Samimi kanaatimi ifade edeyim: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu işini iyi yapan, başarılı olmuş bir genel başkan. CHP için politik alanın iyice daraldığı bir dönemde devraldığı genel başkanlık görevini hiç de ezilmeden yaptı, yapıyor. CHP gibi hizip duygusunun hala yaşadığı bir partiyi bir arada tutmayı başardı.
Hiç kimse CHP gibi aşırıların hala hüküm sürdüğü bir partiyi ülkede AK Parti'nin bunca tartışma yaratan icraatı varken bir arada tutmanın kolay olduğunu sanmasın.
Kemal Bey'in genel başkan olduğu günden bugüne geçen süreye bir bütün olarak baktığımız vakit esasen ortada mukayese edebileceğimiz bir başarı görürüz.
Mukayese şudur: ANAP ve DYP gibi iki köklü sağ parti lider değişiminden sonra siyaseti belirleme ve yönlendirme iddialarını kaybettiler ve siyasi hayattan silinip gittiler.
Bu mukayese kendi başına Kemal Kılıçdaroğlu'nun başarılı bir siyasetçi olduğunu gösteriyor bize.
***
Kemal Bey'in başarılarının nedenleri üzerinde biraz duralım. Bir kere şunu söyleyelim: Silivri davaları konusunda gösterdiği aşırı gergin siyaset ancak daha çok başarılı olmasına engel olmuştur. Kemal Bey'in bu konudaki agresif tutumu toplumdaki pek çok mutedil seçmeni ürküttü.
Buna karşın Kemal Kılıçdaroğlu'nun din ve dindarlarla barışık bir kimliğe sahip olması, vatan, devlet gibi kavramlar konusunda hassas bir kavrayışı her vesileyle sergilemesi, toplumun CHP seçmeni dışındaki kesiminde Kemal Bey'e dönük açık-gizli bir sempatinin oluşmasına neden oldu.
Diğer yandan, demokrasi ve özgürlükler konusunda yönettiği partinin çok önünde bir düşünce yapısına sahip olduğu da bilinen bir husus. Belki de eli kolu bağlı olmasa karşımıza topluma yeni ufuklar kazandıracak bir profille çıkacak Kemal Bey.
***
Ama bütün bunlar bir yana, benim asıl ilgimi çeken özelliği şu Kemal Kılıçdaroğlu'nun:
Kemal Bey herkesin düşündüğünün aksine enerji üreten bir siyasetçi. Pek kimse farkında değil ama çok kısa bir süre sonra farkına varacakları bir randevu saati her geçen gün yaklaşıyor. Bu randevu saatinin işaret ettiği şey yerel seçimler.
Kemal Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP bütün dezavantajlarına rağmen önümüzdeki seçimlerde mücadelenin en yoğun yaşanacağı seçim bölgelerinde başa güreşiyor.
İstanbul, Ankara, Adana, Mersin ve tabii İzmir gibi iller daha şimdiden CHP'nin beklenmedik sürprizler yapabileceği iller arasında sayılıyor.
Bu algı bile Kemal Kılıçdaroğlu'nun başarılı bir süreç yönetmeni olduğunu göstermiyor mu?
Basit bir soru: İstanbul'u veya Ankara'yı kazanmış bir CHP'nin siyaset üzerinde oluşturacağı genel seçim baskısının düzeyini siyaset çevreleri acaba yeterince hesap ediyorlar mı?
Hesap etseler iyi olur!