Yeni Asır yazarı Aydın Menderes'in geçtiğimiz çarşamba günkü yazısı diğer bütün yazıları gibi çok güzeldi. AB'nin içinde bulunduğu umutsuz duruma dair düşüncelerini yazmış. Aslında Türkiye'de AB üzerine konuşma hakkı olan insanlardan birisidir Aydın Bey. Çünkü çok uzun yıllardan beri kategorik olarak AB'ye karşıdır. Bugünlerde kendisini daha yakından izlemekte fayda var. Zira uzun yıllardır AB'ye dair seslendirdiği görüşlerin neredeyse tamamı bugün içinden geçtiğimiz süreçte doğrulanmış görünüyor. Diğer taraftan bizim ünlü AB lobicisi profesör takımının şu günlerde gıkları çıkmıyor. Sanki yer yarıldı da içine girdiler. AB'nin düştüğü durumdan mahçup oldukları belli.
***
Ben dün de, bugün de AB üyelik sürecinin içinde olmayı doğru bir politika olarak gördüm. Master tezimi hazırlarken gördüm ki Avrupa'nin bir parçası olmak Türklerin son yarım asırda ortaya çıkmış bir hayali değil. Tarihte de bu husus değişik vesilelerle uluslararası ilişkilerin tartışma konularından birisi olarak yer etmiştir. Türkiye son yarım asırda, özellikle de son 10 yılda demokrasi ve sistem sorunlarının bir kısmını kabul etmeliyiz ki AB üzerinden halletmiştir. Benim inandığım bir husustur, eğer Türkiye AB sürecinin içinde yer almamış olsaydı son on yılda yeni bir askeri darbe yaşamamız kaçınılmaz olabilirdi. Diğer taraftan AB'nin sistemimizi önemli ölçüde standardize ettiğini kabul etmemiz gerekir.
***
Ancak AB'nin tarihine ve bugün yaşadığı krize bir bütün olarak baktığımız zaman dağılmaya mecbur bir birlik görüntüsüyle karşılaşıyoruz. Para birliğinin getirdiği sorunlar, yaşanan korkunç borçlanmalar, AB içinde oluşan sınıflaşmalar, AB üzerine yapılan o büyük edebiyatı anlamsız hale getirdi. AB'yi tarih, coğrafya, kültür gibi sabit değerlerden soyutlayarak salt bir ekonomik ve refah projesi olarak görenler yanıldılar, buna mukabil, özellikle tarihçiler, daha analitik düşündükleri için ve daha sağlam verilerle analiz yaptıkları için haklı çıkmışlardır.
Örneğin tarihçi İlber Ortaylı. Hiç unutmuyorum, yayının tam kayıtlarını veremeyeceğim ancak 1998 tarihinde yayınlanmış olan Merkez Bankası Dergisi'nde İlber Ortaylı'nın banka personeline verdiği konferansın metni yayınlanmıştı. O konuşmada şöyle diyordu İlber Hoca: "20 yıl sonra Avrupa Birliği diye bir yapının devam edeceği çok şüpheli." Bugün gelinen noktada romantik AB'ciler yanıldı, tarihsel sürekliliği uygun sağlam analizler yapan tarihçiler haklı çıktı.
Bir siyasi organizasyonun varlığına dair tarihsel olguların sağlamasından geçmeden hüküm yürütmek insanları yanılgıya götürebiliyor.
AB meselesinde olduğu gibi...