Benim her zaman pek çok sevdiğim Nazlı Ilıcak son günlerde, ne hikmetse, PKK-KCK gibi örgütlere pek anlayışlı davranmaya başladı. KCK adlı paralel devlet örgütlenmesini yapanların tutuklanmasını eleştiriyor Ilıcak. Nazlı Hanım'ın yazdığı bir meseleyi enine boyuna araştıran bir yazar olduğunu bildiğim için KCK konusundaki savrukluğu tuhafıma gitti doğrusu. Belli ki bu meseleyi hiç araştırmamış ve hiç anlamamış. KCK halktan kanunsuz vergi toplayan, mahkeme kuran, PKK'ya destek için ihale dağıtan, öğrenci yurtlarına molotof attıran bir örgüt. Bunun böyle olduğunu bilmek için gazeteci olmaya da gerek yok ayrıca. Hem sonra Nazlı Hanım'ı 28 Şubat'tan biliriz, otel lobilerinde istihbaratçı polislerle fikir alışverişini pek severdi, acaba "bu KCK nedir kardeşim?" diye herhangi bir tanıdığı polise soramaz mıydı?
Nazlı Hanım'ın hoşgörüşüne sığınarak birde espri yapayım: Nazlı Hanım hayatında neyi eline aldıysa perişan etmiştir. Kemal Ilıcak eşiydi, sonu hazindir; Tercüman Türkiye'nin en muteber gazetesiydi, felaketine Nazlı Hanım'ın neden olduğunu herkes bilir; Emin Şirin ikinci eşiydi, adamcağız buhar olup uçtu; Merve Kavakçı'yı Meclis'e Nazlı Hanım sokmuştu, kadıncağız, bırakın mebusluğu kaybetmeyi, hayatını zor kurtardı; Nazlı Hanım, Fazilet Partisi milletvekiliydi, mahkeme kapatma sebeplerinden biri olarak onu gösterdi. Ve şimdi aynı Nazlı Hanım, PKK ve türevlerine neredeyse haksızlık yapıldığını söylüyor.
Ehh, bundan sonrasını da PKK düşünsün artık!
Zaman dangalakları mutlaka teşhir eder...
İki gün önce Habertürk TV'de Fatih Altaylı'nın "Teke Tek" programına takıldı gözüm. Sanayi Bakanı Nihat Ergün ve Jan Nahum'la yerli otomobil yapımı meselesini konuşuyor. Konuklar yerli otomobilin yapılabileceğini, bir yerli otomobil markamızın olması gerektiğini gayet güzel anlattılar. Fakat oda ne, Fatih Altaylı nasıl hevesle destekliyor bu açıklamaları. "Ne var bunda?" diyeceksiniz. Çok şey var: Size ne olduğunu anlatayımda bu medyada ne kadar çok karanlık tipin köşeleri tuttuğunu anlayın.
90'lı yılların ortasıydı, Jetpa Holding'in sahibi Fadıl Akgündüz, Türkiye'nin ilk yerli otomobili "İmza"yı üretmeye karar veriyor. Modelin tüm çizimlerini ve prototipini yaptırıyor, uluslararası bir fuarda bunu sergiliyor. Bununla da kalmıyor, Siirt'ten fabrika için binlerce dönüm arazi satın alıyor ve inşaata başlıyor. Ancak "İmza" adlı bir yerli otomobil markasının sahibi olma heyecanını yaşayamadan 28 Şubat ihaneti toplumu alt-üst ediyor. 28 Şubat'ın tetikçileri Fadıl Akgündüz'e saldırıyor. Yanılmıyorsam Kanal D'de işte bu Fatih Altaylı denen kişi Fadıl Akgündüz'e yapmadığı hakareti, aşağılamayı bırakmıyor. Yerli araba yapmanın ve bu projenin saçmalık ve sahtekarlık olduğunu söylüyordu Fatih Altaylı. Biraz dikkat eden "İmza " projesine böylesine saldırmasının arkasında aldığı bir sipariş olduğunu hemen anlardı. Kim bilir belki de İnan Kıraç abisinden bir aferin almak için yapıyordu bu çirkin görevi.
Aynı adamı iki gün önce, yıllar önce savunduğu fikrin tam tersini savunurken izledik televizyonda.
Gülerek tabii...