Koca koca profesörler, aydınlar, yazarlar vs. günlerdir kendi ülkelerini suçlamakla meşguller.
Türkiye'nin Suriye politikasını hatalı buluyorlar.
Bu zevatın tam bir kurbağa mantığıyla geliştirdiği en önemli argüman şu:
"Suriye ile düne kadar iyiydik, şimdi ne oldu da birden bire düşman oluverdik?"
Bu soruyu soran ve bu sorunun etrafında romantik barış adamı rolü oynayan anlı şanlı zevatı görünce hüzün duyuyorum.
Bu memleket ne kadar kabuk adam yetiştirmiş böyle!
Adam Ortadoğu jeopolitiğini bilmiyor.
Bırakın jeo-politiği- jeo-stratejiyi, adam tarih bilmiyor.
Suriye'nin koca Osmanlı coğrafyasında en fazla Osmanlı ve esasen Türkiye coğrafyasının tabii uzantısı bir ülke olduğunu bilmiyor.
Adam İran'ın yürütmekte olduğu "Şii kuşağı" projesinden ve burada Suriye'nin öneminden bi-haber.
Aptalca fikirler televizyonları, gazete köşelerini ha bire dolduruyor.
***
Tekrar anlatalım, Türkiye'nin Suriye politikası başından beri doğruydu ve bugün de çok doğru bir yönde ilerlemektedir.
Bir kere Türkiye dış politika paradikmasını değiştirdi; bunu da kendi kafasından yapmadı, Türk halkından bunun için icazet aldı.
Yeni dış politikasını ahlak-adalet-barış-karşılıklı işbirliği şeklinde özetlenebilecek idealist ilkeler temeline oturttu.
İdealist bir dış politika izlemeye karar vermişseniz bölgesel ve küresel sorumluluklarınız da artmış demektir.
Oysa İran, Rusya gibi ülkeler dış politikalarını hala eski usul "stratejik çıkar" ekseninde yürütmektedirler.
Türkiye'nin tercihleri kısa vadede, sanki aleyhimize neticeler doğuyor izlenimi verebilir ama bir süre sonra hem güç dengeleri bakımından hem de küresel sorumluluklarını yerine getirme yönünden Türkiye'yi büyük imtiyazlara sahip kılar.
Şimdi dönelim bu günün tartışmasına...
Deniyor ki "Türkiye Suriye işine niye karışıyor?"
Şunun için:
Bir, oradaki katliamlara kayıtsız kalırsak Ortadoğu'da bundan böyle kimse dönüp bakmaz bize. Ayrıca belirlediğimiz yeni dış politika parametreleri anlamsızlaşır.
İki, oranın kaderinde söz sahibi olmazsan Suriye Kürtleri ilerde başına bela olur, kendi Kürtlerinle baş edememişken bir de Suriye'nin Kürtleriyle uğraşırsın.
Üç, bu ülkede 3 milyona yakın Türkmen soydaşın yaşadığından kaç kişinin haberi var?
Halep ve civarında ölenlerin çoğu Türkmen.
Dört, Türkiye Suriye'deki gelişmeleri kontrol edip iktidarı Suriye halkının öz iradesinin almasına yardımcı olmazsa ne olur biliyor musunuz?
Pakistan'dan Suudi Arabistan'a kadar, Suriye ve Irak'ı da içine alan, İran patronajında bir kuşak oluşur ki, bunun sonu bir atom savaşına kadar gider.
***
Gelelim şu Suriye ile aramızda yaşanan olaylara...
Suriye bir uçağımızı düşürdü ve Türkiye hiçbir şey yapamadı!..
Öyle mi acaba?
Hayretler içerisinde izliyorum herkesi, daha ne yapsın, Türkiye rejimi değiştiriyor Suriye'de.
Üstelik bunu gücünün etkisini, diplomasisini, ordusunu kullanarak yapıyor.
Bir kere uçağının düşürülmesine misillemede bulunmadı sanılıyor.
Bu doğru değil, Türkiye sadece farklı bir yöntem kullanarak misillemenin en alasını yaptı.
Suriye'nin kendi sınırları içerisinde yasak bölge ilan etti.
F-16'lara vur emri verilmiş durumda. Türkiye, Suriye sınırları içindeki her askeri hedefi "tehdit" olarak değerlendireceğini ve vuracağını açıkladı.
Suriye'ye kesilecek en ağır faturadır bu.
Şu anda Suriye karadan ve havadan 10 mil yaklaşamıyor Türkiye sınırına.
Karasuları ve uluslararası suları da sayarsak, neredeyse kendi egemenlik alanında 30 millik bir alanda uçak uçuramıyor Suriye.
İşte o nedenle, Şam yönetimi, sınır kapılarındaki hakimiyetini hızla kaybetmeye başladı.
Özgür Suriye Ordusu, Türkiye sınırındaki Babel-Hava ve Carablus sınır kapılarının kontrolünü ele geçirdi.
Şam yönetim merkezinde patlayan bomba Suriye yönetim kadrolarının yarısını yok etti.
Türkiye bu tür yöntemleri benimsemez ama şunu da herkes bilsin ki Türkiye incitilmemiş olsaydı o bombanın patlatılmasına izin vermezdi.
Türk devleti "iyiye iyi kötüye kötü" olacağını gösterdi.
Şimdi Suriye ordusu dağılıyor, dağılacak çare yok. Esat gidecek ve bu ülkede yeni bir rejim kurulacak. Muhtemelen bu yeni rejim Türkiye'nin dostluğunun değerini bilen bir anlayışta olacak; Türkiye'nin duyarlılıklarını, öncelikli olarak, dikkate alacak.
Türkiye başından beri hem insanlık için, hem Müslüman dünya için, hem de ülkemiz için doğru bir Suriye politikası izlemiştir ve her geçen gün bu daha iyi anlaşılacaktır.