Musa Çam, CHP rozetli bir İzmir milletvekili.
Özbek Köyü'ndeki "Ot Festivali" sırasında ilginç bir iddiayı göndeme getirdi.
Gelin, Musa Çam'a bir kulak verelim.
Çam, doğa koruma konusunda çalışan sivil toplum kuruluşlarının ve uzman akademisyenlerin katkı koyduğu "Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı"nın on yıldır ülke gündeminde olduğunu ancak, kanun tasarısının 2010 yılında TBMM'ye bambaşka bir biçimde sevk edildiğini söylüyor.
Çam, uzman STK yetkilisinin ve uzmanın görüşlerini dikkate almadan hazırlanmış olan kanun tasarısının bugünkü hali ile katılımcılıktan uzak olduğunu ve doğamızı geri dönüşü olmayan bir yıkıma götüren maddelerle dolu olduğunu ifade ediyor ve ekliyor:
"Kanun, mevcut haliyle TBMM'den geçtiği takdirde ülkemizdeki orman alanları, sulak alanlar, kıyılar ve bütün diğer doğal alanlar geri dönüşü olmayacak tahribatlara karşı savunmasız kalacak. Bugüne kadar ilan edilmiş tüm korunan alanların statüsü yeniden değerlendirilecek, 'Doğal Sit' statüsü tamamen mevzuattan kaldırılacak, ülkemizdeki en güçlü doğa koruma yasalarından Milli Parklar Kanunu yürürlükten kalkacak."
***
CHP milletvekiline göre; kanunla birlikte son derece muğlak ve suiistimale açık olan "üstün kamu yararı" kavramı gerekçe gösterilerek korunan alanlarda her türlü yatırıma izin verilebilecek. Herhangi bir milli park alanında bir otoyol, maden, toplu konut, sanayi, turizm, enerji yatırımı mümkün olabilecek.
Doğuran mı anne, yoksa bakan mı?
AK Parti İzmir Milletvekili İlknur Denizli bunu partisinin Gençlik Kolları'nın düzenlediği münazara sırasında sordu, bu sorunun çok tartışılabileceğini, tek bir doğru cevapta buluşmanın zor olduğunu anlattı.
Denizli, "Nice anneler tanıyorum, doğurmadıkları çocuklara, bizzat doğuran anneler kadar merhametle, şefkatle bakabilmektedirler. Onları, sevgiyle sarmalayıp, yalnızlık hissettirmeden büyütebilmektedirler" dedi.
* * *
"Cezaevlerindeki anneler 0-6 yaş arasındaki çocuklarına bakabilmeli mi?' konulu münazara Balçova İlçe Gençlik Kolları ile Bornova İlçe Gençlik Kolları arasında yapıldı.
Ve, İlknur Denizli de bu soruyu münazarada tartışan gençlere yöneltti. Daha sonra sözü babalara getiren Denizli, "Babalar için de bir çift sözüm var. Çünkü; annelik, sevgi, şefkat, merhamet söz konusu olduğunda onlara da sorumluluk, kısacası bir parça annelik düşüyor. Burada oturan erkek arkadaşlarımızın da bu anlamda başarılı birer baba olabileceklerini düşünüyorum. Ola ki anne bir sebepten dolayı çocuğundan ayrı kalmıştır. Bu uzun süreli de olabilir, birkaç saatlik kısa bir zaman dilimi de olabilir. Çocuğa annenin boşluğunu hissettirmemek babanın elindedir."
küpe
Daima sessiz kalan üç şey vardır: Düşünce, kader ve mezar.
Lytton