• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

İmralı tavuğu

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 18 Ağustos 2009, 17:23
Devlet, Kürt meselesiyle ilgili bir süreç başlattı. Bu süreç tüm iyi niyetiyle devam ediyor. Hükümet, herkesin bu sürecin içerisinde yer alması için son derece açık bir diyalog yürütüyor.
Konuya ilişkin toplumun bir kesiminde haklı bazı kaygılar olmakla birlikte, bu sorunun bitirilmesine dair toplumun tamamında bir bekleyiş her geçen gün daha çok varlığını hissettiriyor.
Ancak, benim korktuğum başıma geliyor ve bazı çevreler sanki bu ümit verici gelişmeleri sabote etmek için terörist başını çözümün vazgeçilmez bir parçası olarak gündeme oturtmaya çalışıyorlar.
Önce toplumu bir "15 Ağustos" beklentisi içine soktu bu çevreler. Güya A.Ö. 15 Ağustos'ta bir "yol haritası" açıklayacak ve kendi çözüm modelini sunacaktı. Tuhaf bir biçimde bütün dikkatlerin buraya odaklanması sağlandı. O kadar ki, bizim muhalefet bile bu 15 Ağustos beklentisi üzerinden siyaset yapma ihtiyacı duydu.
***
Ve nihayet 15 Ağustos'a gelindi. İmralı'daki tavuktan hiçbir yumurta çıkmadı. Kimse anlamadı ki, orada yatan caninin derdi çözüm filan değil. O oynuyor. Nitekim birkaç gün önce, "AÖ'ın görüşleri" diye gündeme bazı sözler sürüldü. Hemen belirteyim ki, bu sözlerin A.Ö'ın sözleri olduğu çok açık. Önce şunları söylüyor A.Ö.:
"Ben Cumhuriyetin kazanımlarını göz ardı etmiyorum, ama Cumhuriyet şimdi demokratikleşecek, tüm olumlu yanları, kazanımları yeni döneme taşırılacak. Eskiden devlet kurarsak, her şey hallolur diye düşünüyordum. Sonra devletin çözüm değil, sorun olduğu düşüncesine vardım. Devletin varlığı sorunu çözmüyor, daha da derinleştiriyor. Bu nedenle ben çözümü devlette görmüyorum. Bana, Amerika'nın Barzani'ye verdiği gibi bir federasyon deseler bunu kabul etmem."
Aklı sıra bu cümlelerle devlete "havuç" gösteriyor A.Ö. Ben onun kafasının içindekileri tercüme edeyim:
"Benim kişisel sorunlarıma eğilir ve bunları çözerseniz, hiç şüpheniz olmasın ki, bu işi sizin istediğiniz gibi çözerim."
Dışarıya sızdırdığı mesajın bir diğer bölümünde ise, kendince "sopa" gösteriyor. İşte o sözleri:
"Kürtlerin her alanda örgütlenmesinin önü açılacak, Kürtler demokratik bir ulus olarak varlık kazanacak. Kendi sporunu, eğitimini, dini örgütlenmelerini, meclisini, belediyelerini yapabilirse, kendisi yapacak, kuracak. Hatta kendi öz savunması bile olacak. Kendi ihtilaflarını çözecek bir savunma gücü olacak."
Şimdi ilk söylediği ile ikinci söylediği arasındaki tezat herhalde görülüyor. İlkinde bir Türk'ün hoşuna gidecek her şeyi söylüyor; ikinci bölümde ise, bir "devlet tarifi" yapıyor ve her Türk'ü çıldırtacak her şeyi söylüyor.
Peki amacı? Devletle kendisi arasında şahsi durumuyla ilgili bir pazarlık kapısı açmak. Bu kadar basit.
***
Söyleyeceğimiz şudur, İmralı'daki tavuğun folluğundan sağlam yumurta çıkmaz. Hepsi kokmuştur. Onun gıdaklamasına fırsat verirseniz, sürecin tamamını kokutursunuz. Orada yatan adamın kafasının nasıl çalıştığını iyi biliyoruz. Kendisine önem atfedilmesinden, düşülen kararsızlıktan beslenen bir kurnazdır A.Ö. Bu kişinin emniyetinden sorumlu olan devlet görevlilerinin onu karşılarına alıp bu işte bir oyuncu olmasının eşyanın tabiatına aykırı olduğunu bir güzel anlatması gerekiyor. Çözüm yolunda birinci görev budur.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.