• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Kamplar çocukların sağlıklı gelişimi için çok önemli HÜROL DAĞDELEN

Kamplar çocukların sağlıklı gelişimi için çok önemli

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 02 Temmuz 2013, 18:31
Anlık değişimlerin yoğun olduğu, bizleri sürekli şaşırtan bir dünyada yaşıyoruz. Değişimlere hemen uyum sağlamak, olan biteni hemen yorumlamak dünkü "beyin gücüyle" mümkün değil...
Çünkü bizler farklı yetiştik; en azından bir önceki kuşakla bağımız vardı, uçuk kaçık... Nesiller arası köprü o kadar derinleşmemişti.
Oysa günümüz gençleri, bizden ve önceki kuşaktan çok ileri, çok farklı...
İşte bu yüzden, ne Başbakan anlayabilir onları, ne de bizler...
Bizler daha geleneksel bir kuşaktan geliyoruz, onlar ise çağdaş dünyanın insanları...
İstemleri, beklentileri, hayata bakışları daha derin ve daha özgür...
Bu neslin çocuklarını kucağına oturtup, kulağını çekip sözünü dinlemesini bekleyemezsin, gözleri, aklı başka yerde çünkü...
Bilgisiyar çağının çocuklarını anlamak için, onları iyi tanımak, dahası iyi eğitimden geçmek gerek...
Bunun için defter-kitap ya da uzman olmak gerekmiyor, ruh halini keşfetmekten geçiyor her şeyden önce...
Her şeyin başı da sabır...
***
Anne-baba olarak, bilgisayar çağı çocuklarını yetiştirmede zorluk çektiğimizi saklamaya gerek yok. Hepimizde var bu sıkıntı...
Aziz Nesin, bizim kuşak için geçmişte "Şimdiki Çocuklar Harika" diye kitap yazmıştı.
Bunu bir yazımda daha kullanmıştım, çünkü çok çarpıcı bir örnek... Nesin'in harika dediği çocuklar, şimdiki nesli tanımakta, anlamakta yetersiz katıyor bu gerçek...
Bizim onları anlama zorluğumuz, açıkça söylemek gerekirse, onları bilgisayara mahkum ediyor.
Oyunlara, aykırı sohbetlere, yeni dünya düzenine ulaşma çabalarına...
Ancak şunu da kabul etmek gerek... O çocukları da biz yetiştiriyoruz, düşe kalka, anlamaya çabalayarak...
İşte o yüzden, onların barışçı eylemlerinin kodlarını da hala birileri çözemedi.
Bu karşı çıkışı, sürekli bir yere "dayandırmaları" da ondan...
***
Ancak onların dilinden anlayan, onlara karşı nasıl yaklaşılması gerektiğini bilen, iç dünyalarının kodlarını çözen, yüreklerine giren, özel yetişmiş insanlar da var...
İşte onlar kamp insanları... Yani hayatlarını bu mesleğe adayan, kendilerine emanet edilen çocukları, gençleri, çağdaş bir geleceğe hazırlamak konusunda "bilge" kişiler...
Mütevazi ve yürekli insanlar.
Ülkemizde ne yazık ki değeri bilinmeyen bir mevzudur kamp hayatı...
Oysa o kadar değerli bir armağan ki...
Bir nesli hayata karşı hazırlamakta, paylaşmayı öğretmekte, karşılıklı söylemleri geliştirmekte uzman kişilerdir kamp hayatını yönlendirenler...
Bizim bilemediğimizi hisseden, o konuda kendini geliştiren insanlardır kamp eğitmenleri, belletmenler...
***
Kamp hayatının çocuklarınızı nasıl değiştirdiğine inanmak için onların yaşamlarına bir göz atmak yeterli oysa...
İşte bunun için, ben de önceki gün, Kamp Dünyası'nın, Burhaniye Ören'de gerçekleştirdiği yaz kampına 2 saatliğine konuk oldum.
Hiç abartmayacağım, gördüklerim karşısında şok oldum.
Bir kere her şey düzenli, keyifli...
Kamp sakinleri gün boyunca denize, havuza giriyor, spor yapıyor, İngilizce öğreniyor, birbirdir-saklambaç oynuyor; tenis, futbol, basketbol ve masa tenisinde iddialı maçlara çıkıyor. Bir tiyatro oyununda rol almak için sahneye çıkıyor, yeteneklerini geliştiriyor, satrançta iddiasını ortaya koyuyor. Gün böyle hareketli geçerken, geceleri de art arda sahneye konan eğlenceler, şovlar var.
***
Düzenli yemek ve dinlenme saatleri hemen dikkat çekiyor.
Eğitmenleri sürekli gözlüyor onları, bire bir... Üniversite öğrencilerinden oluşan belletmenler ise, her dakika onlarla...
Aralarındaki anlaşmayı görseniz, müthiş... Gençler, çocukları çok iyi anlıyor, yetenek avcıları gibi çocukları hep bir sanat çalışmasına yönlendiriyor.
Çocuklar ok atıyor, resim yapıyor, gazete, kitap okuyor.
Yani herşey onların elinde...
Ve dikkat çekici bir gelişme, hiçbirinin elinde cep telefonu, ya da bilgisayar cihazları yok.
Akılarına bile gelmiyor!
***
Burası, "güvenle" inşa edilmiş gördüğümce... Bu işe çeyrek asırdır yürek veren İstanbullu eğitimci Bülent Sert ve kardeşi Levent Bey, onların babaları, ağabeyleri gibi...
Hr an yanlarında, yüreklerinde...
Kızlı-erkekli gruplar en ufak olaya yol açmadan, kimse ötekine yan gözle bakmadan, 15 gün boyunca yenileniyor, tazeleniyor.
Çocuklar kendilerine kamp boyunca eşlik eden "sağduyu bilinciyle" geleceğe daha sıkı sarılıyor, kendilerini anlayan ağabeyleri sayesinde güçlü bir güven duygusuna kavuşuyorlar.
Kamp hayatı çocuklar için "sağlıklı bir gelecek" demek. Bırakın siz onlara bilgisayar çeşitlerinden armağan etmeyi de, "hayatı öğreneceği" kamplara gönderin.
Sizleri daha iyi anlayacağını, göreceksiniz.

GÜNÜN SÖZÜ

Yaşam size verilmiş boş bir filmdir. Her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın.
Ara Güler

Müzik ziyafeti için yarın akşam fuara

Bizim çocukluğumuzda, hayat öyle çok çeşitli değildi. En büyük eğlence radyo, sonra da gençlik yıllarında siyah beyaz televizyon...
Radyoda da en çok dinlediğimiz şarkılar, türküler... O zamanki starlarıyla, Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Zeki Müren...
Ben işte bu yüzden, bir Zeki Müren sevdalısı olarak büyüdüm, her şarkısını, bestesini bilirim.
Keza Müzeyyen Senar'ın da...
Hem mütevazı sanatçı kişiliğini hem de yaratıcılığını sevdim. Sesini hala duyduğumda ürperirim.
O benim için başka bir stardı. Türk Sanat Müziği'ni bana sevdiren yegane sanatçıydı.
Fuara geldiğinde hiç kaçırmazdım.
***
Bunu şunun için yazıyorum. Onun gibi daha birçok isim var, yüreğimize, kalbimize giren...
Güzide Kasacı, Mustafa Sağyaşar, Ela Altın, Ayşe Tunalı, Samime Sanay, Nalan Altınörs, Ayşe Mine, Yıldırım Bekçi, Ayşe Taş ve Zekai Tunca gibi...
Hepsi de sesleri ve yorumlarıyla ayrı bir değer... Bizleri sanat müziğiyle buluşturan usta sanatçılar...
Yaşar Özel gibi özel bir ses daha gelmedi yeryüzüne, Güzide Kasacı gibi hayata şen bakan, bunu müziğine yansıtan bir sanatçı var mı, "Bu ses bu kadar mı tize çıkar" dediğimiz opera sanatçısı gibi bir Mustafa Sağyaşar çıktı mu sahneye, ya da Nalan Altınörs gibi üslup ustası bir hanımefendi, Samime Sanay gibi bir usta, Ayşe Tunalı gibi bir cefakar, Ela Altın gibi "aydınlık", Ayşe Tüaş gibi candan, Yıldırım Bekçi gibi genç kızların gözdesi bir sanat müzikçi, Zekai Tunca gibi akademisyen kaldı mı sahnelerde...
Dediğim gibi hepsi ayrı bir değer...
***
Ve hepsi yarın akşam Fuar Açıkhava'da... Bu fısat kaçmaz sevgili dostlarım. Güzel bir anı, güzel bir nostalji bu...
Onları yalnız bırakmalıyım, müziğin zirvesine çıkalım.
Yürekten kutluyorum seni sevgili Sinan Kuzucu... Bu kadar usta ismi bir araya getirdiğin için...
Yine sağol, varol.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.