• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ÖZKAN BİNOL

Doğuştan Katil!..

ozkan.binol@sabah.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17 Haziran 2011, 18:49
"Hanna" bomba gibi düştü sinema salonlarına geçen hafta. Adeta müthiş bir pompası. Medeniyetten uzakta doğuştan katil olarak yetiştirilen genç bir kızın hikayesini anlatan film, sıkı oyuncu kadrosu, yönetmen "Joe Wright"ın farklı üslubu ve nefes kesen aksiyon sahneleriyle dikkat çekiyor. Hanna filmi/karakteri bende yıllar önce sinemaseverleri şaşkına çeviren Luc Besson imzalı "Nikita" yı çağrıştırdı. İki genç kız arasında bir akrabalık olduğu su götürmez bir gerçek. Tabii ki "Merhaba Dünya" filmindeki "Chance" karakterini de unutmamak gerekir. O da "Hanna"nın rahatlıkla amcası sayılır. Çünkü bu karakterin de tüm dünyası sadece evinin bahçesiyle sınırlıydı.
Bir solukta izlenen filmin konusu ise şöyle: Hanna gözlerden uzak, karlarla kaplı bir yerde eski bir CIA ajanı olan babası Erik ile yaşar. Toplumla alakası olmayan Hanna yıllarca babası tarafından tam bir ölüm makinesi olarak yetiştirilir. Hanna ve babasının hedefinde tek bir kişi vardır: CIA ajanı Marissa.

ESTETİK SOLUK
Aksiyon sineması dediğimizde aklımıza ne gelir? Erkeklerin kahraman, nesne /meta olmaktan öteye gidemediği, kameranın hızlı şekilde akan aksiyonu takip ettiği ya da bolca efektlerle süslenmiş filmleri hatırlarız. Yönetmen Joe Wright bilinen klişeleri "Hanna" ile ters yüz ediyor. Bir kere filmin kahramanı erkek değil genç bir kız. Bu genç kızın peşine düştüğü de iktidar sahibi bir başka kadın. Kadınların toplumdaki bugünkü gücünü göstermesiyle sosyal bilince sahip farklı bir aksiyon "Hanna."
Filmin bir başka farkı da estetik açıdan getirdiği yenilikler. Bunu daha jenerikte hissetmek mümkün. "Hanna"da hızlı kısa sahneler, kamera elde aksiyon takipte ya da efekt krallığı durumları yok. Tersine ekonomik çekim tekniği, anlaşılır takip planları ve muhteşem bir kurgu var. Yani aksiyondan başınız dönmüyor ama estetik aksiyonla filmin sonunda kendinizi bulutların üzerinde hissediyorsunuz.

YOKSA MASUM MU?
Film Hanna'nın üzerinden ilerliyor. Birçok dil konuşabilen, birçok savaş tekniğini herkesten iyi bilen Hanna aslında bir hayat tecrübesizi. Bu bir eksiklik mi, aslında bu onun masum tarafı. Hiçbir şeye karşı ön yargısı yok. Arkadaşsız büyüyen Hanna, Sophie ve ailesiyle tanışınca hayatında ilk kez arkadaşlığı, paylaşmayı keşfediyor. Hayat Hanna'yı şaşırtıyor. Ne de olsa o bir çocuk-kadın. Tıpkı yıllar öncesinin "Leon" filmindeki çocuk-kadın gibi.
Filmin diğer bir kadın karakteri Marissa ise iktidar sahibi, kötü kalpli ama çekici ve gönül yarası olan bir kadın. Filmin erkek kahramanı ise kazanan değil bir kaybeden. Bir aksiyon filmi için şaşırtıcı.
Filmde beni en çok heyecanlandıran şey ise kameranın arkasında yönetmen "Joe Wright"ın olması. Jane Austen klasiğinden uyarladığı "Aşk ve Gurur" filmiyle sinemaya parlak bir giriş yapan Wright, ardından imza attığı Ian McEwan uyarlaması "Kefaret" ile tam yedi dalda Oscar adaylığı kazanmıştı. Roman uyarlamalarındaki sinemasal duyarlılığını her daim takdirle karşıladığım Joe Wright aksiyonda da şaşırtıcı bir başarıya imza atıyor. Neredeyse masalla gerçeği iç içe geçiriyor ve günümüz dünyasındaki çekişmeleri, bu dünyaya ait olmayan bir karakterle anlatıyor. Tabii ki senaryo yazarı Seth Lochhead'ın başarısı bunda yadsınamaz ama yine de bir filmi film yapan yönetmeni.
Yönetmen isabetli oyuncu seçimleriyle filmdeki karakterleri sinema tarihinin unutulmazları arasına sokuyor. Hanna'da "Saoirse Ronan", Marissa'da "Cate Blanchett" ve Erik'te "Eric Bana" kusursuzlar. Eric Bana ve Saoirse Rona'nın baba-kız uyumu fevkalade. Cate Blanchett ise sanki bir "David Lynch" filminden fırlamış gibi göz kamaştırıcı. "Chemical Brothers"ın yaptığı film müziğine de dikkat! Bu tarz aksiyondan hoşlanırsanız "Bourne Identıty" serisini, J.J. Beinex'ın "Divası"nı ve Carax'ın "Boy Meets Girl"ünü -maalesef DVD- izlemenizi tavsiye ederim.

HAFTANIN FİLMİ
Mutlu Azınlık

Bir takı mağazasında çalışan Rachel, Vincent ile tanışır ve ondan etkilenir. Sonra da eşleriyle ortak bir akşam yemeği ayarlayıp tanışırlar. Birbirleriyle kaynaşan çiftler kuralsız eş değiştirmeye karar verirler ama bir süre sonra kıskançlık krizi çıkar. Benim gibi bir "Elodie Bouchez" hayranıysanız onu izlemek için fırsat bu fırsat.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.