• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
60 yaş kartı çilesi! ERKİN USMAN

60 yaş kartı çilesi!

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 08 Temmuz 2012, 19:21
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin 2 Mayıs 2012 tarihinden itibaren yeni düzenlemeyle yeniden hayata geçirdiği 60 yaş kartı uygulaması sırasında, getirilen saat kısıtlamaları nedeniyle bazı komik sahneler yaşanıyor.
60 yaş ve üzerindeki bu insanların, doğal olarak sağlık kontrolleri ya da tedavileri için hastanelere gitmeleri gerekiyor. Ancak 60 yaş kartları sabah saat 10.00'dan itibaren geçerli olabiliyor. Soruyorum, Türkiye'nin hangi şehrindeki devlet hastanelerinde saat 10.00'dan sonra randevu alınabiliyor? Bir yakınımın anlattığı hikaye ise tamamen trajikomik. Sabah saat 10.00'a 30 saniye kala bir İzmirli belediye otobüsüne biniyor. Şoföre diyor ki: "Kartı hemen basamam ancak 30 saniye sonra basabilirim. Çünkü bu 60 yaş kartı ve saat 10.00'dan itibaren geçerli."
Ancak şoför arkadaşımız 10.00'a 30 saniye kala otobüse binen vatandaştan otobüsten inmesini istiyor. Yani tüm bu konuşmalar yapılırken bile saniyeler geçiyor ancak şoför vatandaşı otobüsten indiriyor. Şimdi ikinci soru geliyor: İzmir'in hiçbir ilçesinde bir muhitten diğerine gitmek 30 saniye sürmezken içeride 30 saniye bekledikten sonra kartı göstermenin neresi yanlış? 60 yaşında bir adamın acil bir işi olamaz mı? 60 yaşındaki bu adamın belki de hayati öneme sahip işini yapmak üzere bindiği otobüsten sırf 30 saniye için indirilmesi doğru mu?

hayattan
50 yıllık lezzetin adı
Dile kolay aynı yerde 50 yıl.
Adı Beyoğlu ancak o bir Karşıyaka markası.
Bu yıl 50'nci yıllarını kutluyorlar.
Rize'den gelen Ahmet ve Sabit Özdemir kardeşlerin kurduğu pastaneyi ikinci kuşaktan oğulları Halil, İbrahim, Mustafa, Refik, Rüştü ve Fikret Özdemir işletiyor.
* * *
Mekanın büyüklüğü 10 metrekareyi geçmez.
Müşterilerinin ısrarı üzerine Arabacılar Sokağı ve Girne Bulvarı'nda şubelerini de açtılar.
Yaz aylarında en favori gıdası dondurmadır. Bir tadan bir daha yemek ister.
Öyle 40-50 çeşit değil. Sütlü, parça çikolata, bal badem, karadut, limon, çilek, karameldir. Ancak dondurma almak isteyenler kuyruğa girmek zorunda kalır. 23 Nisan'da başlayıp 29 Ekim'de sonlandırırlar.
* * *
Dondurmasını yerken sütün kokusunu veya karadutun çekirdeğini hissedersiniz. Yani dondurma yediğinizi anlarsınız.
Sütlü tatlıları da keza öyle. Supangle, keşkül, kazandibi, fırında sütlaç. Şuruplu tatlıları da dondurma ve sütlü tatlılardaki gibi az ve özdür. Baklava, kalburabastı, şöbiyet, şambali, kadayıf, şekerpare ve lor tatlısı. Yani az ve özdür. Öyle fazla çeşide girmezler. Birinci prensipleri tüm gıda ürünlerini en iyi ve kaliteli şekilde müşterilerine sunmak. Herhalde marka olmak da böyle bir şey. Düğün, nişan, sünnet ve özel günler için hazırladıkları yaş pastaları da tavsiye ederim. Mekanın büyük ve şaşaalı olması gerekmiyor. Kalite her zaman kazanıyor. Ne diyeyim bir Karşıyakalı olarak böyle müesseseleri kutlamak gerekir. Nice yıllara Beyoğlu Pastanesi.

spordan
İstanbul'un taşı toprağı altın

Pınar Karşıyaka pek çok yıldızı cilalıyor, vitrine çıkarıyor, sonra da elinden kaçırıyor. Son olarak taşı toprağı altın İstanbul'a Birkan Batuk'u gönderdik. Nedense uzak geleceği bir türlü göremiyoruz. Görebilsek, böyle yetenekli bir gencin sözleşmesine, "100 bin lira getirirse gider" yazmazdık, Furkan Aldemir'de olduğu gibi bir 2 milyon daha kazanabilirdik. Basketbol Federasyonumuzun teknik komitesi de maaşallah bu yıldızları İzmir'de oynarken görmezlikten geliyor, İstanbul'a transfer olduklarında hemen Milli Takıma çağırıyor. Furkan Aldemir, Galatasaray'a transfer oldu, hemen milli formaya kavuştu. Şimdi de Birkan Batuk Anadolu Efes'in yolunu tuttu, Avrupa Şampiyonası için açıklanan kadroya giriverdi. Demek ki basketbolcuların kendilerini gösterebilmeleri ve haklarını alabilmeleri için mutlaka bir İstanbul takımına transfer olmaları gerekiyormuş, bunu da anladık.

küpe
Daima kendi düşündüğünü doğru zanneden insan ne zavallıdır.
Alain

fıkra

Doktor Temel

Kadının biri rahatsızlanan oğlunu doktor Temel'e götürdü.
"Doktor bey oğlum rahatsız."
"Nesi vardur?"
Bacakları çarpuk, kolları da tutmuyor. Gözleri görmez, bir de ses işitmez."
Temel bunun üzerine kadına döndü:
"Lütfen uzanın ve sonra da soyunun" dedi.
Kadın şaşkın vaziyette...
"Hasta olan ben değilim, oğlum hasta."
"Ula anladım da, uşağı düzeltmek yenisini yapmaktan daha zor..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.