TESEV'in yaptırdığı "Anayasaya Dair Tanım ve Beklentiler Araştırması" bütün hayatımızı meşgul eden, zihnimize egemen olmuş tartışmalara yeniden düşünme rahatlığı sağlıyor.
Umarım, özellikle de bizim İzmir'de yaşayan laikçi, takıntılı, baktığı her yerde mürteci gören mutsuz kesimler, temel kabullerinin ne kadar manasız olduğunu bu araştırmanın sonuçlarına bakarak anlarlar.
Bu kesimlerin ne kadar kuşkucu olduklarını bildiğim için hemen söyleyeyim ki bu araştırmayı KONDA yapmış, yani güvenilir bir araştırmadır, zaten başka araştırma sonuçları da hemen hemen aynı rakamları ortaya çıkarmaktadır.
Sözün özü, yapılan araştırmada Türkiye'de yaşayan insanların yüzde 91'inin, yeni yapılacak Anayasada laikliğin yer almasını istediği ortaya çıkıyor.
Bu müthiş ezici bir sonuç ve Türkiye'nin dünden bugüne gündemine taşıdığı tartışmaların ne kadar manasız olduğunu gösteren bilimsel bir veri.
Bu o kadar çarpıcı bir sonuç ki, araştırmanın detaylarına baktığınız vakit sonucun etkileyici ve ilham verici tarafı iyice artıyor.
"Anayasa'da laiklik kalsın" diyenler içinde kendisini "muhafazakar" olarak tanımlayanların oranı yüzde 45.3; bu kesimde" laiklik kalsın ama diğer dinlere de eşit mesafede olsun" diyenlerin oranı yüzde 39.4.
Yani bu ülkede muhafazakarlar laik bir Anayasa'yla yönetilme konusunda çok istekli görünüyorlar.
Kendisini "İslamcı" diye niteleyenler de hemen hemen aynı oranlarda laik bir Anayasa talebinde bulunuyorlar.
***
Araştırmanın diğer detayları Türkiye'de yaşayan bütün kimlik gruplarının laik bir Anayasa konusunda tam bir görüş birliği içinde olduğunu gösteriyor. Ortaya çıkan tablo tam bir milli birlik görüntüsüne işaret ediyor.
Bu sonuçlara bakarak düşünüyorum, o laiklik mitingleri, o laikçi şirretlikler neyin nesiydi o vakit? Buradan çıkacak tek bir sonuç var: Laiklik üzerinden çok büyük oyunlar oynanmış bu ülkede.
Ömrümüz Türk milletinin başka İslam toplumlarına benzemediğini anlatmakla geçti. Bu toplum tarihinin her döneminde rasyonel bir toplum olmuştur. Bu ülkenin her kesimden insanları laikliğin, doğru uygulanan bir laikliğin yararına inanıyor. Bunu yaşayarak görüyor.
Tabii burada bir hususu hatırlatmak zorundayım: Bu araştırmanın sonuçlarından sadece laikçilik yapan takıntılı insanlar ders almayacak; aynı zamanda sabah akşam cumhuriyeti, Atatürk dönemini eleştiren müfrit muhalifler de ders alacaklar, almalıdırlar. Bu sonuçlar onların da tıpkı laikçiler gibi yanlış yolda ilerlediğini gösteriyor.
Zira bu sonuçlar iki gerçeği ortaya çıkarıyor: Bir, bu ülke insanlarının cumhuriyetle hiçbir sorunu olmadığı gibi cumhuriyet değerlerini ve kazanımlarını benimsediklerini gösteriyor.
İki: Bu toplumda çok güçlü bir birlikte yaşama arzusu var. Laikliği birlikte yaşama yöntemi olarak görüyor Türk halkı.
Yani laik yobaz da, İslamcı yobaz da bu tablodan kendisi için bir ders çıkarmak zorundadır.
***
Gelelim bu tablonun siyasete dair söylediğine:
Bu sonuç Türkiye'nin yaşadığı son 10 yılın, daha açıkçası AK Partili yılların, modernleşme, sevmediğim tabirle söyleyecek olursak, aydınlanma tarihimiz açısından ne kadar önemli ve kazanılmış yıllar olduğunu ortaya koyuyor.
Şunu bilimsel bir kesinlikte söyleyebiliyoruz: AK Parti, iktidar dönemlerinde Türk sosyolojisinin modernleşmeye direnen kesimlerini ideolojik cazibesiyle ve Tayyip Erdoğan'ın olağanüstü liderliğiyle Türk modernleşmesine eklemlemiştir. Bunu kansız, kavgasız ve siyasal araçları kullanarak gerçekleştirebilmiş olması dünya tarihinde az görünen başarılı örneklerdendir.
Bu köşeden defalarca yazdım, Tayyip Erdoğan ve politikaları Türkiye'de laikliğin bilinç düzeyinde kabulünü sağladı. Toplum modernleşme sürecinin içine bütün gövdesi ile girerken devleti de etkiledi. Devlet, tarihinde ilk kez İslam ülkelerine modernleşme modeli ve laiklik ihraç eder hale geldi. Başbakan Erdoğan'ın Mısır'ın Tahrir meydanında laiklik nutku atmasının başka izahı yok.
Her şey aklı olan içindir!