Abidin Tekin, belli ki bir Kaf-Kaf...
Bir grup taraftar arkadaşının görüşlerine, hislerine tercüman olmuş ve "KSK Çarşı Org." sitesi ile Karşıyaka'daki internet sitelerine bir mesaj göndermiş.
Bir "taraftar manifestosu" olarak nitelendirebileceğimiz bu mesajın hedefinde, önümüzdeki günlerde yapılacak Karşıyak kongresinde görev alacak heyet var. Başkanından, masörüne kadar herkes...
* * *
Abidin Tekin, bu mesejı bana da gönderirken bir istekte de bulunuyor.
"Sizden istirhamımız; söz konusu yazıyı okuduktan sonra, eğer 'uygun görürseniz' adeta başkan adayı ve yeni üyelerin "gözüne sokacak şekilde" yayımlamanızdır. Taraftarın sesi olmanızı diliyoruz."
***
Ve işte o mesaj...
"Öyle bir kritik sezonda görev yapacaksınız ki; ne bizim, ne de sizin ikinci bir yüzyılı görme şansımız olmayacak. Çocuklarımız ileride bu sezona bakarak, sizi ya çöpe atacak ya da Gode gibi heykelinizi dikecek. Yüzyılın 17 yılını nadasa bıraktık. Süre doldu. Uyanma vakti geldi. Bu yıl ürün almanın tam sırası. İşiniz zor.
***
Dün siz yoktunuz, bugün varsınız, yarın olmayacaksınız profesyonellik gereği. Ancak biz hep buradayız 'sevdamız' gereği.
Bizde para yok, sevda var. Sizin paranız, bizim sevdamız. Eğer isterseniz Godemizi bile geride bırakır. Ama sevda dediğin iğne değil ki, kolunuza enjekte edelim.
Sadece bir kez dediklerimizi yapın yeter; çıkarın takımları üstünüzden, sökün kravatları. Kalkın koltuklardan. İskele meydanına gidin. Seyredin bizim haytaların şarkılarını türkülerini, 'Hindi Mustafa'nın gözünün içine bakın, 17 yıllık kahrı okuyun o gözlerde.
* * *
İlk maça belediye otobüsüyle gidin. Biraz ilerleyin arkalara doğru. Camlarından atkı sallayın. Cebinize fazla para koymayın. Alsancak gişelerinde bir kumrucuya bakın, bir de camdaki bilet fiyatına... Midenizle sevdanız arasında tercih yapın... İçiniz gitsin atkıcılardaki yeşil-kırmızı kumaşlara... Alamamanın hüznünü yaşayın...
Hayır protokole değil, doğruca açık tribüne girin. Müsaade edin güvenlik sizi donunuza kadar arasın. Polis, bir hırsıza bakar gibi çatık baksın size... Maç bitimi aynı kapılardan sıkışarak, tepişerek çıkın. Duraklara yürüyün ve saatlerce otobüs bekleyin. Bileti atarken otobüse, 'hizmetinizde olması' gereken şöför efendinin '155'e ayarlı, elinde hazır tuttuğu cep telefonuna dikkat edin. Hatta uykunuzun kaçtığı bir deplasman gecesi, saat 01.00 sıralarında Karşıyaka yatmak üzereyken, siz yine iskelenin karanlığına seyirtin.
***
Deplasman otobüslerine binen, bagajlara pankartları tıkıştıran, palmiyelere işeyen, dönebileceğini garanti veremeyen gençlerin yüzünü seçmeye çalışın. Anıt virajından kayboluncaya kadar onlara el sallayın. Bir maç içeride, bir maç dışarıda, 15 gün size yeter. Bu aşı tuttu tuttu, tutmadıysa hiç bu yola baş koymayın. Eğer tuttuysa 'sevdamızın' aşısı, çıkarın şampiyonluk senetlerini... Bu çocuklar 'hayatlarını' senet yapmışlar... Var mı ödeyebilecek paranız? Unutmayın; ikinci bir yüzyıl yok. Ya iskeledeki çöp kutusuna gidersiniz ya da iskelede heykeliniz oluruz..."
bizden
Kesintisiz 15 yıl
Pota köşemiz geçtiğimiz hafta sonu 15'inci yaşını doldurdu.
15 yıldır hiç ara vermeden gazete sütunlarını süslüyor, kamuoyunu bilgilendiriyor.
Ama 15 yıl öncesine dönmeden olmaz. O yıllarda Gazete Ege gerçekten ses getirmiş, kendi okuyucu kitlesini oluşturmuştu.
Gazete için planlanan köşeye isim aranıyordu.
İşte bu aşamada, o dönem de bilgisine ve gazeteciliğine her zaman güvendiğim, bugün Anadolu Ajansı'nın başarılı Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Tek, yine yardımıma koştu.
Bana verilen köşeye isim bulmakta zorlanıyordum. İsmin bir anlamı, bir mesajı olmalıydı.
Her gün binlerce insana ulaşacak bilgiler paylaşacağım gazete köşesinin isminin de anlamlı olması gerekiyordu.
Ahmet Tek bir cümle ile işi özetledi:
"Pota olsun... Öyle bir Pota ki, her fikir, her olay birlikte sunulsun..."
***
Pota'nın öyküsü işte böyle.
Sana da uzun yıllar ötesinden gelene heyecanla binlerce teşekkür, sevgili Ahmet Tek.
küpe
Erkekte dekolte cüzdanıdır. Ne kadar açarsan o kadar talep görürsün.
Erkut Şahin'den
fıkra
Bu paraya kurtarmak imkansız
Düşmanla şiddetli çarpışmalar sürüyordu. Komutan, erleri şevke getirmek için bir ödül koyma gereği hissetti: "Öldürdüğünüz her düşman için 10 dolar vereceğim" dedi.
İki gün sonra bir de baktı ki bir kamyon, içi düşman cesedi dolu. Başlarında da Temel var. Cesetlerden birinin üzerine basmış, zafer kazanan kumandan edasıyla duruyor. Ama komutanı bir dert alır, "Nasıl öderim bu kadar cesede tanesi 10 dolardan..."
Temel'i çağırır, "Evladım, seni tebrik ederim ama bizim bu kadar paramız yok ki... Sen en iyisi bunların tanesini 6 dolara indir, verelim..." Temel, "Iıııhh... Hayatta olmaz, kurtarmaz. Ben bunların tanesine 8 dolar saydım...."