• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

RUHUNU ÖLDÜRMÜŞ BİR ÜLKE: AMERİKA

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 04 Ağustos 2014, 20:13
Herkesin Amerika'yı şeytanlaştırdığı, Amerikan nefretini ideoloji haline getirdiği dönemlerde bile ben bu ülkeye hep sempati besledim. ABD'nin varlığının dünya barışı ve dengesi için bizim kişisel görüşlerimizi aşan olgusal bir doğal öneme sahip olduğuna inandım. 1. ve 2. Dünya Savaşları ve tabi Soğuk Savaş tarihi üzerinde biraz kafa yormuş her insanın esasen benim gibi düşüneceğini sanıyorum.
Diğer yandan, demokrasinin ve insan hakları ideallerinin gelişmesinde ve yayılmasında ABD'nin kimsenin inkar edemeyeceği katkıları kendi başına çok değerlidir.
Woodrow Wilson'un dış politikaya getirdiği 'ahlakçı' yaklaşımın diplomasi tarihini ve dünyanın şekillenmesini nasıl etkilediğini hatırlatmakta fayda var.
Bugün dahi, demokrasi ve özgürlük bahsi geçtiği vakit bir temel belge olarak Amerikan Bağımsızlık Beyannamesine atıfta bulunuyoruz.
Bütün bu gerçekleri hatırlattıktan sonra basit bir soru sormak gerekecek:
Amerika 21. Yüzyıla girince ruhunu neden şeytana sattı?

SÜPER GÜCÜN KİRLENMESİ


Ben Amerika'ya duyduğum bütün sempatiyi tüketeli uzun zaman oldu. Bazıları gibi nefret de etmiyorum bu ülkeden. Ancak bir gerçek var ki 20. Yüzyıl Amerika'sını nasıl seviyor idiysem, 21. Yüzyıl Amerika'sından da aynı ölçüde tiksiniyorum.
Bunun sebebi İsrail vahşeti karşısında gösterdiği insanlık ve ahlak dışı tutum ve politikaları.
Günlerdir İsrail'i 'daha fazla insan öldür, daha fazla kadın katlet, daha fazla Filistinli çocuk imha et; bu senin en doğal hakkın' diye teşvik ediyor Amerika Birleşik Devletleri.
Daha geçenlerde Henry Kıssınger'in 'Diplomasi' sine yeniden göz attım. Yıllar önce altını çizdiğim yerlerin yanı başına düştüğüm notlara göz attım.
Gördüğüm tek şey, çıkarttığım tek bir sonuç var bu notlardan:
Amerika Birleşik Devletleri Wilson ve ondan sonra gelenlerin insanlık ideallerine bağlı 'ahlaki diplomasi'sinden Bismark ve ardıllarının takip ettiği ve insanlığa iki dünya savaşı yaşatmış olan 'realpolitik diplomasisi'ne kaymış.
Bu açıkça Amerikan ruhunun kirlenmesi ve hatta ölümüdür!

ASLINDA AMERİKA KÖTÜCÜL BİR ÜLKE MİYDİ?

Son dönemde ABD tarihine ve ABD politikalarına biraz daha 'arkeolojik' dikkatle bakmak ihtiyacı duyuyorum.
Dünyanın gözü önünde İsrail'in soykırım girişimine destek veren bu ülkenin aslında ve gerçekte kötücül bir yanı olduğunu düşünüyorum.
Bu 'gen'i ortaya çıkarmak için bu ülkenin tarihine bakmak gerekiyor elbette.
'Diğer' tarihine... Ayrıntılara...
Böyle iddialı bir yorumun yeri elbette bir köşe yazısı olamaz ama bazı hatırlatmalar fikir verebilir.
Bakıyoruz ABD tarihine... Köleliği kaldıran Cumhuriyetçi Lincoln'un başına 'köleliği kaldırdığı için' ne gelmiş?
Öldürülmüş...
Peki, Vietnam Savaşı'na karşı çıkan Demokrat Başkan Kennedy'e ne olmuş?
Öldürülmüş...
İran'da, Şili'de ve birçok ülkede askeri darbeleri kim yaptırdı?
1991'de Küveyt'i işgal konusunda hem Saddam'a yol verip hem de Ortadoğu'ya sefer düzenleyen Bush, ABD'nin kaçıncı başkanıydı?
2002'de CİA'nın sahte kimyasal silah raporlarıyla Irak'ı işgal eden ve bu durumu dünyaya bir kez bile izah etme gereği duymayan ABD kim tarafından yönetiliyordu?
Dün gazetelerde gördüm, Başkan Obama, 'ABD'nin insanlara nasıl işkence yaptığını' anlatıyordu.
Utanç verici...
Ne oldu hayranlıkla dinlediğimiz Mısır nutkuna?
TBMM'deki o tarihi konuşmaya?...
İsrail'in Gazze saldırısı niye yapıldı?
Öldürülen üç Yahudi genç için...
Oysa İsrailli yetkililer o gençleri Hamas'ın öldürmediğini resmen açıkladılar.
Ama ABD hem 'öldür' diyor hem de bu sahtekarlık üzerinden meşruiyet üretmeye çalışıyor.
Hamas'ın kaçırdığı söylenen askerin çatışmada öldüğü açıklandı resmi makamlar tarafından.
Bütün bu yalanlar tek tek ortaya çıkarken ABD yöneticileri bu yalanlara dayanarak " öldür, daha çok öldür" şeklinde diplomatik fetva üretti Beyaz Saray'dan.
Bunların hiçbirini unutmayacağız Amerika!
İsrail durmadan bütün müktesebatının ırzına geçiyor...
Süper gücü kirletiyor!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.