• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

Numan Kurtulmuş ve merkezi büyütmek

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 12 Temmuz 2012, 20:17
Dün Ankara siyasetinin nabzı oldukça hızlı arttı.
Başbakan Erdoğan'la Has Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş bir araya gelmişti. Bu gelişme sadece bir biriyle akraba olan iki siyasi hareketin birleşmesi bakımından önemli değildi; aynı zamanda yakın gelecek siyasi hayatımızı derinden etkileyecek bir öneme sahipti.
Bu görüşmenin ve ardından gerçekleşmesi beklenen birleşmenin neden önemli olduğunu aşağıda tarihe giderek anlatmaya çalışacağım; ancak ondan önce, bu ülkenin kanaat ehlinin her konuda olduğu gibi bu birleşme konusunda da son derece sığ fikirler serdettiklerini görüyorum ve düzeltme gereği duyuyorum.
Yapılan birinci değerlendirme yanlışı şu: Deniyor ki, Başbakan Numan Kurtulmuş'u yanına alarak Abdullah Gül'ün, özellikle de Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 7+5 kararından sonra artan ağırlığını dengelemek ve kendi seçeneklerini artırmak istemiştir.
Doğru değil; zira ne Başbakan Erdoğan Abdullah Gül için böyle bir "tedbir" düşünür, ne Abdullah Gül böyle bir tedbir ve denge ihtiyacını doğuracak bir tutum sergiler ne de Numan Kurtulmuş kendisine böyle bir rol biçilmesine izin verir.
Yani bu birleşme ve Numan Kurtulmuş da "kardeşlik hukukuna" dahildir.
İkinci değerlendirme de şu: Başbakan Erdoğan cumhurbaşkanlığı adaylığını kafasına koydu. Ancak seçilebilme konusunda ciddi tereddütleri var. Biliyor ki kaybederse küçük oy farklarıyla kaybedecek. O nedenle artı oylara çok ihtiyacı var.
Bu değerlendirme de doğru değil, zira bunları söyleyenler Başbakan Erdoğan'ı hiç tanımamışlar. Başbakan böyle küçük oyların sonucu belirleyeceği bir seçime asla girmez, koca bir kariyeri tehlikeye atmaz.
Pekiyi o zaman ne yapmak istiyor?
Onu yazının sonunda söyleyeceğim, şimdi biraz tarih.
***
Öncelikle belirtmeliyim ki Numan Bey doğru bir işin içinde. Kendisine çok benzettiğim Rahmetli Aydın Menderes'in hayatından iki örnek vereceğim.
1987 yılında 12 Eylül'ün siyaset yasakları kalkınca Adnan Menderes'in oğlu Aydın Menderes büyük ilgi görmeye başladı.
Herkes onu yeni dönemin siyasetçisi olarak görmek istiyordu.
Onun gittiği her meydan doluyordu.
Ancak Aydın Menderes yasakların kalktığı 1987'de siyaseti bıraktığını açıklayıverdi.
Herkes şaşkındı; Demirel 1991 seçimlerinden önce Aydın Bey'in evine kadar geldi ve onu DYP'ye ve seçime girmeye davet etti.
Aydın Menderes bu teklife kayıtsız kaldı. Üstelik Demirel "Bak bu parti babanın partisi, biz geldik geçiyoruz, sıra sende" dediği halde.
Sonuçta DYP 1991 seçimlerinde iktidar oldu.
Aradan bir yıl geçti, bu kez Cumhurbaşkanı rahmetli Turgut Özal Köşke davet etti Aydın Menderes'i.
Ona ANAP'a katılmasını, başına geçmesini ve başbakan olmasını önerdi.
O teklifi de kabul etmedi.
Bir yıl sonra kendi partisini, Büyük Değişim'i kurdu.
Büyük Değişim Hareketi fikirleriyle, projeleriyle mükemmel bir hareketti.
Aydın Menderes deha çapında bir siyaset adamıydı; ancak bütün bunlara rağmen halk büyük ana gövdelerden ayrılıp yeni kurulan partilere ilgi duymadı.
Bu hayal kırıklığı Aydın Menderes'i zamanın yükselen siyasi hareketi ve iktidar adayı Refah Partisi'ne taşıdı.
Refah Partisi'nde birden bire bir yıldız gibi parlamıştı Aydın Bey. Her tavrı, her konuşması ilgi görüyor, siyasetin gündemini belirliyordu. ANAYOL Koalisyonu'nun güven oylamasında yaptığı konuşma hitabet sanatının zirvesiydi.
O vakit anladık ki siyasetin nadir yetiştirdiği böyle cins adamlara geniş yerler lazımdı.
Üç ay sonra o talihsiz kaza olmasaydı, çok büyük ihtimalle, Aydın Menderes Refah hareketinin müstakbel lideri olarak yoluna devam edecekti.
***
Numan Kurtulmuş Türk siyasetinin hali hazırda en seçkin isimlerinden birisi.
Saadet Partisi'ni yüzde 6'lık bir seviyeye ulaştırmıştı. Bıraksalardı barajı geçecekti. Sonra zorunlu olarak kendi partisini kurdu ama Aydın Menderes için geçerli olan kader onun için de geçerli oldu.
Süzme fikirler, çalışılmış projeler, temiz bir karakter, siyasetin talep ettiği müspet tüm nitelikler var onda; ancak toplum ana gövdeden ayrılmıyor.
Siyaset toplum için yapıldığına göre Numan Kurtulmuş'un AK Parti bünyesine taşınması aklın ve sorumluluğun gereğidir.
Şimdi gelelim yukarıdaki mevzuya: Başbakan Erdoğan Numan Kurtulmuş'u partisine alarak aslında ne yapmak istiyor?
Bana göre şunu: Merkezi en geniş sınırlarına ulaştırmak istiyor. Peki, AK Parti tam bir merkez partisi değil mi?
Hayır, olmadığı görülüyor.
Arkasında on yıllık başarılı bir iktidar geçmişi olmasına rağmen toplumun yüzde 50'si hala AK Parti'ye kuşkuyla yaklaşıyorsa, bu demektir ki AK Parti'yi merkeze mıhlayan kazıklarda hala eksiklikler var.
Ayrıca Başbakan Erdoğan yüzde 50'ye rağmen, AK Parti'nin kaplamasını istediği merkez alanın büzüldüğünü düşünüyor.
Amacı merkez alanı en geniş sınırlara ulaştırmak ve daha verimli bir yapılanma için kaliteli aşıları yapmak.
Yarın bu büyük merkez üzerinde yine tarihe giderek biraz daha duralım.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.