• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ÖZKAN BİNOL

Sinemalarda kıyamet kopuyor!

ozkan.binol@sabah.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 13 Kasım 2009, 17:11
Dört gözle beklenen '2012' filmi olağanüstü etkileyici görsel efektler ile seyircinin nefesini kesiyor. Çekilmiş bütün felaket filmlerine meydan okuyan Roland Emmerich, Maya Uygarlığı'na göre takvimin sona erdiği 2012'de dünyanın sonuyla ilgili kehanetin peşinde düşüyor.
2009 yılında bilim adamları gizemli ve endişe uyandıran bir keşifte bulunur. Güneşin yüzeyindeki endişe verici boyutta patlamalar mevcuttur. 2012'de depremler, yanardağ patlamaları, seller insanoğlunun var oluşunu tehdit eder hale gelir. Dünyanın sonunun geldiği halktan saklanır. Kıyametten sonra kurulacak yeni dünya düzeni için yöneticiler ve zenginler için modern Nuh'un gemilerinde yerlerini çoktan ayırtmışlardır.

KEHANET ŞİFRESİ
'2012' bir Maya efsanesinin izini sürüyor. Maya takviminin bir son günü vardı ve bunun anlamı açıktı: Kıyamet. Numeroloji uzmanları o günden sonra kehanet için bu takvimden bir şifre çıkardılar: 2012. Peki durum böyleyse "Neler ve kimler kurtarılmaya değer?" Nuh tufanının modern bir versiyonu gibi olan filmde işte en can alıcı soru bu. Yönetmen Emmerich hayatlarını kurtarmaya çalışan halkı gösterirken bir yandan da yukarıdaki soruya film boyunca cevap arıyor. Bu nedenle '2012'ye sadece bir felaket filmi demek yanlış olur. Ayrıca hem dini hem de bilimsel açıdan çeşitli sorularla seyirciyi baş başa bırakmayı ihmal etmiyor. Bu yok oluş tanrının bir gazabı mı yoksa doğanın intikamı mı? Brezilya'daki ünlü İsa heykelinin paramparça olması belki de yönetmenin verdiği bir cevap olabilir.
Kuşkusuz senaryosundan ziyade akıllara durgunluk veren, görsel efektleri. Daha filmin fragmanı çıkmadan teaser olarak çıkagelen Himalayalar'ı aşarak gelen sular bu filmdeki görsel zenginliğin ilk habercisiydi. Film boyunca akla gelebilecek her türlü doğal afete tanık olmak mümkün. Bunlar o kadar gerçekçi yapılmış ki etkilenmemek imkansız. Gökdelenlerin adeta birer kibrit kutusu gibi art arda yıkıldığı filmde Los Angeles'tan Paris'e kadar her yer dümdüz oluyor. Nuh'un gemisi olarak tasarlanan deniz altları ise devasa büyüklükleri ile filmin görsel efektler konusunda filmin ağır toplarından.

KRAL EMMERİCH
Daha önce çektiği "Kurtuluş Günü" ve "Yarından Sonra" gibi filmlerde gösteriş ve görsel efektten başka bir şey bulunmayan Roland Emmerich '2012'de kural ihlali yapıyor. Filmini gerçekçi karakterlerle de etkileyici kılıyor. Dünyanın sonunun geldiğini bilen Charlie Frost. Bunu radyo yayınlarında durmadan tekrarlıyor. Herkes onu kaçık olarak nitelendirse de filmin en sevimli kahramanlarından. Filmin esas delikanlısı Jackson Curtis ise diğer önemli karakterden bir tanesi. Değeri bilinmemiş bir yazar ama aynı zamanda zengin bir Rus'un limuzin şoförü. Amerika başkanının bir Afro Amerikalı olması ve Almanya'nın başında da bir kadının bulunması inandırıcılık adına doğru seçimler.
2012 yılına iyice yaklaşmamız dolayısıyla da Mayalar'ın kehanetine inanların, yüreklerini ağızlarına getirecek olan filmin başrollerinde, John Cusack, Thandie Newton ve Woody Harrelson gibi yıldız oyuncular yer alıyor.
Efektleriyle bu kadar etkili olan filmin hiç mi kusuru yok? Olmaz olur mu?
Senaryo o kadar klişe ilişkilerle dolu ki adeta eski bir Türk filmi. Hani, başından sonu belli. Bir de o süresi yok mu...
İyi seyirler.

Haftanın Filmleri
Bornova Bornova
Antalya Film Festivali'ndeki ödülleriyle dikkat çeken 'Bornova Bornova' İnan Temelkuran'ın ilk yönetmenlik deneyimi. Erotik fanteziler yazarak geçimini sağlayan felsefe doktora öğrencisi Murat, Salih'in çocukluk arkadaşıdır. Hakan'a, Salih ve Özlem arasında geçen ve erotik fantezi olarak kullandığı bir olayı anlatır. Hakan, hayal kırıklığına uğramıştır ve kafası karışık olarak anlatılanların tamamını öğrenmek için Özlem'in evine doğru yola çıkar. Özlem ise Hakan'ı görünce ondan korkar. Ancak hiçbir şey anlatıldığı gibi değildir. Olaylar buradan sonra gelişir.

Suluboya
Zengin oyuncu kadrosu ile dikkat çeken filmin konusunun merkezini sanat oluşturuyor. Resme çok yetenekli olan 12 yaşındaki Marco'nun hayalleri, babasının onu bir gün üç sokak ressamı ile tanıştırmasıyla bambaşka bir boyuta geçer. Marco'yu bir de ressamların birlikte büyüttüğü 18 yaşındaki Lorella etkiler. Hayatının merkezine girer küçük Marco'nu Lorella'nın Marco'ya resim dersi vermesiyle sürer bu ilişki...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.