha kestirme bir önerim var; limanın çok yakınındaki Tarihi Havagazı Fabrikası'nı turiste açmaya ne dersiniz?
***
Nereden çıktı şimdi bu demeyin, vapurda İzmir'i düşünürken vizyon genişliyor ya, şu anda sadece çim konserlerine ve kokteyllere ayrılan bu alana, el sanatları sergileri açılabileceği aklıma geldi.
Ve daha pek çok şey...
Zaten, bunun için dükkanlar var arka planda ama aktif değil... Bu harekete geçirilebilir.
Alan çok geniş ve boş; mini konserlerle süslenebilecek bu alışveriş gezileri, eminim turistleri çok mutlu edecektir.
Çünkü, dikkat edin, sürekli bizlerin yaşam sahasından atmak için, unutturmak için emek verdiği (!) el sanatları, yabancı turistlerin gözbebeği...
Bir Orta Avrupa gezimde, Prag'da gördüğüm el sanatları pazarı, işte bu geniş açıma destek veren bir tanıklıktır benim için...
Adamlar paza kazanmanın yolunu bulmuşlar, işi büyütmüşler.
Bir gördüm ana baba günüydü, tüm kent sanki oradaydı. Otantik bir ortamda, turistlerle birlikte, iç içe...
Çeşit çeşit ürün satışa sunuluyor, kapış kapış da gidiyor.
Biz yapamaz mıyız bunu, yaparız. Organize olmak zor bir şey değil... Yeter ki isteyelim, yeter ki, turistlerin gelişlerine bakakalmayalım...
Kemeraltı'nı işporta sarmış, orası facia ama Havagazı Fabrikası gibi otantik alanlar açılabilir.
Neden olmasın?
Kemeraltı'nda yine işporta saldırısı
Eski Kemeraltı'nı özlüyorum.
Çünkü İzmir'in bu en güzel, en anlamlı ve tarihi alışveriş mekanı, işporta yüzünden inanılmaz prestij kaybına uğruyor.
Geçmişte bu konuyu iki kez köşeme taşıdım. Önlemler alındığını gördüm, hatta işportanın Kemeraltı'nı terk ettiğine tanık oldum.
Ama nedense bu fazla sürmedi. Hatta belediye başkanlarının "Denetimlerimiz sürecek" çıkışlarına rağmen, isporta saldırısı yeniden başladı.
Şimdi artık, eskisinden beter, işportadan Kemeraltı'na girmek, adım atmak bile mümkün değil.. Yani öyle bir saldırı var.
Kemeraltı'nı Yaşatma Derneği Başkanı Hasan Ceylan, geçen gün demeç vermiş, "İşportadan bizi kurtarın" diye...
Haklı, haklı olmasına ama... Kulağa da bazı dedikodular geliyor, dükkan sahiplerinin çaresizlikten işportayla göz yumduğu üzerine...
Eğer öyleyse, bu daha da vahim...
Çünkü çaresizlik, bitişin başlangıcıdır. Buna çanak tutulmamalı...
GÜNÜN SÖZÜ
Adaletsizliği engelleyecek gücünüzün olmadığı zamanlar olabilir. Fakat itiraz etmeyi beceremediğiniz bir zaman asla olmamalı!
Elie Wisel